Asıl davada HUMK'nın 193. maddesi uyarınca açılmamış sayılma kararı verilme şartları gerçekleşmiş ise de, birleşen dosyada yer alan bilgilere göre diğer İcra Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verildiği, bu kararın davacı vekiline tebliğ edildiği ve adı geçen tarafından verilen dilekçe ile de dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesini istediği görüldüğünden, birleşen dava ile ilgili olarak işin esasına girilerek bir hüküm tesisi gerekirken, her iki dava hakkında da açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Ortaklığın (Joint Venture'nin) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyetinin de olmadığı,  iş ortaklığı adına yapılan şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği-
Hakimin, talep aşarak hüküm oluşturmasının isabetsiz olduğu-
Bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesinin de, o kararın HMK'nun 297/2. maddesinde belirtilen bir gerekçeyi içermesiyle mümkün olduğu-
Borçlunun mahkemece incelenen usulsüz tebligat şikayetinin yanında borçlunun ipotek veren 3. kişi olduğu, asıl borçlu olarak gösterilemeyeceği ve takip dayanağı belgelerin ödeme emri ekinde gönderilmediğine ilişkin şikayetleri de bulunmasına rağmen, mahkemece anılan talepler incelenip bu konuda 6100 sayılı HMK'nun 297. maddesinde belirtilen ilkelere göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Her davanın (şikayetin), açıldığı tarih şartlarına göre değerlendirilmesi gerektiği- Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu'nun tüzel kişiliği mevcut olduğundan, mahkemece, işin esası incelenerek haciz ihbarnamesinin iptalini ilişkin şikayet hakkında karar verilmesi gerektiği-
İpotek borçlusu ve kredi sözleşmesinde kefile çıkartılan ihtarname, şikayetçinin ipotek akit tablosu ve kredi sözleşmesindeki adresine tebliğe çıkarılmamış olduğundan,  yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığı ve borçluya icra emri gönderilmek suretiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmasının mümkün olmadığı, bu durumda, ipotek borçlusu ve kredi sözleşmesinin kefiline gönderilen icra emrinin iptali ile yetinilmesi gerekirken, takibin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Borçlunun mahkemece incelenen şikayet ve itirazlarının yanında faiz oranına da itiraz ettiği halde mahkemece anılan talep incelenmeksizin ve bu konuda 6100 Sayılı HMK'nun 297. maddesinde belirtilen ilkelere göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Başvuru İİK'nun 68. maddesine dayalı itirazın kaldırılması istemi olup, aynı Kanun'un 70. maddesi uyarınca icra mahkemesince incelemenin mutlaka duruşmalı olarak yapılmasının zorunlu olduğu-
Yargıtay kararına karşı yeniden karar düzeltme yoluna gidilemeyeceği-