Süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazının geçerli sayılabilmesi için; davacının açıkça muvafakat etmesi gerektiği- Dava kısmi dava olup; davacının davasını ıslah ettiği, davalı tarafından zamanaşımı def'i ileri sürüldüğü, süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı def'inin ıslaha karşı zamanaşımı def'i olduğu kabul edilmek suretiyle; davacının hak kazandığı alacaklarının miktarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def'i değerlendirilerek belirlenmesi gerektiği-
Kısıtlının banka hesabında bloke olduğu ancak buna rağmen; (kayınpederinin) hesaplardan para çektiği ve daha sonra beyin felci geçirdiği uyuşmazlıkta davacı bankanın uğradığı zararı talep etmesi hakkında-
Dava, 18.04.2017 tarihli hakem heyeti kararının iptali davasında görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu- İTO tahkim yargılama usulüne ilişkin yönetmelik ve CISG'de ek dava ve kısmi dava ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmadığından, HMK ‘da yer alan kısmi dava ve ek dava ile ilgili hükümlerin uygulanması gerektiği- Kesinleşen ilk tahkim heyeti kararına konu tahkime başvuru dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğundan, HMK m.109 uyarınca zamanaşımı süresi içerisinde tahkime ek başvuru yapılabileceği- 4686 s. MTK m. 10/(D)2 uyarınca, hakem heyetine ıslah talebini kabul etmeme konusunda yetki tanındığından, ilk hakem heyetinin yapılan ıslah kabul etmemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, davalı, tahkime yapmış olduğu ilk başvuru dilekçesinde açıkça talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat etmediği gibi ayrıca fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talepte bulunduğundan, bakiye alacak isteminde bulunmasının hukuken mümkün olduğu- 4686 s. MTK m.15/A uyarınca, iptal sebepleri sınırlı olarak sayıldığından, bu maddede yer almayan sair sebepler iptal nedeni olarak dikkate alınamayacağı ve maddi vakıa denetimi yapılmasının da mümkün olmadığı-
Davacıların işlemiş faize ilişkin olarak kısmi menfi tesbit davası açmasının ve dava değeri üzerinden taleple bağlı kalınarak hüküm verilmesinin mümkün görüldüğü; bu nedenle davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan reddine ilişkin hükmün kaldırılması gerektiği-
Poliçe teminatı kapsamında alternatif iş yeri değişikliği masrafları klozuna ilişkin olarak davacının yapmak zorunda kaldığı masraflarla ilgili herhangi bir belge sunmamış olduğu- Kısmi davada, zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için kesildiğinden ve geriye kalan meblağ için işlemeye devam ettiğinden, ek dava ile talep edilecek (ya da ıslahla artırılacak kısım yönünden) miktar için de zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerektiği- Rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte olan TBK 154/1. uyarınca, borçlunun ödemede bulunması zamanaşımını kesen sebepler arasında sayıldığı ve zamanaşımının kesilmesi halinde, kesilmeden itibaren yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı ve borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir hükümle sabit olmuş ise yeni sürenin daima 10 yıl olacağı- Bu durumda mahkemece, davalı ... şirketinden hasar dosyasının eksiksiz getirtilerek davacı sigortalı ile davalı ... arasında ödemeye konu anlaşma, ibraname vb. sözleşme düzenlenip düzenlenmediği Borçlar Kanunu kapsamında ve yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelenip tetkik edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Davacı, sendikaya üye olduğu ve Toplu İş Sözleşmesinden yararlanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken fark ücret alacağı, ilave tediye, akdi ikramiye ve teşvik prim tutarlarını işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olduğundan, Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklı söz konusu alacakların belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği-
Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteminin 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu- Kısmi dava şeklinde açılan tazminat davasında, davaya konu edilmeyen alacak kısmı için zamanaşımının işlemeye devam ettiği- Hasar ihbarından sonraki 45. gün sonunda davacı alacağı muaccel olacağından, muacceliyetten sonraki 2 yıl içinde davaya konu edilmeyen alacak bölümünün zamanaşımına uğrayacağı dikkate alınarak, davalı vekilinin zamanaşımı def'inin değerlendirilmesi, ıslah edilen bölümün zamanaşımına uğrayıp uğramadığının kararda tartışılması gerektiği-
Davacılar vekilinin HMK'nın 109. maddesine göre kısmi dava açtığı, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmasa dahi, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olmadıkça ek dava olarak geri kalan kısmını da isteyebileceği gözetilerek karar verilmesi gerekeceği- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3. maddesine göre, bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre verileceğinin belirtildiği, buna göre davalı lehine maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı- Muris ...’in ..................... tarihinde .............. Devlet Hastanesi’nden davacıların murisinin çekilen EKG’si ve eksik kalan tüm tedavi ve hastane kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilmesi; sigorta ilişkisinin kurulmasından önce sigortalı muriste bulunduğu ve sigortacıya bildirilmediği iddia olunan hastalıklar ile ölüm rizikosu arasında illiyet olup olmadığı konusunda, ATK’dan ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan ve TTK 1435-1439 maddeleri irdelendikten sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu olayda, mahkemece; karar tarihi itibariyle yürürlükte olan ancak ........ tarihli 6444 sayılı Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 4. maddesi ile yürürlükten kaldırılan "Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz." şeklindeki HMK 109/2 maddesi uyarınca kısmi dava açılamayacağı gerekçesine dayanılmış ise de, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta alacağın tamamı ihtilaflı olup, davacının bedelin fazla hesaplandığını iddia ederek ........ TL lik bedel yönünden fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik .......... TL üzerinden davasını ikame ettiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla talep konusunun miktarının belirli olmayıp taraflar arasında tartışmalı olduğu, hal böyle olunca mahkemece, işin esasına girilip hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacının toplam hizmet süresince hiç izin kullanmadığının kabul edilmesinin hayatın olağan akışına ters olduğu- Davacının süre belirtmeksizin yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmesi halinde, mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK 194) ve hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK 31) göz önüne alınarak, davacının beyanı alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Dava dilekçesinde davanın “belirsiz alacak davası” olduğuna yönelik herhangi bir ifade yer almamakta olup, davanın kısmi dava olduğu ve bu durumda, davanın türünün artırım dilekçesi ile değiştirilmesinin olanaklı olmadığı-