Taraflar arasındaki tazminat davası-
Taraflar arasındaki tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat davası-
Hakimin, bildirilen hukuki sebeple bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumlu olduğu, ayrıca, hakimin, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği, delil gösterilmesini isteyebileceği-
Islahla mevcut olan davanın, niteliğine aykırı düşmedikçe başka bir davaya dönüştürülebileceği veya davanın hukuki sebebinin değiştirilmesinin mümkün olduğu, bu yolla mevcut olan davaya yeni bir dava ilave edilmesi veya davacının davalıya karşı birbirinden bağımsız birden fazla talebini aralarında aslilik ve fer'ilik ilişkisi kurmak suretiyle terditli davaya dönüştürmesi olanaklı olmadığından, ıslahın geçerli kabul edilemeyeceği, bu husus gözetilmeden tarafların boşanmalarına karar verilemeyeceği-
Meskeniyet iddiasının haczin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılması gerektiği- Şikayet bir dava olmadığından ıslah hükümlerinin uygulanmayacağı-
Islahın taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemin kısmen veya tamamen düzeltilmesine olanak tanıyan bir yol olduğu- Dava konusu olayda olduğu gibi davacının talep sonucunu azaltabilmesi için davalının muvafakatine ihtiyaç olmadığı gibi ıslah yoluna başvurmasına da gerek olmadığı- Talebin kısmi feragat yolu ile azaltılabileceği-
Tahkim itirazı usul hukuku kurumu olup, cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle ileri sürülmesiyle birlikte tamamlanmış bir usul işlemi olduğu-Tahkim itirazı, işlem tarihinde yürürlükte bulunan 1086 Sayılı H.U.M.K.’nda sınırlı olarak sayılan ilk itirazlar arasında sayılmadığından, kural olarak cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir ise de, bu husus unutulmuşsa, sonraki aşamada davacının muvafakati ile ileri sürülmesinin olanaklı olduğu, davalı da cevap dilekçesini ıslah ederek tahkim itirazını ileri sürdüğüne göre, mahkemece, kural olarak ıslah yoluyla tahkim itirazının yapılabileceğinin kabulünün yerinde olduğu-
Faiz alacağının ana para alacağına bağlı ek bir alacak olduğu; faiz alacağının doğması ve çoğalmasının asıl alacağın varlığına ve devamına bağlı olduğu- Asıl alacak doğmamış veya sona ermişse faiz de doğmayacağı veya işlemesinin duracağı- Asıl alacak ifa veya başka bir nedenle sona erince isteme hakkı saklı tutulmamışsa faizin de sona ereceği- Asıl alacak devredilirse işlemiş faizler de devredilmiş sayılacağı- Asıl alacağı garanti eden güvencelerin faiz alacağını da yasal sınırlar içinde kapsayacağı-Asıl alacak ile faiz alacağı arasında doğrudan bağlantı bulunduğundan davada yer almasa bile faiz alacağının ıslahla davaya eklenebileceğini kabul ederek faizle ilgili istemi esas yönden incelenmesi gerektiği-
Davacının karşı tarafın rızası aranmaksızın ıslah yoluyla davanın mahiyetini değiştirebileceği- Tapu iptal ve tescil davası yerine tazminat istenilmekle hukuksal kapsam itibariyle daha dar ve düşük nitelikte olan tazminat isteği davanın ıslahı değil isteğin azaltılması anlamını da taşıdığı- Davacının tazminat isteğinin miktar olarak açıklandırılması ve taraf delilleri doğrultusunda tazminat isteği yönünden de işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının oturumdaki: "...kabul etmiyorum, ıslah olarak kabul edilecek olursa..." biçimindeki beyanı da ortada açık ve net bir "ıslah" işleminin olmadığını gösterdiği-