Tasarrufun iptali davalarına ilişkin olarak İİK'nun 281/2 Madde ve fıkrasında daha özel bir düzenleme yapılmıştır- Buna göre hakim iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir- Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece tayin ve takdir olunur- Bu düzenlemede ihtiyati haciz için aranması gereken bazı koşullar tasarrufun iptali davalarına özgü olarak yumuşatılmıştır- Örneğin İİK'nın 259. Maddesine göre ihtiyati hacizlerde teminat yatırılması mecburidir- Sadece alacak bir ilama müstenid ise yada ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder- Oysa ki İİK'nın 281/2 madde ve fıkrasında böyle bir koşul aranmaksızın teminat alınmadan da ihtiyati haciz kararı verilebilecektir-
Uygulamada "davanın esasını halleder şekilde tedbir kararı verilemeyeceğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine" ya da "talebin yargılamayı gerektirmesi" veya "haklılık durumunun yargılama sonucunda belli olacağı" gibi gerekçelerle ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz istemlerinin reddinin yasal düzenlemelere uygun olmadığı- İnceleme konusu talebin nevi ve niteliği ile dosya kapsamı gözetildiğinde, ihtiyati haciz verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin talep eden açısından önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği; teminat karşılığında ihtiyati hacze karar verilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verildiğine göre, kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozma nedeni ise de, bu yanılgının giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirecek nitelikte görülmediği-
Tasarrufun iptali davalarında üçüncü kişi ile borçlu arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava dilekçesi ve duruşma gününün dava dışı üçüncü kişi konumundaki kişiye tebliği ile taraf teşkilinin tamamlanmasıyla davaya devam edilmesi gerektiği- Mahkemece tapu müdürlüğünden dava konusu gayrimenkulü satın alan dördüncü kişilerin kim olduğunun ve adres bilgilerinin tespit edilmesi, davacı alacaklı tarafından dördüncü kişi konumundaki kişilerin kötü niyetli olduğunun ileri sürülmesi halinde adı geçenlerin davaya dahil edilip edilmeyeceği hususunda seçimlik hakkının hatırlatılması, davaya dahil ettiği takdirde dördüncü kişilere tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanması, aksi halde üçüncü kişi yönünden tazminata dönüşen davanın görülmesi gerektiği-
Borçlunun dava sırasında öldüğü tasarrufun iptali davasında, murisin ölüm anında terekenin borca batık olduğunun ve mirasçıların mirası reddettiklerinin anlaşıldığı, taraf teşkilinin davanın görülebilme koşullarından olup, re'sen nazara alınması gerekeceği, taraf teşkilinin sağlanması amacıyla Türk Medeni Kanunu'nun 612. maddesinde belirtildiği üzere en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğinin nazara alınması ve bu tasfiyeye ilişkin yasal prosedürün sonucunun beklenmesi, tasfiye sonuçlandırıldığında da mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilcinin davaya katılımı suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve tüm delillerinin toplanıp sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekeceği-
Dava ön koşullarının somut olayda gerçekleştiği, esas yönünden yapılan incelemede davalının kuzeninin borçlunun kız kardeşi ile evli olduğunun tarafların kabulünde olduğundan borçlu ile yapılan tasarrufun İİK’280/1 maddesi kapsamında iptalinde bir isabetsizlik olmadığının anlaşıldığı, ancak davanın bedele dönüşmesi halinde bedel üzerinden faiz yürütülmesinin mümkün olmamasına rağmen, aksi yönde karar verilmesinin isabetli olmadığı, ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte olmadığı-
Nam-ı müstear (inançlı işlem) durumunda, bir başka ifadeyle borçlunun cebri icra yoluyla satılan taşınmazlarını görünürde başkası adına, ancak gerçekte kendi hesabına aldırdığı hallerde tasarrufun iptali talep edilebileceği- Nam-ı müstear hukuksal sebebine dayalı olarak iptal davası açılabileceği- Davacının alacağının bulunduğu, dava konusu taşınmazın el değiştirmesine rağmen davalı borçlunun kullanımında kaldığı, taşınmazın şu anki malikinin borçlunun kızı olduğu, dosyaya sunulan belgelere göre ihtiyati haciz verebilmek için yaklaşık olarak ispat şartının gerçekleşmiş olduğu anlaşıldığından, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
Salt çek veya bononun verilmesi bu borcun ödendiği anlamına gelmeyeceği ancak karşılıklarının tahsili halinde borcun sona ereceği, ............ tarihli çekten doğan dava dayanağı takip dosyasındaki borcun doğumunun tespiti için yerel mahkemece davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da; bu inceleme ve bilirkişi raporunun hatalı değerlendirildiği, bu halde, mahkemece davacı alacaklı şirket vekilinin somut bulgulara dayanan itirazları da dikkate alınarak, gerekirse konusunda uzman 3'lü bilirkişiden rapor alınmak sureti ile borcun doğumunun net olarak saptanması gerekeceği- Söz konusu tasarrufun iptali davası dava şartı yokluğundan dava reddedildiğine göre, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu hakkındaki takip dayanağı bonoların tanzim tarihlerinin 15.01.2009/10.02.2009 olduğu tasarrufların ise 03.12.2008 tarihinde yapıldığı, alacağın bu tarihten sonra doğduğunun iddia ve ispat edilmemiş bulunmasına göre 'davanın reddine' karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- Dava ön koşul yokluğundan reddedildiğine göre, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Davacının ihtiyati haciz istemi İİK'nun 281/2. maddesine dayalı olup, davacının ihtiyati haciz konulması istemi yerel mahkemece "...İİK'nun 281/1 maddesi uyarınca ihtiyati haciz açılmış ve devam eden bir dava sırasında talep edilebilecek geçici hukuki koruma tedbiri olup dava açılmadan bu madde uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün bulunmamaktadır." gerekçesi ile reddedilmiş ise de; tasarrufun iptali davası öncesinde ihtiyati haciz istemini yasaklayan bir hüküm bulunmadığı- İncelemeye konu talebin nev-i ve niteliği ile dosya kapsamı gözetildiğinde, ihtiyati haciz verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin talep eden açısından önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği açık olup, talep edenin ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-