Zayi nedeniyle iptal davasına konu olan çeklerin çek hamili tarafından takibe konulması üzerine açılmış çek istirdatı davası- Çekler üzerinde çeklerin davacıya ait olduğuna dair herhangi bir ibare olmadığı gibi davacı bu konuda herhangi bir yazılı delil de sunamamış olup mahkemenin gerekçesine konu ettiği Ceza Mahkemesi kararının kesinleştiğine dair de dosya içinde herhangi bir belgeye rastlanılmamış olup birleşen dosyada mahkemece verilen kararda "davacıların imzaların istiklali prensibi gereğince 5. cirantanın cirosunu inkar etmiş olmasına değer verilmeyeceği düşünülmeden ve yine kesinleşip kesinleşmediği saptanamayan ceza davasında verilen karara dayanılarak dava kabul edilmiş olduğu, birleşen diğer dosyada verilen kararın ise temyiz edilmediği için temyiz incelemesi dışında tutulmuş olduğu, asıl ve birleşen dosyada mevcut delil durumuna göre davaların kabulünün hatalı olduğu- Mahkemece ceza davasında verilen karara dayanılabilmesi için bu ceza davasının davalısının mahkumiyetine ilişkin kısmının dava konu çeklerle ilgisinin olması ve kararın kesinleşmesi gerektiği-
İmza incelemesi için alınan iki rapor arasındaki çelişkinin girilmesi gerektiği-
6502 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten (28.05.2014) önce kredi kartından doğan uyuşmazlıklara bakma görevinin asliye hukuk mahkemelerine ait olduğu-
Keşideci ile lehtar arasındaki defiler iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceği- Bononun kenarlarının kesilmiş olmasının bonoda tahrifat olarak değerlendirilemeyeceğinden sahtecilikten söz edilemeyeceği-
Davacıya ait banka kartının çalınması ve haksız kullanımı sonucu bankaya ödenen bedelin iadesi istemi- Haksız olarak elde edilen banka kartının kullanımının aynı zamanda kart şifresinin de bilinmesi ile mümkün olduğu- Kart hamili şifrenin muhafazasından ve güvenliğinden sorumlu olduğu- Şifreyi seçerken kolay bulunan, örneğin kimlik bilgileri içinde yer alan rakamların seçilmemesinin gerektiği- Kart hamilinin kendi kişisel bilgilerini de koruması gerektiği- Şifre değişimi yapılırken davacının gizli olması gereken ve sadece kendisinin bileceği anne kızlık soyadının kullanıldığı anlaşıldığından, davacının olayda ağır kusurlu olduğu ve 5464 sayılı Yasanın 12. maddesinden yararlanamayacağı-
Menfi tespit davasının, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer veya davalı alacaklının yerleşim mahkemesinde açılabileceği-
Takip öncesi nedenlere dayalı menfi tespit davasında, davacı-borçlu takibin kesinleşmesinden sonra üzerinde herhangi bir haciz baskısı yokken verdiği beyan ile "takip konusu borcu kabul ve ikrar" ettiğinden ve bu beyan herhangi bir irade sakatlanması nedenine dayanmadığına göre menfi tespit davasının reddi gerektiği-
Sözleşme kurulduğu anda garanti edenin neyi garanti ettiğini bilmesi ya da bunu belirlemeye elverişli bilgilerin sözleşmede yer alması gerektiği- Davacının dava dilekçesinde kabul ettiği kredi kartı limit miktarın tutarı ve kendi temerrüdünden sorumlu olup kalan miktar yönünden sorumluluğu olmadığı-
Davacıların dava konusu bononun keşidecisi ve avalisti olduğu, bonoda bankanın lehtar olmayıp lehtar ve 1. cirantalardan bonoyu ciro yolu ile almış hamil olduğu bilinerek, davacılar dava dışı lehtarın banka ile kurduğu tüketici kredi ilişkisine kefil olmalarına rağmen dava konusu bu bonoyu banka lehine düzenlemedikleri için bu bono ile tüketici kredisi arasında bağ kurularak davanın çözümlenmesinin yanlış olduğu- Dava kambiyo senedine dayalı bedelsizlik davası olduğundan davaya asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılması gerektiği-
Davalı bankanın çekte herhangi bir alacaklı sıfatı bulunmamasına rağmen davacı hakkında dava konusu çek ile kambiyo senetlerine mahsus yol ile takip başlatmış ve alacaklı sıfatı bulunmayan çeke dayalı olarak alacak isteminde bulunmuş olduğundan, davalı banka hakkında da davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-