Takip kesinleştikten ve ihtiyati haciz kesin hacze dönüştükten sonra borçlunun özgür iradesi ile icra dairesine giderek iradi olarak borcu kabulle ödeme taahhüdünde bulunması halinde, bunun haciz (cebri icra) baskısı ve tehdidi altında yapıldığının kabul edilemeyeceği ve kabul iradesinin önüne hiçbir şekilde geçilemeyeceği- Bono nedeniyle borçlu ile kefil hakkında ihtiyati haciz kararı verildiği,aynı gün borçlular aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, yine aynı tarihte alacaklılar vekilinin ihtiyati haciz kararının icrasını talep etmesi üzerine ihtiyati haciz aşamasında haciz yapıldığı, borçlular adına gönderilen ödeme emriinin kendilerine ayrı ayrı tebliğ edildiği, davacıların borca itiraz etmedikleri gibi ödeme emrinde gösterilen on günlük süre içerisinde borcu da ödemedikleri, davacının borcun tamamını taksitler halinde ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, zapta geçirilen beyanını imzaladığı ve aynı tarihte de ödemede bulunduğu uyuşmazlıkta, icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, ihtiyati haczin de on günlük ödeme süresinin dolması ile kesin hacze dönüştüğü anlaşıldığından, dava ve takibe konu senetteki imzanın kefile ait olmadığı halde adı geçen davacının takibin kesinleşmesinden ve ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesinden yaklaşık beş ay sonra icra dairesine giderek, kendi özgür iradesi ile borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, yaptığı ödemelerin de bu tarihten sonra olduğu görüldüğünden, davacının icra baskısı ve tehdidi altında borcu üstlendiği söylenemeneceği ve menfi tespit ve istirdat istemli davada davacınınn artık yazılı kabul beyanı ile bağlı olduğu- "Bilirkişi raporu ve kesinleşen ceza yargılaması sonucu davaya konu senetteki imzanın sahte olduğu" anlaşıldığından davanın kabulüne ilişkn yerel mahkeme kararının hatalı olduğu-
Davacının takip dosyasına borcu itirazı kayıt koymadan ödediği bilinerek, dava İİK. mad. 72/7 'de öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığından davanın reddi gerektiği-
Kira alacağının tahsili için yapılan takipte borçlu olmadığının tespiti istemi-
Davacı borçlunun ödeme iddiasını ispat etmesi gerektiği- Davalı alacaklının kısmi ödemeye ilişkin ikrar niteliğindeki beyanı da gözetilerek menfi tespit davasında bir karar verilmesi gerektiği-
6. HD. 06.10.2016 T. E: 3887, K: 5760-
Kural olarak, borçlu tarafından İİK’nun 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesinin istenebileceği, borçlunun, mahkemece tayin edilen teminattan ayrı olarak icra müdürlüğüne talep anına kadar fer'ileri ile birlikte hesaplanan dosya borcunun tamamını karşılayacak şekilde nakden veya her an paraya çevrilebilir muteber, kesin banka teminat mektubunu vermesi halinde alacaklı tarafından takibe devam edilemeyeceği- Borçlu tarafından, dosya alacağının tamamının icra dairesine depo edilmiş olması halinde, mahkemece, aşkın hale gelen hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
TBK. mad. 117 gereğince faiz talep edebilmek için alacaklının borçluyu temerrüde düşürmesi gerektiği, davalı tarafın takip konusu alacağa ilişkin davacıyı temerrüde düşürdüklerine dair herhangi bir delil ibraz edilmediğinden davacının icra takibinde talep edilen faizden sorumlu olmadığı-
Davacının, dava dışı şahsın davalı banka ile akdedilen tarımsal kredi sözleşmesine kefil olduğu, aleyhine davalı banka tarafından icra takibi yapıldığı, davacının kefaletinin yasa gereği kendiliğinden sona erdiği, davacının sözleşmedeki kefalet nedeniyle borçlu sıfatının kalmadığı-
Takibe konu senedin tedavüle çıkmadan önce tüm unsurları taşımakta olup, eksiksiz bir şekilde takibe konulduğundan ve davacı tarafın tedbir talebi üzerine icra veznesindeki paranın davalıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilip infaz edildiğinden davanın reddi gerektiği-
Taraflar arasında kira sözleşmesi bulunduğu ve davaya dayanak kambiyo senetleri bu sözleşmeden kaynaklandığından davanın görülmesinde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu-