Borçlunun ödeme emrinden en geç 103 davetiyesi tebliğ edildiği tarihte haberdar olduğu, şikayet dilekçesinde 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiasının bulunmadığından, bu tebliğin usule uygun olup olmadığının incelenmesine gerek bulunmadığı- Borçlunun ödeme emri tebliğinden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süreden çok sonra icra mahkemesine yaptığı usulsüz tebligat şikayetinin 7 günlük hak düşürücü sürede yapılmaması nedeniyle reddi gerektiği-
Usulsüz tebligat şikayetlerine ilişkin kararların infazı için kesinleşmesinin gerekmediği- Ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verildiğine göre, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerektiği- Ödeme emrinde belirtilen ödeme süresi geçmedikçe, alacaklı tarafça haciz istenemeyeceği, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersiz olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesinin kararını gerekçe hatası nedeni ile kaldırıp, uygun gerekçe ile yeniden esastan bir karar vermesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin kararının sonucunun doğru olduğu gerekçesi ile istinaf talebinin esastan reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
Şikayetçi borçlu şirketin ticaret sicil adresine TK'nun 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesinin zorunlu olduğu- Şikayete konu tebligat tarihinden önce, borçlu şirketin ticaret sicil adresine çıkarılıp tebliğ edilmeden iade edilen tebligatın; "muhatap firma tanınmıyor" şerhi ile iadesi usulsüz olup, bu tebligat esas alınarak TK'nun 35/4. maddesine göre yapılacak tebligatın usulüne uygun olmayacağı- Öte yandan TK'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Borçlu şirkete Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın şeklen usulüne uygunsa da, alacaklı ve borçlu şirket adreslerinin aynı adres olduğundan, hasma tebliğ yasağına ilişkin Tebligat Kanunu'nun 39. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olacağı-
Tüzel kişiliğe sahip anonim şirket şikayetçiye 89/1. haciz ihbarnamesinin posta yolu ile tebliğ tarihinde, anonim şirketin aktif elektronik tebligat adresinin bulunduğu nazara alındığında, posta yolu ile yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu ve bu durumda, şikayetçiye usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir haciz ihbarnamesi bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulanmayacağı- Şikayetçi üçüncü kişiye yöntemince tebliğ edilmiş 89/1. haciz ihbarnamesi bulunmadan ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin gönderilerek borçlu sıfatı ile takip dosyasına eklenmesinin yasaya aykırı olduğu-
T.K .21/2’ye göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verildiği görülmüş ise de; Belediye Başkanlığı’nın müzekkere cevabında adres kayıt sistemindeki adresinin güncellendiği belirtildiğinden, adreslerin aynı yere ait olduğu anlaşılmakla, borçlunun adresine T.K.21/2’ye yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunun kabulü gerektiği-
Yabancı uyruklu borçluya T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılamayacağı-
Tebliği alan kişinin şirketin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş kişi olup olmadığı araştırılmaksızın, şirket temsilcisi çarşıda olduğundan doğrudan daimi işçisine yapılan tebliğ işlemlerinin usule aykırı olduğu- Kıymet takdir raporunun, borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve takip dosyasında da borçlunun kıymet takdirine muttali olduğuna dair herhangi bir işlem bulunmadığı için, kıymet takdirine ilişkin hususların ihalenin feshi davası sırasında mahkemece değerlendirilmesi gerektiği- Satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olsa da, satış ilanı ve kıymet takdiri tebliğlerinin usulsüz olduğu görülmüş olup borçlunun kıymet takdiri tebliğinin usulsüz olduğu iddiasının kıymet takdirine itiraz olarak kabul edileceği- İcra mahkemesince, borçlunun, taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine, muhammen bedelin altında ya da aynı olması halinde ise zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Ödeme emrinin borçlu şirkete ticaret sicil adresinde yapılan tebligatında, haber verilen komşunun isminin usulüne uygun bir şekilde tutanağa geçirilmediğinden, bu hali ile tebliğ işleminin şeklen Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine aykırı ve dolayısıyla usulsüz olduğu- Mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile TK'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-