Borçluya gönderilen ödeme emrinin muhatabın adreste bulunmama sebebinin belirtilmediği, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğinin anlaşılamadığı, bu nedenle ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu- Borçlu vekiline azilname ile azledildiği tarihten sonra yapılan tebligat ile borçlunun şikayete konu takipten haberdar olduğunun kabul edilemeyeceği- Diğer bir takip dosyasına ilişkin borçlu adına ihalenin feshi davası açılmış olmasının da borçlunun şikayete konu takipten haberdar olduğu şeklinde yorumlanamayacağı- Ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- "Borçlunun 5 yıl boyunca takipten haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddiasının dinlenmeyeceği ve ödeme emrinin diğer takip dosyası ile aynı şekilde tebliğ edilmesi üzerine, o takipte ödeme emrinden daha önce haberdar olunduğu beyan edilerek ihalenin feshi davası açılmasının da durumu değiştirmeyeceği"-
İhale bedelinin satışa konu taşınmazın muhammen değerinin % 50'si ile o mal ile güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından hangisi fazla ise bu miktarı ve ayrıca bu miktara ilave olarak paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi gerektiği- Bu şartın ihalenin feshi şikayetlerinde mahkemece re'sen değerlendirilmesi gerektiği- İpotek alacaklısı banka tarafından İİK. 100. maddesi gereğince söz konusu dosyada verilen cevabi yazı ile bankanın alacağının bildirildiği ve buna göre ihale bedelinin rüçhanlı alacağı karşıladığı- Satış ilanına ilişkin tebliğlerin sadece muhatabını ilgilendirdiği- Şikayet dilekçesinde ileri sürülmeyen iddiaların istinaf aşamasında incelenemeyeceği- Şikayetçiler aleyhine hükmedilen para cezasının % 5 oranına düşürülmesi gerektiği-
Davacı borçluya ödeme emrinin ............ tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasına "muhatabın tebliğ anında adresinde bulunmaması, çarşıda olması nedeniyle aynı konutta ikamet ettiğini beyan eden görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş babası .......... imzasına tebliğ edildi" şerhi düşüldüğü, Borçluya yapılan bu tebligatın (şeklen) Tebligat Kanunu'nun 16. ve 20. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 25. maddesi uyarınca usulüne uygun olduğu, ancak Kolluk araştırmasına göre kendisine tebligat yapılan Y. Karapıçak'ın tebliğ yapılan tarihte muhatap ile aynı adreste oturmadığı tespit edildiği görüldüğünden, ödeme emrinin muhataba tebliğinin usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği,, ancak her ne kadar ödeme emrinin tebliği bu haliyle usulsüz olsa da davacı borçluya ............ tarihinde 103 davetiyesi tebliğ edildiği ve dava dilekçesinde 103 davetiyesine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin bulunmadığı, bu hususun .............. BAM. ......HD'nin kaldırma ilamı ile de tespit edildiği, bu durumda borçlunun ödeme emrinden en geç 103 davetiye tebliği ile haberdar olduğunun kabul edileceği, ödeme emrinden haberdar olunma tarihi en geç 103 davetiyesinin tebliğ tarihi olan ............ tarihi olduğuna göre ............... tarihinden usulsüz tebligat şikayeti tarihi olan (dava tarihi) ............. tarihine kadar yasal şikayet süresi olan (7) günlük süre geçmiş bulunduğundan süresinde yapılmayan şikayetin ve davanın reddine karar vermek gerektiği-
Usülsüz tebligata ilişkin icra mahkemesi kararı -istinaf aşamasında olsa da- icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi gerekmediği gibi kesinleşmesinin bekletici mesele de yapılamayacağı- Derdestlik itirazının geçerli olabilmesi için dava /şikayet konularının aynı olması gerektiği- Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takibin kesinleşmediği ve bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığı- İcra hukuk mahkemesince verilen tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devam edeceğine yönelik hüküm kurulmadığından hükümle birlikte tedbir kararının da sona erdiği-
İcra müdürlüğünce şikayetin konusu olan taşınmazla zamanında satış kararı alındığı, satış ilanının gazete ile ilan edildiği ve ayrıca borçlu vekiline tebliğ edildiği, bundan sonra icra mahkemesinin borçlu vekilinin de hazır olduğu celsede verilen satış işlemlerinin tedbiren durdurulmasına dair ara kararın icra müdürlüğüne gönderildiği uyuşmazlıkta; mahkemece aynı tarihte tedbirin kaldırılması için yeniden icra müdürlüğüne yazı yazılmışsa da, tedbirin kaldırıldığına dair kararın borçlu vekiline tebliğ edilmemesi karşısında borçluda satış işlemlerinin durduğuna dair oluşturulan kanaatin, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi hususları üzerinde etkili olduğu ve dolayısıyla talep ve tâlibi etkilediği ve bu nedenle de ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesinin kararını gerekçe hatası nedeni ile kaldırıp, uygun gerekçe ile yeniden esastan bir karar vermesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin kararının sonucunun doğru olduğu gerekçesi ile istinaf talebinin esastan reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nda düzenlenen icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekeceği, bu durumda icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliğinin söz konusu olduğu, o halde Bölge Adliye Mahkemesince, ödeme emrinin vekile de tebliği suretiyle eksikliğin ikmali yönünde hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle borçlu asile çıkartılan ödeme emri tebliğ işleminin iptaline ve ödeme emrinin düzeltilmesine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Borçlunun tüzel kişiliğe sahip limited şirket olduğu ve ödeme emrinin posta yolu ile tebliğ tarihinde aktif elektronik tebligat adresinin bulunduğu görülmekle, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin ikinci fıkrası gereği tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olup posta yolu ile yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu, bu durumda, borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulanma imkanının da bulunmadığı, hal böyle olunca, borçlu ................ Limited Şirketi’ne yöntemince tebliğ edilmiş ödeme emri bulunmadığına göre yapılan başvurunun süresinde olduğu kabul edilerek ............ tarihli dilekçesindeki sebepler ve re'sen incelenecek hususlar doğrultusunda inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın süresinde açılmaması nedeniyle usulden reddi yönünde hüküm tesisinin ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetçinin "usulsüz tebligat nedeni ile memur muamelesine yönelik şikayeti"nin BAM tarafından kabulü halinde, şikayetçi vekili için -karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'ne göre- 2100,00TL maktu 'dilekçe yazım ücretine' de hükmedilmesi gerekeceği-
İcra ve iflas kanununda yer alan icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekeceği, bu durumda ödeme emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliğinin söz konusu olduğu, o halde Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken borçlu asile tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin yerinde olmadığı-