Takiple zamanaşımının kesilmiş olduğu, yeniden başlayan zamanaşımı süresinin alacaklının haciz talebi ile tekrar kesildiği anlaşılmış ise de; bu tarihten itibaren alacaklının (3 yılı aşan bir süre sonra) yenileme talebine kadar zamanaşımını kesen yada durduran hiç bir işlem bulunmadığı görüldüğünden, adı geçen borçlu yönünden 3 yıllık bono zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerekeceği-
Mahkemece; gerekçede, hüküm sonucuna aykırı olarak yer verilen açıklamalar ve hükümde sehven karar verildiğine yönelik mahkemenin çelişki ve tereddüt oluşturan kanaati nedeni ile HMK'nun 297 ve 298. maddelerine uygun olarak açık, net, anlaşılır ve infazda tereddüt doğurmayacak nitelikte bir hükmün varlığından söz edilemeyeceği-
İİK'nun 168/4-5. maddesi hükmüne göre, borçlunun borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, imzaya itirazını ve takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına yönelik şikayetini yasal beş günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapmasının zorunlu olduğu, borçlunun TK.'nun 32. maddesi uyarınca usulsüz tebliğden muttali olduğu 25/08/2014 tarihinin tebliğ tarihi sayılacağından icra takibine karşı süresinde açılan davanın esasının incelenmesi gerekeceği- Borçlu, itiraz dilekçesinde zamanaşımının oluştuğunu iddia ettiği zaman dilimini belirtmemiş ise de, düzeltilen ödeme emri tebliğ tarihine göre takibin itiraz tarihi itibariyle henüz kesinleşmediği, hukuki tasnifin de hakime ait olduğu dikkate alındığında, borçlunun itirazının İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında ve aynı Kanun'un 169/a maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden önceki evreye ilişkin zamanaşımı itirazı olarak kabulü gerekeceği-
Mahkemece, yargılama sırasında alınan ilk raporda takip dayanağı senet altındaki imzaların borçluya ait olduğu tesbit edilmiş olup, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin raporunda ise, senette tahrifat olduğu belirlendiğinden ve bononun bedel kısmında yapılan düzeltmeye ilişkin olarak düzenleyenin paraf ya da imzası bulunmadığından, bu durumda senedin değişiklik(tahrifat) öncesi durumuna göre değerlendirme yapılması zorunlu olduğundan İİK'nun 169/a-5. maddesi gereğince, borçlunun borca itirazının kısmen kabulü ile 8.500 TL ve fer'ilerini aşan kısım yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Takip borçluları ile alacaklının imzalarının bulunduğu ibranamede; borçlular ile takip dışı şirketin birbirlerini yapmış oldukları tüm iş ve işlemlerden karşılıklı olarak ibra ettikleri, ancak ibranamede takip konusu bonoya açıkça atıf yapılmadığı ve alacaklının ibranamenin tarafı olmadığı görüldüğünden; alacaklının takibe konu bonoların teminat senedi olarak düzenlendiği yönünde kabulünün de bulunmadığı, senedin, neyin teminatı olduğu hususunun, dolayısıyla teminat senedi olduğuna ilişkin iddianın alacaklının imzasını taşıyan ve senede açık atıf yapan İİK'nun 169/a maddesinde yazılı belgelerle kanıtlanamadığının görüldüğü, o halde mahkemece, borçluların, senedin teminat senedi olduğuna ilişkin borca itirazının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlular vekilinin icra mahkemesine -usulsüz tebliğ şikayeti dışındaki- başvurusu (teminat iddiası), İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesinin aynı Kanun'un 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılması gerekeceği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde borca itirazın (5) günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması gerektiği, hak düşürücü bu sürenin mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, borca kısmi itiraz niteliğinde olup, anılan kısmi itiraz icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabul edildiği gibi, alacaklının da kısmi ödemeye rağmen takibe konu çeklerin tamamı üzerinden takibe geçtiği ve dolayısıyla takipte en azından ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığı, mahkemece, borçlunun borca kısmi itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169a/6. maddesi uyarınca, talebi olan borçlu lehine kabul edilen kısım üzerinden %20'den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
Takip konusu asıl alacağa itiraz edilmediği (çek tazminatına itiraz edildiği) görüldüğünden, alacaklı aleyhine tazminata hükmedilemeyeceği-
Borçlunun, takip dayanağı çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, çekin kaybolduğunu ve çek üzerinde tahrifat yapıldığını ileri sürerek takibin iptalini talep etmesi şeklindeki başvurusunun, İİK'nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu, bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasına göre; itirazın kabulü kararı ile takibin duracağı-