Gecikmiş itirazın ön koşulunun usulüne uygun bir tebligatın varlığı olduğu- Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre usulüne uygun ödeme emrinin tebliği üzerine, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte yurt dışında olduğundan bahisle borca ve yetkiye ilişkin gecikmiş itirazda bulunan borçlunun itirazının bu doğrultuda incelenmesi gerektiği- Usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Toplam otuz üç adet şikayet dosyasının farklı icra takip dosyalarından kaynaklı, aynı davalıya karşı açılan ve sebepleri aynı olan usulsüz tebliğ şikayeti hakkında olduğu, bu şikayetler hakkında aynı mahkemece aynı tarihte karar verildiği görüldüğünden, bu şikayetler yönünden vekâlet ücretinin tespitinde AAÜT’nin 22. maddesinin dikkate alınması gerektiği- Şikayetçi lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olmakla birlikte, vekalet ücretinin tam ücretin %50’si olarak belirlenmesi gerektiği-
Borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesi halinde, borçlunun takipten haricen haberdar olup yedi gün içinde itirazını icra dairesine bildirdiğinin ve alacaklının da anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesinin mevcut olduğunun anlaşılması halinde ödeme emri tebliğ edilemese bile borçlunun itirazının geçerli olacağı-
Her ne kadar şikayetçi tarafından 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülmüş ise de; şikayet dilekçesinde 89/3 haciz ihbarnamesinin tebliğine ilişkin bir usulsüzlük iddiası bulunmadığı görülmekle, şikayetçi 3. kişiye 3. haciz ihbarnamesi 15.02.2021 tarihinde tebliğ edildiğinden, şikayete konu 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerine de en geç bu tarihte muttali olunduğunun kabulü gerekeceği-
İhale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği- Tebliğ evrakının bir nüshasının adresin kapısına asıldığına dair bir şerh tebliğ mazbatasında yer almadığından, tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine aykırı ve usulsüz olduğu- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması ya da usulüne uygun tebliğ edilmemesinin başlı başına ihalenin feshi nedeni olduğu-
Borçlunun takip talebinde gösterilen ve ayrıca mernis adresi olarak tespit edilen adresine gönderilen ödeme emri tebligatlarının borçlunun bu adreslerden taşındığı şerhi ile iade edilmesi üzerine, müdürlükçe adres araştırması yapıldığı, ................ İl Göç İdaresinin 23.03.2021 tarihli yazı cevabı ile davacı borçlunun 16.10.2019-26.09.2021 tarihleri arasında ikamet izni kaydı bulunduğu ve adresinin “..................” adresinde ikamet ettiğinin bildirilmesi üzerine, tebligat zarfına adresin MERNİS adresi olduğu ve TK'nın 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılması gerektiği şerhi verilerek tebliğ işleminin 01.06.2021 tarihinde TK'nın 21/2. maddesine göre yapıldığı görüldüğünden, İlk Derece Mahkemesinin şikayetin reddine yönelik kararının yerinde olduğu-
Dosya içerisinde icra dosyasının tarafları ile ilgili olarak ............ Aile Mahkemelerinden 6284 sayılı yasaya göre verilmiş koruma kararları yer almakta olup, 02.03.2021, 02.09.2021, 02.12.2021 tarihli bu kararlarda borçlu adresi "..............." olarak gösterildiği, alacaklının da taraf olduğu kararlardaki adresin en son adres olarak bilindiğinin kabulü gerekeceği, özellikle 02.09.2021 tarihli karar tarihine yakın tarihte tebliğe çıkarttığı iade dönen ödeme emri tebligatını borçlunun mernis adresine çıkartmasının "bilinen en son adrese tebliğ" koşulunun gerçekleşmediğini göstereceği, tebligatın bu nedenle usulsüz olduğunun kabulü gerekirken ilk tebligatın mernis adresine çıkarıldığından bahisle usulüne uygun olduğunun kabulünün doğru olmadığı-