Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gibi, HMK.nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve dava prosedüründe tatbiki mümkün olan ıslah müessesesinin imzaya itiraz hakkında uygulanma olanağının olmadığı-
Fazla çalışmalarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği- Fazla çalışmasının tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda indirime gidilemeyeceği-
Davacının müdahalenin meni ve kal'i ile eski hale getirme davası açtıktan sonra talebini, tazminat davası olarak ıslah ettiği, ıslah çerçevesinde tarafların delillerinin değerlendirilmesi gerekeceği-
Davacının davadaki talebini 5 ay ile sınırlamayıp sadece şimdilik 5 aya tekabül eden miktarı istediği, bu itibarla ıslah dilekçesi ile miktarı artırmasının mümkün bulunduğu-
Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zaman aşımına uğrayacağı- Davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğup ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş ise, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı- Davacının talep sonucunu azaltma ve daraltmasının davayı değiştirme sayılmayacağı ve bu nedenle davacının, talep sonucunu kısmi feragat yolu ile daraltabileceği- Talep sonucunun azaltılan kısmı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine ve reddedilen kısım üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine karar verilmesi, ayrıca yargılama giderlerinin kabul-ret oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerektiği-
Taraflar arasındaki tazminat davası-
Feragatin yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına geldiği, kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu ve karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmadığı- Feragatin, karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkün olduğu-
Bir davadaki istem/istemler hakkında mahkemece tahkikat yapılması suretiyle hüküm kurulup bozmaya uyulduktan sonra karşı taraf nezdinde usuli müktesep hak (kazanılmış hak) oluştuğundan, ıslahın kabul edilmesinin yerinde olmadığı-
Katılma alacağı isteğine ilişkin davada, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. m.235/1) katılma alacağı belirlenmesi gerekeceği- Kredi ödemlerinin davalının babası ya da diğer yakınları tarafından yapıldığına dair somut bir delil ibraz etmediğinden, taşınmazın edinilmiş mal olarak kabulü ile boşanma dava tarihinde mevcut kredi borcunun taşınmazın değerinden düşülmesinden sonra kalan miktarın artık değer olarak nitelendirilmesinin isabetli olduğu- Davacı vekili dava dilekçesinde tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşken, sonraki dilekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğine terdit ekleyerek alacak isteğinde bulunmuş, daha sonra da bu alacak isteğini ıslah etmiş olduğundan, son dilekçenin 2. ıslah olup olmadığı üzerinde durulması gerektiği- HMK. mad.176/2 gereğince aynı dava da ancak bir kez ıslah yoluna başvurulabileceğinden mahkemece, geçersiz ıslah dilekçesinin gözönünde tutularak hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, yargılama da kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin kabul red oranına göre paylaştırılması gerektiği-