Davacı, kefil durumundadır. Davalı banka, asıl borçlu ile davacı- kefil hakkında birlikte icra takibi yapmıştır. Davalı bankanın 4077 sayılı Kanun uyarınca, davacı-kefilden henüz alacağını talep etme hakkı doğmamıştır. Bu nedenle davanın kabulü gerekeceği-
Aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılmasına ilişkin işlere karşı açılan "ipoteğin kaldırılması" davasında görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi değil aile mahkemesi olduğu-
Menfi tespit davasında, mahkemece harçlandırılan miktar olarak sadece asıl alacak miktarı gösterilmesine rağmen, toplam alacak üzerinden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Borçlunun açtığı menfi tesbit davasında, alacaklı durumundaki davalının iddiasını defi yolu ile sürmesi halinde zamanaşımının kesileceği kabul edilmişse de,borçlu tarafından alacaklının taraf olmadığı bir menfi tespit davası açılması, hatta alacaklının bu davaya müdahale talebinde bulunmasının zamanaşımını kesen bir sebep olmadığı-
Hamilin kötüniyetli olduğunun ispatı her türlü delille yapılabilirken keşidecinin lehdara karşı borçlu olmadığı HMK'nun 201. maddesi uyarınca yazılı delille ispatlanması gerekeceği, davalının açık muvafakatı bulunmadığı sürece senede karşı tanık dinlenemeyeceği ve dinlenen tanık beyanlarına göre hüküm kurulamayacağı-
Davalı banka takibe konu çekte son hamil durumundadır. Bu itibarla davalı bankanın çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığından davalı bankanın icra takibinde kötü niyetli olduğunun kabul edilemeyeceği-
İ.İ.K’ nun 89.maddesinde düzenlenen menfi tespit davası açılabilmesi için öngörülen üçüncü haciz ihbarnamesi tebliğ edilmeden açılan menfi tespit davasının usulden reddi gerekeceği-
Davacı keşideci lehtara karşı ileri sürebileceği şahsi def’ileri davalı faktoring şirketine karşı da ileri sürebilir. Somut olayda, davacının diğer davalıya karşı borçlu olmadığı saptandığına göre, davanın davalı faktoring şirketi yönünden de kabulü gerekeceği-