Davacının borcunun bir kısmını icra dosyasına ödediği, ayrıca davalının kız kardeşi S. A.'a muhtelif tarihlerde davalıya olan borcuna mahsuben posta çeki ile para gönderdiği, davacının yaptığı bu ödemeler nedeniyle davalıya borcunun kalmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, takip konusu senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, “hizmet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara ilişkin davaların iş mahkemelerinde görülmesi gerektiği, 4857 ve 5521 sayılı Kanunların 1. maddeleri hükümleri gereği olduğu”, bu nedenle davacılar tarafından açılan menfi tespit davasına İzmir’de mevcut bulunan iş mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu gerekçesiyle, “dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın HUMK.’ nun 193/3. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve 10 gün içinde başvurusu yapıldığı takdirde İzmir İş Mahkemesine gönderilmek üzere tevzi bürosuna verilmesine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Poliçe üzerinde muhatap davacıya ait kabul şerhinin bulunmadığı, TTK'nun 610. maddesine göre, muhatabın ancak poliçeyi kabul ettiği takdirde poliçe bedelini ödeme taahhüdü altına gireceği, kabule arzı zorunlu olmayan poliçe için lehdar tarafından gönderilen ödememe protestosunun, hamile, muhatap dışındaki poliçede imzası bulunan keşideci, ciranta ve aval verenlere karşı müracaat hakkı sağlayacağı, bu nedenle keşideci davalının poliçeye dayanarak, poliçeyi kabul etmeyen davacıdan poliçe bedelini talep etme hakkının bulmadığından, ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davacı yararına davalıdan istirdadına karar verilmesi gerekeceği-
Tahsilat olmadan borcun ödenmiş olmayacağı, davacının yemin deliline başvurma hakkı hatırlatılmış olmasına rağmen başvurmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kefil davacının kefalet sorumluluğunun BK. 488/3.cümle uyarınca sona erdiği, bu nedenle davalı bankanın davaya konu takip dosyalarında herhangi bir talep hakkına sahip bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı aleyhine yapılan ilamsız takiplerden dolayı dava tarihi itibari ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyeti kanıtlanmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bonoda teminat senedi ibaresinin bulunmasının, bononun kambiyo senedi vasfını ve bu senetlere mahsus yol ile takibe dayanak yapılmasını engellemeyeceği, davacının gerek kendi müşterilerine kullandığı serbest meslek makbuzlarından dolayı davalıya tahakkuk edecek olan vergi borçlarının teminatı olarak senedin verildiğini, gerekse davalıya vergi borcu için elden ödeme yapıldığı iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı, vergi borçlarının belge asıllarını dosyaya sunan davalı tarafından ödendiği, dava konusu senet nedeniyle davacı yanın yükümlülüğünün devam ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kefil olunan sözleşmeden kaynaklanan borcun ödenmekle kredi kapatıldığından davacının bu sözleşme hükmüne dayanılarak imzası bulunmayan kredi sözleşmesinden sorumlu tutulamayacağı gerekçeleriyle davanın kabulüne, takip dosyası nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Mevcut yasal düzenlemeler itibariyle çekin ödeme aracı olduğu ve alım satım ilişkisinde de alınan mal karşılığı verilmiş olduğunun karine olarak kabul edildiği, davacı vekilince bu çeklerin karşılıksız kaldığının yazılı delillerle kanıtlanamadığı, ayrıca yemin teklif etme hakkı hatırlatılmasına rağmen davacı tarafından yemin teklif etme hakkının kullanılmadığı gözetilerek takibe konulan çeklerden davacının sorumlu olduğu, yine mevcut bilirkişi raporlarına göre davacının iddia ettiği gibi fazla ödemesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, mahkemece verilen tedbir kararı infaz edilmediğinden davalının % 40 kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
HMK’nun 211 vd. maddelerine göre bilirkişiye imza incelemesi yaptırılması gerekirken dar yetkili İcra Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan imza incelemesi ile yetinilmesinin doğru görülmeyeceği-