Takip konusu senedin sahte imza ile düzenlendiğine ilişkin dosyada, suç duyurusu dilekçesi vb. herhangi bir delil bulunmadığı gibi tam anlamıyla imza itirazının da olmaması nedeniyle, HMK'nun 390. maddesi kapsamında "kesin ispat" koşulu sağlanıncaya kadar "yaklaşık ispat" koşulunu sağlayan bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine, bu gerekçeyle karar verilmesi gerekirken, sahtelik iddiasına ilişkin HMK 209. madde hükümlerinin uygulanamayacağına ilişkin gerekçenin yerinde görülmediği-
Genel kredi sözleşmesi uyarınca belirlenen temerrüt faizinin fazla oranda hesap edildiği iddiasıyla müşterek müteselsil kefilin açtığı menfi tespit davasında, "ticari" nitelikteki genel kredi sözleşmesinde temerrüt faizinin ne şekilde hesap edileceği açıkca gösterilmiş olup, mahkemece bankacılık konusunda uzmanlığı bulunan bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek banka kayıtları incelenip bankanın temerrüt tarihindeki fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranı belirlenip bu orana %50 ilave edildikten sonra temerrüt faiz oranının belirlenmesi gerektiği-
Mahkeme kararının yeterli gerekçe ihtiva etmeksizin yazılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Haciz tutanağında davacı borçlunun açıkça borcu kabul ettiği ve ödemek için süre istediği anlaşıldığından, mahkemece davacının bu borcu kabul beyanının kendisini bağladığı gözetilerek menfi tespit davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Davadan feragat hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Kambiyo senedine dayalı menfi tespit davasında görevli asliye mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu-
Kambiyo senedine dayalı olarak yapılan icra takibinden dolayı menfi tespit işlemine ilişkin dava lehtar hakkında kabul edildiğinden ve bu şekilde davacının davalıya borcu olmadığı tespit edildiğinden, TTK. mad. 687 uyarınca; davacı borçlunun, hamil olan davalılara karşı kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini, kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu bilebilecek durumda olduğunu tanık dahil her türlü delille ispat edebileceği, davacı tanık listesi vermiş olmasına rağmen mahkemece davacının tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Çek üzerinde yapılan incelemede çekin dava dışı bir şirkete verildiği ve bu şirketin cirosu ile davalı bankaya geçtiği anlaşılmakta olup dava dışı şirket tarafından yapılan ciroda rehin, teminat veya tahsil amacıyla yapıldığı yönünde bir ibare bulunmadığından, çekin temlik cirosu ile davalı bankaya geçtiğinin kabulü gerektiği, aksinin davacı taraf ispatlanması gerektiği-
Mahkemece bozmadan sonra yeni bir rapor alınmış ise de iki rapor arasında tespit edilen alacak miktarı yönünden çelişki oluştuğu görüldüğünden, mahkemece bu çelişkinin giderilmesi yönünden yeni bir rapor alınması gerekirken bozmadan önce alınan ve Dairemizce yetersiz olduğu belirlenen rapora göre hüküm kurulması doğru olmadığı- Menfi tespit davalarında borçlu olunmayan kısım saptanarak, saptanan bu kısım yönünden menfi tespit hükmü kurulması gerekirken, davacıların borçlu oldukları miktar hükme geçirilip “bunun dışındaki kısım yönünden borçlu olmadığının tespitine, “ biçiminde hüküm oluşturulmasının isabetsiz olduğu-
İİK mad. 89/3 uyarınca üçüncü kişinin, 3. haciz ihbarnamesinden sonra 15 gün içinde menfi tespit davası açması gerektiği, hak düşürücü olan bu sürenin mahkemece re’ sen dikkate alınması gerektiği-