Dairemizin bozma ilamına uyulup uyulmayacağı konusunda bir karar verilmeden, gider avansının yatırılması hususunda davacıya HMK’nun 120/2. Maddesi uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş, mahkemece kesin süreye rağmen gider avansı yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmeyeceği-
Hükmü temyiz eden davalı vekiline kararın tebliğ edildiğine ilişkin belgeye dosyada rastlanılmadığından, dosyanın yerel mahkemeye geri çevrilmesi gerekeceği-
Borçlunun "menfi tespit davası'' açmasından sonra, alacaklı "itirazın iptali davası'' açabilir mi? Bu davayı açmakta 'hukuki yararı' var mıdır? Menfi tespit davasında verilen hüküm, davacı-alacaklının ilamsız takibine devamını sağlamayacağından ve davacı alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararının bulunduğu- Mahkemece davacının icra takip tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktarın belirlenmesi gerektiğinden ve menfi tespit davası karara bağlanmış olduğundan, menfi tespit davası alacak miktarı yönünden HMK. mad. 165 uyarınca bekletici mesele yapılarak menfi tespit davasının kesinleşmesinden sonra varılacak sonuca göre, itirazın iptali davasında karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Gecikme zammı faiz niteliğinde olup, faize faiz yürütülecek şekilde hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması BK ‘nun 104/son maddesi hükmüne aykırılık oluşturacağı-
Mahkemece, takibin ve davanın temelini teşkil eden kredi sözleşmesinin tüketici kredisi niteliğindeki konut kredisi olduğu, bu tür kredilere ilişkin davalara bakma yetki ve görevinin Tüketici Mahkemelerinde olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, dosyanın görevli ve yetkili Ankara Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Nisbi temyiz harcı karar ve ilam harcının 1/4'ü oranında alınması gerektiğinden eksik nisbi temyiz harcının ikmali yönünden HUMK.nun 434/3.maddesi uyarınca işlem yapıldıktan sonra yeniden gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekeceği-
Keşideci davacı adına atılı imzaların davacı eli ürünü olmadığı bilirkişi incelemesi ile sabit olduğu durumda, lehdar davalının senetleri takibe konu etmesinde haksız ve kötü niyetli olduğunun kabulü gerekeceği-
Mahkemenin, asıl davanın yanında birleşen davayla ilgili de karar vermesi gerekeceği-
Yemin son delil olduğundan yeminden sonra davalıya yemine konu vakıayı ispat etme sorumluluğunun verilemeyeceği, davacının senet metninden anlaşılmayan veya senet metnine uygun olmayan şekilde yemin teklif edemeyeceği, davalıyı belirli bir yönde yemine yönlendirip yeminine de talilin sonuçlarını bağlamanın hakkaniyete aykırı olduğu-
Dava ve takip konusu senedin dava dışı şirket henüz kurulmadan önce düzenlendiği, bu durumda TTK’nun 512/2. maddesi gereği senette imzası bulunan davacının şahsen sorumlu olduğu; davalı tarafından, diğer davacı yönünden takipten feragat edilmiş olmasının alacaktan feragat anlamına gelmediği-