Zarar unsurunun gerçekleşmemiş olması halinde, şikayetçinin süresinde veya usulüne uygun olarak ileri sürülen kıymet taktirine itirazı ya da fesat iddiası var ise işin esasının incelenmesi gerektiği- Satış ilanının şikayetçiye bizzat tebliğ edilmesine rağmen süresinde kıymet takdirine itiraz edilmediği, ihalenin şeffaf ortamda yapılmadığı iddia edilmiş ise de şeffaflığı ortadan kaldıran sebeplerin açıklamadığı, fesat iddiasının ispatlanamadığı, ihale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması nedeniyle borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı- Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesinin usulsüz olduğu-
Borçlu şirketin tebliğ tarihinde UETS adresi faal olduğundan bu adrese zorunlu olarak yapılan tebligatın da usulüne uygun olduğu- Basiretli tacir kabul edilen şirketin "UETS adresi alındığından bilgileri olmadığına" dair iddianın samimi görülemeyeceği-
Takibe konu bononun ................ CHF ( İsviçre Frangı ) olduğu, alacak miktarının takip talebinde TL olarak gösterilmediği, re'sen yapılan inceleme sonucu bu hususun görüldüğü, dolayısıyla mahkemece söz konusu icra takibinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Muhammen değerinin altında bir bedele satılan taşınmaz yönünden ilan tebligatına ilişkin iddianın değerlendirilmesi gerektiği- Borçlunun tebligata ilişkin olarak tebliği alan kişiyle birlikte yaşamadığı ya da o adreste oturmadığı gibi iddialarının bulunmadığından, tebliğ işleminin şeklen TK'nın 16. maddesine uygun olduğu-
Borçlunun takip talebinde gösterilen bilinen adresine çıkarılan ödeme emri tebligatı iade edilmiş olmasının, adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresine tebligat yapabilmek için yasal şartları oluşturduğu,muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanun'unun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği hâlde tebliğ memuru tarafından kendiliğinden ilgili Kanun'un 21/2 nci maddesi uygulanarak tebliğ edildiğinden tebligatın bu hâli ile usulsüz olacağı- Sıra cetvelinde kendisinden önce yer verilen başka bir alacaklının icra dosyasında borçluya yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını belirterek sıra cetveline itiraz etmesi mümkün olduğu-
Ödeme emri tebligat parçasında yazılı “muhatabın işyeri dışında iş takibinde olduğu” ibaresi Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21 inci maddesine göre muhatap ve muhatap adına tebliği almaya yetkili kimselerin bulunmadığı anlamında olup, somut olayda Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “tebliğ imkânsızlığı”nın söz konusu olduğu, bu durumda borçlu ticaret şirketinin kayıtlı olduğu ticaret sicil müdürlüğündeki adresine çıkarılan tebligatta tebliğ memurunca Tebligat Yönetmeliği'nin 30 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki koşulların araştırılması gerekmemekte ise de, tebligat yapılan adres bir ticaret merkezi olup, tebliğ memurunca komşusuna ulaşıldığına göre belgelendirme unsurunun gerçekleşmesi için komşusuna haber verilerek, isminin sorularak tebligat parçasına yazılması gerekeceği, Kanun'da yazılı mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya haber verme koşulunun aranmamasını gerektirecek bir hâlin bulunmadığı, şu hâle göre borçlu şirkete ödeme emri tebliğ işleminin Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30 ve 31 inci maddelerine göre usulsüz olduğu-
Usulsüz tebligat halinde, TK. 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak bildirilen tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- İlamsız icra takibinde itirazların, düzeltilmesine karar verilen tebliğ tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde icra dairesine yapılması gerektiği- Alacaklının sunduğu Whatsapp yazışma içeriği belirsiz olduğundan ve ayrıca öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından şikayetçi borçlunun bildirdiği tarihin esas olduğu, bu tarihin aksinin karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği-
Borçluya gönderilen ödeme emrinin muhatabın adreste bulunmama sebebinin belirtilmediği, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğinin anlaşılamadığı, bu nedenle ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu- Borçlu vekiline azilname ile azledildiği tarihten sonra yapılan tebligat ile borçlunun şikayete konu takipten haberdar olduğunun kabul edilemeyeceği- Diğer bir takip dosyasına ilişkin borçlu adına ihalenin feshi davası açılmış olmasının da borçlunun şikayete konu takipten haberdar olduğu şeklinde yorumlanamayacağı- Ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- "Borçlunun 5 yıl boyunca takipten haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddiasının dinlenmeyeceği ve ödeme emrinin diğer takip dosyası ile aynı şekilde tebliğ edilmesi üzerine, o takipte ödeme emrinden daha önce haberdar olunduğu beyan edilerek ihalenin feshi davası açılmasının da durumu değiştirmeyeceği"-
İhale bedelinin satışa konu taşınmazın muhammen değerinin % 50'si ile o mal ile güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından hangisi fazla ise bu miktarı ve ayrıca bu miktara ilave olarak paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi gerektiği- Bu şartın ihalenin feshi şikayetlerinde mahkemece re'sen değerlendirilmesi gerektiği- İpotek alacaklısı banka tarafından İİK. 100. maddesi gereğince söz konusu dosyada verilen cevabi yazı ile bankanın alacağının bildirildiği ve buna göre ihale bedelinin rüçhanlı alacağı karşıladığı- Satış ilanına ilişkin tebliğlerin sadece muhatabını ilgilendirdiği- Şikayet dilekçesinde ileri sürülmeyen iddiaların istinaf aşamasında incelenemeyeceği- Şikayetçiler aleyhine hükmedilen para cezasının % 5 oranına düşürülmesi gerektiği-
Davacı borçluya ödeme emrinin ............ tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasına "muhatabın tebliğ anında adresinde bulunmaması, çarşıda olması nedeniyle aynı konutta ikamet ettiğini beyan eden görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş babası .......... imzasına tebliğ edildi" şerhi düşüldüğü, Borçluya yapılan bu tebligatın (şeklen) Tebligat Kanunu'nun 16. ve 20. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 25. maddesi uyarınca usulüne uygun olduğu, ancak Kolluk araştırmasına göre kendisine tebligat yapılan Y. Karapıçak'ın tebliğ yapılan tarihte muhatap ile aynı adreste oturmadığı tespit edildiği görüldüğünden, ödeme emrinin muhataba tebliğinin usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği,, ancak her ne kadar ödeme emrinin tebliği bu haliyle usulsüz olsa da davacı borçluya ............ tarihinde 103 davetiyesi tebliğ edildiği ve dava dilekçesinde 103 davetiyesine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin bulunmadığı, bu hususun .............. BAM. ......HD'nin kaldırma ilamı ile de tespit edildiği, bu durumda borçlunun ödeme emrinden en geç 103 davetiye tebliği ile haberdar olduğunun kabul edileceği, ödeme emrinden haberdar olunma tarihi en geç 103 davetiyesinin tebliğ tarihi olan ............ tarihi olduğuna göre ............... tarihinden usulsüz tebligat şikayeti tarihi olan (dava tarihi) ............. tarihine kadar yasal şikayet süresi olan (7) günlük süre geçmiş bulunduğundan süresinde yapılmayan şikayetin ve davanın reddine karar vermek gerektiği-