Davaya konu ipotekli taşınmazın başka dosyadan bu dosya alacaklısına ihale edilmiş olmasının borca itirazın esasının incelenmesine engel olmadığı-
Gerçek ya da tüzel kişi olan adi ortaklığın ortaklarından her birinin, adi ortaklık hakkında yapılan takibe yönelik olarak şikayet haklarının bulunduğu, icra mahkemesine "adi ortaklık adına" yapılan başvurunun ise, "aktif husumet yokluğu" nedeniyle reddi gerekeceği- İcra mahkemesince kısa kararda, "Davacının yetki itirazının kabulüne" gerekçeli kararda ise “Davacıların.... İcra Dairelerinin yetkisine itirazının kabulü ile ... İcra Dairelerinin yetkisizliğine, süresinde ve talep halinde icra dosyasının ... İcra Dairelerine gönderilmesine” şeklinde karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiği-
Halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda, icra mahkemesince takdir yetkisinin duruşma yapmaktan yana kullanılması gerektiğinden, mahkemece şikayetin niteliği gereği duruşma açılıp, taraf teşkili sağlanarak karar verilmesi gerektiği- Şirket adına tebliği alan kişinin şirket yetkilisi olmadığı yönündeki iddia hakkında mahkemece herhangi bir araştırma yapılmamasının isabetsiz olduğu- Borçlunun, şikayet dilekçesinde ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep etmesi yeterli olup, ıttıla tarihinin bildirilmemiş olması şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği, borçlunun usulsüz tebliğ işleminden haberdar olma tarihinin mahkemece belirleneceği- Muhatabın, şikayet dilekçesinde, "öğrenme tarihi"ni bildirmemiş olması halinde, en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği-
Lehine karar verilen ve kendisini vekille temsil ettiren borçlu taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Şikayete konu takip beş adet taşınmaz hakkında başlatılmış olup, bunlardan bir tanesinin başka bir takip dosyasında satılmış olmasının, İİK'nun 150/e maddesi gereğince işleyen süreyi durdurmayacağı-
Her dava ve şikayet açıldığı tarihteki hukuki durum gözetilerek hükme bağlanacağından, borçlunun şikayet tarihinden sonra icra müdürlüğünce yeniden dosya hesabı yapılmış olmasının, şikayetten açıkça vazgeçilmediği sürece, icra mahkemesinin borçlunun başvurusunu incelemesine engel teşkil etmeyeceği-
İcra mahkemesi kararlarının, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmese de, kendi aralarında kesin hüküm oluşturduklarının uygulamada kabul edildiği, HMK 303/1 maddesinin “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir” şeklinde düzenlendiği, HMK 114/1-i maddesi uyarınca kesin hüküm dava şartı olup, HMK 115/2. maddesinin, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddedilmesini zorunlu kıldığı-
İİK'nun 82/1-12. maddesine dayalı meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde; ispat külfeti borçluya ait olup, isbatın ise mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile mümkün olduğu, İİK'nun 82/1-12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetinin keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın sonuçlandırılmasının mümkün olmadığı-
Borçlu şirket tarafından verilen vekaletnameye dayalı olarak icra mahkemesine onu temsilen şikayette bulunan kişi takibin tarafı olmadığından ve avukat da olmadığından, istemin, aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddi gerektiği-
Borçlu geçerli bir mazeret bildirmemiş ve duruşmaya gelmemiş olsa da, HMK. mad. 150/1 uyarınca, dosyanın işlemden kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği, mahkemece, İİK. mad.18/3 uyarınca, taraflar gelmeseler bile inceleme yapılıp şikayetin sonuçlandırılması gerektiği-