Borçluya gönderilen ödeme emri "Tüzel kişiliğin temsilcisi tebliğ anında adresinde bulunmaması işte olması sebebiyle daimi işçisi ............ imzasına ............. tarihinde tebliğ edilmiştir." şerhi ile tebliğ edildiği, bu haliyle tebligatın her ne kadar tüzel kişilik ifadesini içerir kaşe kullanılmak suretiyle tebliğ edilmiş ise de şahıs borçlu yönüyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. maddesindeki koşulları taşıdığından şeklen usulüne uygun olduğu, ne var ki; borçlu şikayetinde bir işyerinin ve daimi çalışanının olmadığını ileri sürdüğünden, Bölge Adliye Mahkemesince, zabıta marifetiyle araştırma yapılarak tebliğ tarihi itibariyle adresin borçluya ait olup olmadığı ve .............. isminde işçisi olup olmadığının tespiti ile oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirkete yapılan şikayete konu tebligatta haber verilen komşunun ismi yazılmadığından bu hali ile tebliğ işleminin şeklen Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine aykırı ve dolayısıyla usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği- İlk Derece Mahkemesince, öğrenme tarihi olarak bildirilen .............. tarihinden itibaren yasal süresi içerisinde ileri sürülen tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi gerekeceği-
Borçlunun ödeme emrinden en geç 103 davetiyesi tebliğ edildiği tarihte haberdar olduğu, şikayet dilekçesinde 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiasının bulunmadığından, bu tebliğin usule uygun olup olmadığının incelenmesine gerek bulunmadığı- Borçlunun ödeme emri tebliğinden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süreden çok sonra icra mahkemesine yaptığı usulsüz tebligat şikayetinin 7 günlük hak düşürücü sürede yapılmaması nedeniyle reddi gerektiği-
Usulsüz tebligat şikayetlerine ilişkin kararların infazı için kesinleşmesinin gerekmediği- Ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verildiğine göre, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerektiği- Ödeme emrinde belirtilen ödeme süresi geçmedikçe, alacaklı tarafça haciz istenemeyeceği, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersiz olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesinin kararını gerekçe hatası nedeni ile kaldırıp, uygun gerekçe ile yeniden esastan bir karar vermesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin kararının sonucunun doğru olduğu gerekçesi ile istinaf talebinin esastan reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
Şikayetçi borçlu şirketin ticaret sicil adresine TK'nun 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesinin zorunlu olduğu- Şikayete konu tebligat tarihinden önce, borçlu şirketin ticaret sicil adresine çıkarılıp tebliğ edilmeden iade edilen tebligatın; "muhatap firma tanınmıyor" şerhi ile iadesi usulsüz olup, bu tebligat esas alınarak TK'nun 35/4. maddesine göre yapılacak tebligatın usulüne uygun olmayacağı- Öte yandan TK'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Borçlu şirkete Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın şeklen usulüne uygunsa da, alacaklı ve borçlu şirket adreslerinin aynı adres olduğundan, hasma tebliğ yasağına ilişkin Tebligat Kanunu'nun 39. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olacağı-
T.K .21/2’ye göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verildiği görülmüş ise de; Belediye Başkanlığı’nın müzekkere cevabında adres kayıt sistemindeki adresinin güncellendiği belirtildiğinden, adreslerin aynı yere ait olduğu anlaşılmakla, borçlunun adresine T.K.21/2’ye yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunun kabulü gerektiği-
Tüzel kişiliğe sahip anonim şirket şikayetçiye 89/1. haciz ihbarnamesinin posta yolu ile tebliğ tarihinde, anonim şirketin aktif elektronik tebligat adresinin bulunduğu nazara alındığında, posta yolu ile yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu ve bu durumda, şikayetçiye usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir haciz ihbarnamesi bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulanmayacağı- Şikayetçi üçüncü kişiye yöntemince tebliğ edilmiş 89/1. haciz ihbarnamesi bulunmadan ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin gönderilerek borçlu sıfatı ile takip dosyasına eklenmesinin yasaya aykırı olduğu-
Yabancı uyruklu borçluya T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılamayacağı-