Menfi tespit davasında kısa karar ile gerekçeli karar arasında hüküm altına alınan icra takip dosyaları bakımından çelişki yaratıldığından kararın bozulması gerektiği-
Mahkemece taraflar arasındaki protokol uyarınca davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ise de dosyaya sunulan protokolde vekalet ücretine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, dava açıldığı tarih itibariyle haklılık durumu gözetilerek vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken bu konuda bir karar verilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Borcun icra takip tarihi itibariyle varlığının tespitinin teknik bir inceleme ile ortaya çıkacağı- Mahkemece, banka kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak davacının takip tarihi itibariyle kefalet borcunun ve ayrıca dava tarihinde sorumluluğunun devam edip etmediği yönünde rapor alınması gerektiği-
İrsaliyeli fatura içeriklerine göre malların teslim alınarak karşılığında ödeme için çeklerin verildiği, faturalara 8 günlük yasal süre içinde itiraz edilmediğinden, malların teslim alınmadığına ilişkin ispat külfetinin davacı-borçluda olduğu- Davalı-alacaklı taraf tacir şahıs olup tacir şahıslara tebligatın ne şekilde yapılacağı usul ve ticaret kanununda belirtilmiş olduğundan, bu yön gözetilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davalı tarafın savunma hakkı kısıtlanarak yargılama yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davanın 27.899,30 TL alacak için başlatılan icra takibine karşı borcun 25.000 TL sinin üç adet çek ile icra takibinden önce ödendiği ve takibin haksız ve kötüniyetli olduğu bu nedenle borçlu olmadığının tespiti ve haksız ve kötüniyetli takip tazminatı verilmesine ilişkin olduğu, takip tarihi 15.12.2011 olup davacı tarafından takip konusu borca karşılık 06.01.2011 tarihli tahsilat makbuzu ile üç adet 30.03.2011,31.03.2011,31.03.2011 tarihli çekler verilmiş çeklerin gününde ödendiğinin davalı tarafından davaya verilen cevapta kabul edildiği, bu durumda tahsil etmiş olduğu alacağı ikinci kez tahsil etme yoluna başvuran alacaklının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu, davacı yararına İİK 72/5. maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Kambiyo senedine dayalı menfi tespit davasında davcı-borçlunun borcu bulunmadığını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği, ses kaydı delil olarak kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İpoteğin fekki istemine ilişkin davada taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğu-
Davalıya öncelikle Tebligat Kanunun öngördüğü olağan usullere göre tebligat çıkarılması, bundan sonra eğer bu adreste tebligat yapılamazsa Tebligat Kanunu 35. maddesi hükmüne uygun olarak tebligat yapılabileceği- Davalıya, davacı tarafından bildirilen adrese doğrudan Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat çıkarılmış olması karşısında, dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin kabulüne olanak bulunmadığı-
Menfi tespit davalarının takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği, henüz icra takibi yok ise, yetkili mahkemenin davalının ikametgahı mahkemesi olduğu-
Ehliyetsizlik iddiasını da içeren menfi tespit davasında, dava konusu bonoların keşide tarihleri itibariyle davacının fiil ehliyetini haiz olup olmadığı konusunda araştırma ve inceleme yapılması gerektiği-