Usülsüz tebligata ilişkin icra mahkemesi kararı -istinaf aşamasında olsa da- icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi gerekmediği gibi kesinleşmesinin bekletici mesele de yapılamayacağı- Derdestlik itirazının geçerli olabilmesi için dava /şikayet konularının aynı olması gerektiği- Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takibin kesinleşmediği ve bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığı- İcra hukuk mahkemesince verilen tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devam edeceğine yönelik hüküm kurulmadığından hükümle birlikte tedbir kararının da sona erdiği-
İcra müdürlüğünce şikayetin konusu olan taşınmazla zamanında satış kararı alındığı, satış ilanının gazete ile ilan edildiği ve ayrıca borçlu vekiline tebliğ edildiği, bundan sonra icra mahkemesinin borçlu vekilinin de hazır olduğu celsede verilen satış işlemlerinin tedbiren durdurulmasına dair ara kararın icra müdürlüğüne gönderildiği uyuşmazlıkta; mahkemece aynı tarihte tedbirin kaldırılması için yeniden icra müdürlüğüne yazı yazılmışsa da, tedbirin kaldırıldığına dair kararın borçlu vekiline tebliğ edilmemesi karşısında borçluda satış işlemlerinin durduğuna dair oluşturulan kanaatin, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi hususları üzerinde etkili olduğu ve dolayısıyla talep ve tâlibi etkilediği ve bu nedenle de ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesinin kararını gerekçe hatası nedeni ile kaldırıp, uygun gerekçe ile yeniden esastan bir karar vermesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin kararının sonucunun doğru olduğu gerekçesi ile istinaf talebinin esastan reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçlunun tüzel kişiliğe sahip limited şirket olduğu ve ödeme emrinin posta yolu ile tebliğ tarihinde aktif elektronik tebligat adresinin bulunduğu görülmekle, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin ikinci fıkrası gereği tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olup posta yolu ile yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu, bu durumda, borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulanma imkanının da bulunmadığı, hal böyle olunca, borçlu ................ Limited Şirketi’ne yöntemince tebliğ edilmiş ödeme emri bulunmadığına göre yapılan başvurunun süresinde olduğu kabul edilerek ............ tarihli dilekçesindeki sebepler ve re'sen incelenecek hususlar doğrultusunda inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın süresinde açılmaması nedeniyle usulden reddi yönünde hüküm tesisinin ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nda düzenlenen icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekeceği, bu durumda icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliğinin söz konusu olduğu, o halde Bölge Adliye Mahkemesince, ödeme emrinin vekile de tebliği suretiyle eksikliğin ikmali yönünde hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle borçlu asile çıkartılan ödeme emri tebliğ işleminin iptaline ve ödeme emrinin düzeltilmesine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Şikayetçinin "usulsüz tebligat nedeni ile memur muamelesine yönelik şikayeti"nin BAM tarafından kabulü halinde, şikayetçi vekili için -karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'ne göre- 2100,00TL maktu 'dilekçe yazım ücretine' de hükmedilmesi gerekeceği-
İcra ve iflas kanununda yer alan icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekeceği, bu durumda ödeme emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliğinin söz konusu olduğu, o halde Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken borçlu asile tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Borçlunun ödeme emri tebliğ tarihindeki yurtiçi adresi olan "Elmalıkent Mah. Mandıra Cad. No:6F İçkapı No:5 Ü.iye/İstanbul” adresine çıkarılan örnek 7 ödeme emri tebligatının, “muhatabın yurt dışında yaşadığı, aynı adreste bulunan isim vermeyen komşusu sözlü/imzalı beyanından anlaşıldığından ... mercine iade" şerhi ile 05/01/2021 tarihinde iade edildiği, alacaklı vekilinin talebi üzerine TK'nın 21/2. maddesine uygun şerhi içeren tebligatın aynı adreste .............. tarihinde tebliğ edildiği görülmüş olup TK 21/2’ye göre yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunun kabulü gerekeceği-
Borçlu şirkete ödeme emri tebligatının “tüzel kişi temsilcisinin tebliğ anında toplantıda olması sebebiyle daimi çalışanı ve evrak kayıt memuru olduğunu beyan eden .......... imzasına tebliğ edilmiştir” şerhiyle yapıldığı, tebligatın şeklen usulüne uygun olduğu anlaşılmakla birlikte, borçlunun şikayet dilekçesinde; tebligatı alan ...........'nın borçlu şirketle hiç bir bağlantısı olmadığının ileri sürüldüğü, mahkemece yaptırılan kolluk araştırmasında borçlu şirketin adresine defaten gidildiği, adresin sürekli kapalı olduğu, adres çevresinde yapılan araştırmada ........... isimli çalışanı olup olmadığını bilenin olmadığının tespit edildiği anlaşıldığından, mahkemece, tebliğ yapılan ...........'ın tebliğ tarihi itibariyle borçlu şirkette evrak müdürü ya da bu işlerle görevlendirilmiş bir kişi olup olmadığı kolluk marifetiyle net bir şekilde tespit edilmesi için yöntemince araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Borçlu şirkete başka icra takiplerinde aynı usulle yapılan ödeme emri tebliğ işlemlerine karşı borçlu tarafından herhangi bir şikayet başvurusunda bulunulmaması şikayete konu takipte borçlunun şikayet yoluna başvurmasına engel olmadığından mahkemece anılan kişinin şirket çalışanı olduğu ve tebligatları almaya yetkilendirildiği yönündeki gerekçesinin yerinde olmadığı-
TK 21/2. madde gereği yapılan ödeme emri tebligatında, tebliğ memurunca tebliğin yapıldığı tarihin yazılmadığı görüldüğünden, yapılan tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği- İlk Derece Mahkemesince, öğrenme tarihi olarak bildirilen ............... tarihinden itibaren yasal süresi içerisinde ileri sürülen tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi gerekeceği-