Tazminat davası-
Tazminat davası-
Trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası-
İİK. 235 uyarınca, kayıt kabul davalarının onbeş günlük yasal süre içinde açılması gerektiği; bu sürenin geçmesinden sonra ıslah yoluyla talebin artırılmasının mümkün olmadığı-
Davacı vekili,dava dilekçesinde açıkça tahliye isteminde bulunmamış olup, takip talebinde tahliye istenmesi, borçluya örnek 13 ödeme emri gönderilmesi yada dava dilekçesinde itirazın iptaline ve takibin devamı isteminde bulunulmasının, tahliye isteminde de bulunulduğu anlamına gelmeyeceği- Tahliye davası ayrı bir dava olup dava dilekçesinde açıkça tahliye isteminin yazılması gerektiğinden, davacının ıslah talebinin kabul edilemeyeceği-
Müddeabihin ıslah ile artırılan kısmına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, alacağın tümü için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin isabetsiz olduğu-
Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücretin bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu- Asgari geçim indirimi, ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemeyeceği- Desteğin pasif dönem geliri hesaplanırken asgari geçim indirimi olmaksızın asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiği- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda pasif dönem hesabı yapılırken asgari geçim, indirimsiz asgari ücretten hesaplama yapıldığı belirtilmişse de tablolardan asgari geçim indirimi uygulanmış asgari ücretin esas alındığı görülmekle mahkemece, bilirkişiden bu yönde ek rapor alındıktan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Davacının talep sonucunu azaltmasının veya daraltmasının davayı değiştirme sayılmayacağı bu nedenle davacının talep sonucunu azaltması için kural olarak davalının muvafakatine ihtiyaç olmadığı gibi ıslah yoluna başvurmasına da gerek olmadığı-Davacının talep sonucunu kısmi feragat yolu ile daraltabileceği, bu durumda talep sonucunun azaltılan kısmı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine ve reddedilen kısım üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine karar verilmesi, ayrıca yargılama giderlerinin kabul ret oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerektiği-
Islah edilmeyen miktar esas alınarak bu tutar üzerinden depozito bedelinin mahsubu ile kalan kısma karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Kiralananın önemli ayıplarla teslimi halinde, kiracının borçlunun temerrüdüne veya kiraya verenin kiralananın sonradan ayıplı duruma gelmesinden doğan sorumluğuna ilişkin hükümlerine başvurabileceği (TBK. mad. 304)- Davalı kiracı seçimlik hakkını akdin feshi şeklinde kullanmış olup, kiralanan yer kömür depolama, eleme ve paketleme alanı olarak kullanılmak üzere kiralandığına göre bu amaca uygun olarak kullanılabilmesi için ilgili Bakanlığa başvurulması üzerine kiralanan alanın imar planında marjinal tarım arazisi olarak düzenlendiği ve özgülenen amaca uygun olmadığı belirtilmiş olduğundan, davalının, karşısındaki davacı kamu kuruluşunun kanun hükümlerine uygun şekilde hareket ettiğini kabul etmekle haklı olduğu ve bu nedenle kiralanan alanın özgülenen amaca uygun olup olmadığını araştırma yükümlülüğü yönünden kiracıdan bir özen beklenmemesi gerektiği- Dava konusu yerin, sözleşme gereğince kiranın başladığı tarihte, kullanılmaya elverişli hukuki ayıptan ari bir şekilde teslim edilmediğinden, kiralayanın kiracıya karşı yasal borcunu ifa etmediği ve bu durumda, davalının akdi fesihte haklı olduğu- Fesih sözleşmenin ileri hükümleri üzerinde etkilerini göstereceğinden, davalı kiracının, kira sözleşmesinin feshi tarihine kadar olan kira bedelinden sorumlu olduğu, ancak, kira sözleşmesi haklı bir nedenle feshedildiğine göre davalı kiracının, cezai şart olarak ödenmesinden sorumlu olmayacağı-
Manevi tazminata ilişkin ıslah dilekçesinin, nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verilmesi ve fakat başvuru harcının yatırılmaması nedenleriyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulünün dahi mümkün olmadığı, bu duruma göre, davacının ayrıca manevi tazminat davası açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine karar verilmesi gerekirken davacının söz konusu ıslahına değer verilerek manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-