Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zaman aşımına uğrayacağı- Davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğup ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş ise, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı- Davacının talep sonucunu azaltma ve daraltmasının davayı değiştirme sayılmayacağı ve bu nedenle davacının, talep sonucunu kısmi feragat yolu ile daraltabileceği- Talep sonucunun azaltılan kısmı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine ve reddedilen kısım üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine karar verilmesi, ayrıca yargılama giderlerinin kabul-ret oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerektiği-
Taraflar arasındaki tazminat davası-
Feragatin yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına geldiği, kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu ve karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmadığı- Feragatin, karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkün olduğu-
Bir davadaki istem/istemler hakkında mahkemece tahkikat yapılması suretiyle hüküm kurulup bozmaya uyulduktan sonra karşı taraf nezdinde usuli müktesep hak (kazanılmış hak) oluştuğundan, ıslahın kabul edilmesinin yerinde olmadığı-
Katılma alacağı isteğine ilişkin davada, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. m.235/1) katılma alacağı belirlenmesi gerekeceği- Kredi ödemlerinin davalının babası ya da diğer yakınları tarafından yapıldığına dair somut bir delil ibraz etmediğinden, taşınmazın edinilmiş mal olarak kabulü ile boşanma dava tarihinde mevcut kredi borcunun taşınmazın değerinden düşülmesinden sonra kalan miktarın artık değer olarak nitelendirilmesinin isabetli olduğu- Davacı vekili dava dilekçesinde tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşken, sonraki dilekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğine terdit ekleyerek alacak isteğinde bulunmuş, daha sonra da bu alacak isteğini ıslah etmiş olduğundan, son dilekçenin 2. ıslah olup olmadığı üzerinde durulması gerektiği- HMK. mad.176/2 gereğince aynı dava da ancak bir kez ıslah yoluna başvurulabileceğinden mahkemece, geçersiz ıslah dilekçesinin gözönünde tutularak hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, yargılama da kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin kabul red oranına göre paylaştırılması gerektiği-
Taraflar arasında yazılı olarak yapılmış bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, TTK. mad. 87/2 uyarınca, cari hesap sözleşmesinin yazılı olarak yapılması gerektiği ve bu nedenle tarafların tuttukları borç-alacak kayıtlarının "açık hesap" niteliğinde olduğu, davacı birlik üyesi olan davalıdan alacağını talep etmesi için ortaklıktan çıkarılmanın zorunlu olmadığı, birlik anasözleşmesinin 15. maddesinin ortaklıktan ayrılmanın sonuçları ile ilgili olduğu, davacının ortağını çıkarmadan da alacağını talep etmesinin mümkün olduğu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 s. BK. mad. 133/1'de borçlunun borcunu ikrar etmesi veya kısmi ödeme yapması yahut kefil göstermesi halinde zamanaşımının kesileceğinin hüküm altına alındığını, aynı düzenlemenin TBK. mad. 154'de de yer aldığı, davalı yönetim kurulunun kararı ile 01.08.2000-28.02.2010 dönemine ilişkin olarak, davacıya olan borcunun .... TL olduğunun belirtildiği ve bunun davacıya bildirildiği, bu nedenle zamanaşımının kesildiği, davalının zamanaşımının itirazının yerinde olmadığı, 4572 s. Yasa'da 6455 ve 6456 s. Yasa'larla yapılan değişikliğin somut olayda uygulanma imkanının olmadığı, davacının alacaklı olduğu miktardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ... TL talep ettiği gerekçesi ile taleple bağlılık ilkesi gereği davanın bu miktar üzerinden kabulüne, dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek üzere davalıdan tahsiline karar verilmesinin isabetli olduğu-
Zaman itibariyle somut olaya uygulanması gereken 1086 Sayılı HUMK'ya göre tahkim itirazı bir savunma nedeni olduğu, bu nedenle işin hakemlik olduğu itirazı cevap lahiyasında ve bilahare cevap lahiyasının ıslahı suretiyle ileri sürülebileceğinden, mahkemece tahkim itirazının ıslah yoluyla ileri sürülebileceğinin mümkün bulunduğu nazara alınarak bir değerlendirme yapılması gerekeceği-
Talep edilen alacak miktarının azaltılması feragat anlamını taşıdığından kısmen reddedilen miktar nedeniyle davalı yararına avukatlık ücreti verilmesine ve yargılama giderlerinde kabul-ret oranı gözetilerek taraflar arasında paylaştırılmasına karar verilmesi gerektiği-
İİK.nun 89.maddesinde üçüncü kişiler aleyhine itirazın kaldırılması isteminde bulunulacağına dair bir hüküm yer almadığından alacaklının, üçüncü kişinin 89/1 ihbarına yaptığı itirazın kaldırılmasını icra mahkemesinden isteyemeyeceği, dava dilekçesinde toplam alacağın % 40'ından (şimdi; %20’sinden) az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi talep edilmişse de bu istemin İİK.nun 89/4. maddesine uygun bir tazminat talebi olmadığı- Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine olanak bulunmadığı-