Sahtecilik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada,1. bilirkişi raporunda "bonodaki imzanın davacıya ait olmadığı", daha sonra ek belgelerin de dosyaya ibrazı sağlanarak alınan 2. raporda ise, "imzanın davacıya ait olduğu" yönünde görüş belirtilmiş olup, raporlar arasında çelişkinin giderilmesi için 3. bir bilirkişi raporu alınmış ve bu raporda "imzanın davacıya ait olduğu" belirtilmişse de, son raporun daha önceki raporların alındığı kurum dışında 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aynı kurumdan alınan rapora itibar edilerek hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
Menfi tespit davası, aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmiş olduğundan, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT mad. 7/2 uyarınca maktu ücreti geçmemek üzere nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İpotek senedinde yer alan kefalet kaydının geçerli olduğu- Borca, işlemiş faiz ve faiz oranına da itiraz edilmiş olduğundan, mahkemece konusunda uzman bir bilirkişiye banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılması gerektiği- Ticari nitelikteki genel kredi sözleşmelerinde faiz oranının serbestçe kararlaştırılabileceği (TTK. mad. 8)-
Davacının bilirkişice belirlenen borçlu olduğu miktarın dışında kalan kısım yönünden davacının takipte borçlu olmadığı miktarın tespiti ile hükme yazılması gerekirken, kefalet limiti ve kefilin kendi temerrüdünün hukuki sonuçları gözetilmeden ve menfi tespit davasında olumsuz tespit hükmü kurulması gerekirken olumlu tespit hükmü kurulmasının hatalı olduğu-
Sahtecilik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada, menfi tespit davasının her ne kadar İİK'da düzenlenmiş ise de icra hukukuna özgü bir dava türü olmayıp maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve HMK'daki genel usul ve yargılama kurallarına tabi olan ve genel mahkemelerde görülen bir dava türü olduğu, olayda sahtecilik iddiasının bulunması, bu konuda yapılan ceza yargılaması sonucunda aksi yönde verilmiş ve kesinleşmiş bir hükmün bulunmaması nazara alındığında, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun görüldüğü-
Davanın açılması, karşılıklı dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümden oluşan yazılı yargılama usulündeki yargılama aşamaları gözetilmeden ve özellikle dava dilekçesinin davalıya tebliği ve davalının cevabı beklenmeden hüküm kurulmasının hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinden verilen rapor ile çekteki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı belirlenerek menfi tespit davasının kabulüne karar verilmiş olup, davacı kendisini vekille temsil ettirmediği halde davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Faktoring işleminin müşteri (firma), faktoring şirketi (faktor) ve borçlu olmak üzere üç tarafının bulunduğu, faktoring işleminin tarafları yönünden alacağın devri hükümlerinin uygulanacağı- TBK. mad. 188/1 uyarınca, borçlu malların teslim edilmediği savunmasını temlik alan durumundaki faktoring şirketine karşı da ileri sürebileceği- 6361 s. Kanun'un 9/3 maddesi hükmü, faktoring işleminin, belirtilen tarafları dışındaki kambiyo borçluları bakımından uygulanacak bir hüküm olduğu- Taraflar faktoring işleminin içinde yer aldıklarından ve faktoring işleminin tarafları dışında kalan sırf kambiyo borçlusu durumunda herhangi bir kişi mevcut olmadığından olayda 6361 sayılı Kanun'un 9/3 maddesi hükmünün uygulanabilirliğinin bulunmadığı; mahkemece, davanın davalı faktoring şirketi bakımından da kabulü gerektiği-
Davalı Faktoring A.Ş. tarafından çekteki keşideciye ait imza incelemesine esas olacak belge asıllarının bulunduğu yerler belirtilmiş olmasına rağmen, bu belge asılları getirilmemiş olduğundan, bunların getirtilerek, ayrıca yine şirket yetkilisine ait resmi kurumlar önünde düzenlenmiş samimi imza örneklerine ilişkin dava konusu çekin keşide tarihi öncesi ve sonrasına ait belge asılları getirtilerek ve bilirkişi tarafından imza incelemesine esas aldığı dosyasındaki belge asıllarının nelerden ibaret olduğu tespit edilerek bu belgelerin de dosya içerisine konulması sağlanarak, uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla rapor alınması gerektiği-
Davacı keşideci, çekin lehtarı aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasında da borçlu olmadığını kanıtlandığından, mahkemece davalının dava konusu çek nedeniyle sebepsiz zenginleşmediği kesinleşmiş mahkeme kararıyla kanıtlanmış olduğunun kabulüyle, itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-