Şikâyetçi borçluya kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğinin usulsüz olması durumunda, borçlunun satışa esas alınan kıymet takdirinden, satış ilanı tebliği ile de haberdar olmayacağı- Usulsüz tebligatlar nedeniyle kıymet takdirine itiraz hakkını kullanamayan borçlunun icra müdürlüğünün yaptırmış olduğu kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini talep edebileceği- Fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin itirazların, konusunda uzman bilirkişi marifeti ile keşif yapılmak suretiyle incelenerek taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği- İhale bedeli, muhammen bedelin üzerinde olsa da satışa esas muhammen bedelin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının incelenmesi gerektiği ve bu aşamada ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediği ve borçlunun hukuki yararının bulunmadığının söylenemeyeceği- Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun fesih nedeni olarak ileri sürdüğü kıymet takdirine ilişkin itirazı konusunda keşif ve bilirkişi incelemesiyle taşınmazın değerinin tespit edilerek bir karar verilmesi gerektiği- "İhalenin feshi incelemesinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı, satışa hazırlık aşamasındaki usulsüzlükler nedeniyle ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği" şeklindeki BAM direnme kararının isabetli bulunmadığı-
Dosyaya alacaklı tarafından bildirilen ............... tarihinde gerçekleştirildiği iddia edilen haricen tahsil beyanı var ise de borçlunun böyle bir ödeme yapmadığını ileri sürmesi karşısında, bu ödeme beyanı ile borçlunun usulsüz ödeme emri tebligatını TK'nın 32. maddesi uyarınca öğrendiğinden söz edilemeyeceği, bu durumda, İlk Derece Mahkemesince, usulsüz tebligat şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken şikayetin yasal 7 günlük süre aşımından reddine karar verilmesinin ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İhalenin feshi şikayetinde borçlu tarafından maddi vakıa olarak açıkça satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmesi yeterli olduğu- Satış ilanının, aynı takip dosyasından yapılan ihalenin feshi talebinde bulunan vekile tebliği gerektiği-Şikayet dilekçesinde "vekile satış ilanının tebliğ edilmediği" ileri sürülmemiş olsa da ihalenin feshi davasında borçlular tarafından maddi vakıa olarak açıkça satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmesinin yeterli olduğu- Vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğu- Borçluya (varsa vekiline) satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
UYAP evrak kütüğünden borçlu vekilinin satış ilanını okuduğundan bahisle vekilin ilandan haberdar olduğu ve bu öğrenme tarihinin tebellüğ tarihi olarak kabulü mümkün olmayıp; borçlu vekiline satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesinin ihalenin feshi sebebi olduğunun gözetilmesi gerekeceği-
Beyanına başvurulan komşunun kim olduğunun iade edilen tebligatta yazılmamış olmasının daha sonra TK’nın 21/2. maddesi kapsamında yapılan tebligatın geçerliliğine bir etkisinin bulunmadığı, aksi yönde bir iddia da bulunmadığından bila tebliğ iade edilen tebligattaki şerhin gerçeğe uygun olup olmadığının mahkemece re'sen denetlenemeyeceği nazara alındığında ödeme emri tebliğ işleminin uygun olduğu, diğer taraftan bir kısım sebeplerle mernis adresinin güncellenemediğine ilişkin iddianın gecikmiş itiraz sebebi olmadığı-
Borçlunun bilinen son adresinden farklı bir adrese ödeme emri tebligatı gönderildiği anlaşılmakla, mahkemece Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi esas alınarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Haczin tebliği ile ilgili tebligatlar usulsüz olup, ortaklığın giderilmesi davasında dava dilekçesinin kendisine tebliği ile haczi öğrenen şikayetçinin haczin kaldırılmasına ilişkin şikayeti süre yönünden reddedilmiş olup bu kararın kesin olmadığı-
Borçlunun bilinen en son adresine usulüne uygun tebligat çıkarılması zorunlu olup, ödeme emrinin, icra dosyasında alacaklının takip dayanağı olarak eklediği protokolde yazılı olan ( ve aynı zamanda borçlunun eski mernis adresi olan) ve borçlu yönünden bilinen son adres olarak kabulü gereken adresi yerine sokak numarasının hatalı olarak tebliğe çıkarıldığı görülmekle, bu durumda Tebligat Kanunu’nun öngördüğü usullerde tebligat yapılmadığından, aynı kanunun 10. maddesi gereğince bilinen son adrese tebligat çıkarılması kuralının yerine getirildiğinden söz edilemeyeceği- Borçlunun bilinen son adresinden farklı bir adrese ödeme emri tebligatı gönderilmiş olduğu anlaşılmakla, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi esas alınarak düzeltilmesine karar verilmei gerektiği-
Alacaklının haciz ihbarnamesi gönderilmesi yönündeki talebi üzerine icra müdürlüğünün şikayetçinin (borçlu/üçüncü kişi) dosyada mevcut T.C. kimlik numarasından faydalanmak sureti ile doğrudan mernis adresine birinci haciz ihbarnamesi çıkarttığı, bila dönmesi üzerine 103 davet kağıdı dahil tüm tebligatların TK’nun 21/2 maddesi uyarınca yapıldığı, şikayetçinin borçlu olduğu ve haciz konulan ayrıca şikayetçinin T.C. kimlik numarasının bildirildiği diğer takip dosyasında ödeme emrinin tebliğ edildiği adresin haciz ihbarnamelerinin gönderildiği adres olmadığı, dolayısıyla öncelikle bilinen adrese çıkmayan tebligat usulsüz olup 103 davet kağıdının tebliğinin TK 21/2’ye göre yapılmasının usulsüz olduğu- "Şikayetçinin borçlu olarak yer aldığı icra dosyasından şikayet konusu dosyaya gelen cevabi yazıda; (Çankaya/ANKARA) şeklinde belirsiz olarak yazıldığı, şikayetçinin somut adresinin yer almadığı, bu durumda icra müdürünün veya alacaklının adres araştırması yapma zorunluluğunun da bulunmadığı, adres kayıt sistemindeki adresi dışında bilinen bir adresi olmayan tarafın, bilinen adresinin artık adres kayıt sistemindeki adres olduğunun kabulü gerektiği, farklı bir dosyadan veya makamdan özellikle adres araştırması yapılmasının da gerekmediği" şeklindeki karşı oyun kabul edilmediği-
Borçlu şirketin dava dilekçesindeki iddia sadece .".... isimli kişinin şirketle alakası olmadığından usule aykırılığa dair" olmayıp, "Tebligat Kanunu 12. maddeden bahisle usulsüzlüğü şikayetini" de içermekte olup, tebligatın bu madde kapsamında incelenerek karar verilmesi ve usule uygun olmayan tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ile tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
