21 adet bonoya dayalı olarak başlatılan takipte, borçlunun senetlere atıf yapan bir sözleşme sunmadığı, senetlerin bir sözleşmeye dayalı olarak verildiğine ilişkin hiçbir delil sunulmadığı, dayanak senetlerin unsurlarının tam olduğu, senet üzerinde devremülk sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığı, alacaklının da bu yönde bir kabulü olmadığı görüldüğünden, borçlunun itiraz dilekçesi, alacaklının cevap dilekçesi kapsamı ve senetlerin üzerinde tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiği yönünde hiçbir ibare olmaması nedeniyle takip dayanağı senetlerin tüketici kanunundan kaynaklanan taksitli satış sözleşmesi kapsamında verildiği sabit olmayıp, takip konusu senetlerin kambiyo senedi özelliklerini taşıdığından, alacaklının kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip bulunduğu, ayrıca muteriz borçlu tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmediği gibi borcun ödendiği de ispat edilemediği hususu nazara alınarak mahkemece istemin reddi gerekeceği-
Mahkemenin, ara kararı ile asıl alacağın %20'si oranında teminatın ikmali halinde takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, ancak borçlu tarafından teminatın yatırılmadığı, bu hali ile sonuçta takip durdurulmadığı halde mahkemece, itirazı reddedilen borçluların İİK'nun 169/a maddesinin 6. fıkrasında açıklanan yasal düzenlemeye aykırı şekilde tazminatla sorumlu tutulmaları isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Hem borca hem yetkiye itiraz halinde, mahkemece, öncelikle yetki itirazının çözümlenmesi ve borçlunun yetki itirazı yerinde görülmez ise, işin esasının incelenmesi suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, her ne kadar borçlunun temsile ilişkin almış olduğu kararın ticaret sicil gazetesindeki ilanına ilişkin belge ibraz edilmediğinden, 3. kişiler açısından sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiş ise de, muteriz borçlunun temyiz dilekçesi ekinde sunmuş olduğu ticaret sicil gazetesi nüshasından, şirketin temsile ilişkin almış olduğu kararın 20.10.2015 tarih ve 8929 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiş olması karşısında, ilanın dosyaya borçlu tarafından ibraz edilmemiş olması sonuca etkili olmayacağından, çeklerin keşide tarihleri itibariyle borçlu şirketin çift imza ile temsil edilmesi alacaklı yönünden bağlayıcı olup, muteriz şirket çeklerden dolayı sorumlu tutulamayacağından, mahkemece, borca itirazın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davalı banka tarafından mahkemeye verilen cevap dilekçesinde; takip konusu çeki kendisine ciro yapan şirket ile aralarındaki kredi sözleşmesi sebebiyle, bu kredi borcuna istinaden alacaklı bankaya teminat olarak verildiğinin belirtildiği, her ne kadar alacaklının beyanında, takibe dayanak çekin teminat amacıyla verildiğine ilişkin olarak atıf yapıldığı görülmüş ise de; anılan kredi sözleşmesi takip alacaklısı banka ile diğer borçlu şirket arasındaki teminat ilişkisini düzenlemiş olup, itiraz eden borçlu açısından çekin teminat amaçlı verildiğine ilişkin bir kaydın olmadığı, bu durumda, borçlu keşidecinin, alacaklı ile diğer takip borçlusu arasındaki teminat ilişkisini, çeki ciro yoluyla devralan yetkili hamile (takip alacaklısına) karşı ileri süremeyeceği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, senedin teminat senedi olduğu yönünde açık bir itirazının olmadığı, buna rağmen mahkemece, borçlunun itiraz dilekçesi ekindeki sözleşmede yer alan senetlerle, takibe dayanak bonoların tarih ve miktarı dikkate alınarak, bonoların teminat senedi olduğu sonucuna varılmasının ve takibin iptaline hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Borçluların icra mahkemesine başvurusu; takibe konu senet dışındaki kredi sözleşmesi gereğince anılan senedin, teminat olarak verildiğine ilişkin olup, bu haliyle başvuru, İİK'nun 168/5, 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olduğundan, mahkemece, aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi uyarınca itirazın kabulü halinde takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İcra mahkemelerinde takip edilen dava ve duruşmalı işler için yapılacak hukuki yardımlarda 600,00 TL maktu vekalet ücretinin öngörüldüğü-
Ticari vekilin, özel yetki verilmedikçe tacir adına ödünç alamayacağı, kambiyo taahhütlerinde bulunamayacağı ve davacı veya davalı olarak mahkemelerde taciri etmsil edemeyeceği; ancak ticari mümessilin bu tür işlemleri dahi yapma yetkisine sahip olduğu- Ticaret şirketleri organları aracılığıyla idare ve temsil edildiğinden, ticari mümessil tayin etme yetkisinin de organlara ait olduğu- Ticaret şirketlerinde idare ve temsil yetkisine sahip organların her ticaret şirketiin türüne göre değişiklik göstereceği; ancak ticaret şirketlerinin tümünde ticari mümessilin şirket ana sözleşmesiyle de tayin edilebileceği- Somut olayda borçlu şirketin ticari mümessili TS tarafından 18.08.2008 tarihli vekaletname ile MS'e birtakım yetkiler verilmiş ancak bono düzenleme konusunda özel bir yetki verilmediği- Ayrıca MS'nin şirket ortaklar kurulu tarafından verilmiş şirketi borçlandırma yetkisinin de bulunmadığı- MS tarafından imzalanan bono nedeniyle borçlu şirket sorumlu tutulamayacağından borçlu şirketin borca itirazının kabulünün gerektiği-
Mahkemece, borçlunun yetki itirazı yerinde görüldüğüne göre, yetki itirazının kabulü ile Kocaeli İcra Dairelerinin yetkili olduğuna, karar kesinleştiğinde ve talep halinde icra dosyasının yetkili Kocaeli İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, takibin davacı yönünden iptaline ilişkin hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-