Mahkemece, borçlu tarafından yatırılan avansın, PTT şubesinden süresi içerisinde çekilmediğinden borçluya iade edildiği; borçlunun ise paranın iade edildiğini hükümden sonra öğrendiği, paranın PTT şubesinden çekilmeyerek, iade edilmesinde, borçluya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından, borçluya tekrar süre verilerek yargılamaya devam olunması gerekeceği-
Mahkemece, şikayet, evrak üzerinde incelenip sonuçlandırılmış olup, şikayet dilekçesine karşı bir cevapta bulunmayan ve başkaca bir emek ve mesai sarfetmeyen alacaklı (vekili) lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetin, şikayet eden ve şikayet olunan (karşı taraf) olmak üzere iki tarafı olup, davaya müdahalenin "şikayet"te söz konusu olamayacağı-
İcra kefaletinde, "icra kefilinin sorumlu olacağı miktar açıkça gösterilmediği"nden, kefalet tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 s. BK. mad. 484 uyarınca "icra emrinin iptali"ne karar verilmesi ile yetinilmesi gerekeceği, icra kefalet tarihi itibariyle uygulama imkanı bulunmayan TBK. mad. 583 uyarınca icra kefilliği işleminin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Üçüncü kişi icra mahkemesine başvurusunda; "icra dosyasında haciz konulan taşınmaza ilişkin olarak borçlu ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, haczin kaldırılmasını ve bu sözleşmeye göre borçluya düşecek bağımsız bölümler üzerine haciz konulmasını" istemişse de, şikayete konu icra takibinde, şikayetçinin taraf sıfatı bulunmadığı gibi, anılan kişinin, şikayet konusu taşınmazın maliki de olmadığı anlaşıldığından şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği-
İcra Mahkemesi'nce şikayet nedenleri arasında yer almayan haczedilmezlik şikayeti değerlendirilerek takibin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Usuülüne aykırı yapılan tebligatta, muhattabın bildirdiği öğrenme tarihinin esas alınacağı, beyan edilen öğrenme tarihinin aksinin yazılı bir belge ile kanıtlanebileceği- Şikayetçi şirket "İİK. mad. 89 gereğince gönderilen tebligatların F. Sinai Mahkemesi'nde yapılan yargılama sırasında öğrendiklerini", alacaklı ise, "şikayetçi şirketin, anılan davanın yargılaması sırasında bildirilen tarihten çok önce haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerinden haberdar olduğunu" ileri sürdüğünden, icra mahkemesince, söz konusu dava dosyası getirtilerek ödeme tarihinin belirlenmesi ve saptanan tarihe göre usulsüz tebliğ şikayetinin yasal sürede yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiği-
Kesin süre verilmesine ilişkin duruşma zaptının ve borçluya kesin süre verildiğine ilişkin ihtarlı tebligat parçasının incelenmesinde, borçlunun gider avansını yatıracağı yerin gösterilmediği anlaşıldığından bu durumda, kesin sürede istenen giderin mahkeme veznesine yatırılması gerekmeyip, PTT kanalı ile gönderilmesinin yeterli olacağı-
Taraf teşkilinin dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekeceği, mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlamasının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereği olduğu-
Mirasın reddi kararını veren mahkemenin dosya numarasının, icra mahkemesine yanlış bildirmiş olmasının yeni bir iddia olmadığı ve iddianın genişletilmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği-