HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU > - Yazılı Yargılama Usulü > - Tahkikat ve Tahkikat Sırasındaki Özel Durumlar > - Islah ve Maddi Hataların Düzeltilmesi > Madde 176 - Kapsamı ve sayısı
Haksız fiil nedeniyle tazminat alacaklarının bir yıllık kısa zamanaşımı süresine tabi tutulduğu ve bir yıllık sürenin "mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttılaı tarihinden itibaren" işlemeye başlayacağı- kısa zamanaşımı süresinin başlaması için zarar görenin hem zararı hem de failini öğrenmesi gerektiği-
Dava açılmakla fazlaya ilişkin haklar yönünden zamanaşımı kesilmediğinden kısmi ıslaha karşı zamanaşımı definin ileri sürülmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı-
Başvurma harcı yatırılan manevi tazminat talebini de içeren ıslah dilekçesinin bu haliyle, bir ek dava dilekçesi olarak kabulünün gerekeceği, hal böyle olunca da manevi tazminat istemi ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Islaha karşı süresinde ileri sürülen zamanaşımı def'i değerlendirilmeksizin karar verilmesi hatalı olup, bu anlamda olmak üzere, ıslah tarihi olan 05.07.2012 tarihine göre, beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, 05.07.2007 tarihinden önceki taleplerin zamanaşımına uğradığı, dava dilekçesinde talep edilen ve zamanaşımına uğramayan 1.500,00 TL ücret alacağının hüküm altına alınması gerekeceği-
Manevi tazminata ilişkin ıslah dilekçesinin, nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verilmesi ve fakat başvuru harcının yatırılmaması nedenleriyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulünün dahi mümkün olmadığı, manevi tazminat davası açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İlk kararın davalı temyizi üzerine bozulduğu dikkate alındığında, davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Bir davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurulabileceğinden (HMK. mad. 176/2), bilirkişi raporundaki hesaplamalar doğrultusunda kıdem tazminatı yönünden ıslah yoluna gidilmesinden sonra önceki harcın sehven eksik yatırıldığından bahisle ihbar tazminatı ile fazla mesai alacağı taleplerine yönelik de ıslahta bulunulması halinde, kıdem tazminatı ve fazla mesai alacağı açısından, ikinci ıslah dilekçesi nazara alınmaksızın, dava dilekçesindeki taleplerle bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekeceği-
Tapu işlemleri kadastro tesbit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK. mad. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği, burada Devletin sorumluluğunun, kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri- Kadastro işlemleri, tapu kütüğünün oluşumuna dayanak oluşturduğundan, bu işlemler nedeniyle tapu kütüğünde oluşacak yanlışlıklar nedeniyle doğacak zararların da TMK'nın 1007. maddesi kapsamında olduğu-Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanacağı-