Şikayetçinin henüz adına tescil edilmeyen taşınmazdaki haczin kaldırılmasını istemek konusunda şikayet hakkının doğmadığı; üçüncü kişinin taşınmaz adına tescil yapılmadan şikayet hakkının kullanamayacağı- 
Hakimlerin hukuki sorumluluğunun HMK. mad. 47'de öngörülmüş olduğu- İcra mahkemesi kararlarının hüküm ve sonuç doğurması için kesinleşmesine gerek olmadığından, icra mahkemesi kararı ile "ödeme emrinin iptali"nin sonucu olarak taşınmaz üzerindeki haciz kalkmış olacağı ve bu kararın icra müdürlüğüne ibrazı ile mahcuz taşınmaz mülkiyeti üçüncü kişi üzerinde iken, haczin terkin edilmiş olduğu- Alacaklının takip konusu alacağını alıp almayacağı henüz belli olmadığından ve alacaklının tasarrufun iptali davası açabilme, borçlunun başka mal ve alacakları üzerine haciz koydurabilme ve alacağını tahsil edebilme imkanı varken takip dosyası işlemsiz bırakılarak bu davanın açıldığı görülmekte olup davacı vekilinin "geçici veya kesin aciz belgesi almadıklarını İİK'nun 277 ve devamı hükümlerine göre tasarrufun iptali davası da açmadıklarını" beyan ettiği de anlaşıldığından, icra hakiminin davaya konu kararı ile bir zararın meydana geldiğinin söylenemeyeceği-
Mahkemece, kendisini vekille temsil ettirmeyen şikayetçi borçlu lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayet tarihi itibariyle ödeme emri tebliği işleminin düzeltilmesine ilişkin verilmiş herhangi bir icra mahkemesi kararı bulunmadığından, o aşamada hacizlerin kaldırılmasının yasal dayanağının olmadığı-
Meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup; takipte borçlu sıfatı taşımayan üçüncü kişinin bu şikayette bulunmaya hakkının olmadığı-
Mahkemece gider avansının eksik olduğunun anlaşılması halinde, tamamlattırılması için HMK'nun 120/2. maddesi gereğince verilecek iki haftalık kesin süre ile birlikte gider avansının nelerden ibaret olduğunun net olarak belirlenmesi ve tarafa avansın yatırılmamasının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılması gerekeceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmezse ancak o takdirde davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerekeceği-
Alacaklının karar düzeltme dilekçesinin verildiği tarihte ölü olduğu ve alacaklı vekiline mirasçılarca verilmiş bir vekaletname bulunmadığı anlaşıldığından onama ilamının alacaklının mirasçılarına tebliğ edilip karar düzeltme süresi geçtikten sonra gönderilmesi için dosyanın mahalline geri çevrilmesi gerektiği-
Takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edilirse, takibin iptal veya talikinin her zaman icra mahkemesinden istenebileceği,  borçlunun takibin kesinleşmesinden sonra sunmuş olduğu alacaklının imzasını taşıyan belgede, "şikayete konu takip dosyasına ait hiç bir alacağın kalmadığının" belirtildiği, alacaklının belgedeki imzaya itirazı olmadığına göre, belgeye karşı üst kısmının sonradan doldurulduğu iddialarının dar yetkili icra mahkemesinde dinlenemeyeceği ve mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İcra mahkemelerinde basit yargılama usulünün uygulanacağı- Usulüne uygun davet edilen tarafların duruşmaya gelmemeleri halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği- Kambiyo senetlerine özgü takipte imzaya itiraz eden borçlu şirkete duruşma günü tebliğ edilmediği halde, borçlunun duruşmaya gelmediği ve mazeret de bildirmediği gerekçesiyle HMK. mad. 150 uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Karar kesinleşinceye kadar her zaman davadan (yetki itirazından) feragatin mümkün olduğu (HMK. mad. 310)-  Temyiz süresi içinde yetki itirazından feragat edilmiş olup, mahkemeye verilen feragat isteğine ilişkin dilekçenin temyiz isteği kabul edilerek, yetki itirazından feragat hakkında mahkemece bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-