04.04.2016 tarihli ara kararı %15 teminat karşılığında takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, belirlenen teminatın 05.4.2016 tarihinde yatırılması üzerine, mahkemece icra dairesine takibin geçici olarak durdurulması için müzekkere yazıldığı görüldüğünden, borçlunun borca itirazı esasa ilişkin nedenlerden reddedilmiş olup icra takibi muvakkaten durdurulduğuna göre; alacaklının isteği bulunduğu da gözetilmek suretiyle İİK'nun 169/a-6.maddesindeki açık düzenleme gereğince borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Söz konusu vekaletnamelerde vekilin bono imzalayabileceğine ilişkin özel bir yetki bulunmadığından vekilin attığı imzanın şikayetçiyi bağlamayacağı, buna göre borca itirazın kabulü gerektiği-
Borçlunun başvurusu İİK'nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olduğundan, aynı maddenin 5. fıkrası gereğince itirazın kabulü halinde takibin durdurulması yerine icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onanması gerekeceği, onanmamış çıkıntı, kazıntı veya silintinin tespit edilmesi halinde, senedin değişiklik öncesi durumuna göre değerlendirme yapılacağı, öte yandan tahrifat iddiasının incelenmesi, HMK'nun 266. maddesi gereğince, çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, hakim tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın tahrifatın olduğu ya da olmadığı sonucuna varılamayacağı-
Vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunlu olup, bu hususun mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Mahkemece, öncelikle yetki itirazı konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verildikten sonra yetki itirazının yerinde görülmemesi halinde diğer itirazların esasının incelenmesi gerekirken takibin icra müdürlüğünce borçlu şirket hakkında verilen tedbir kararı gereğince durdurulduğu ve bu nedenle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve yetki itirazının reddine şeklinde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü borca itirazı da incelenerek bu talebi konusunda HMK.'nun 297. maddesinde belirtilen ilkelere göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
21 adet bonoya dayalı olarak başlatılan takipte, borçlunun senetlere atıf yapan bir sözleşme sunmadığı, senetlerin bir sözleşmeye dayalı olarak verildiğine ilişkin hiçbir delil sunulmadığı, dayanak senetlerin unsurlarının tam olduğu, senet üzerinde devremülk sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığı, alacaklının da bu yönde bir kabulü olmadığı görüldüğünden, borçlunun itiraz dilekçesi, alacaklının cevap dilekçesi kapsamı ve senetlerin üzerinde tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiği yönünde hiçbir ibare olmaması nedeniyle takip dayanağı senetlerin tüketici kanunundan kaynaklanan taksitli satış sözleşmesi kapsamında verildiği sabit olmayıp, takip konusu senetlerin kambiyo senedi özelliklerini taşıdığından, alacaklının kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip bulunduğu, ayrıca muteriz borçlu tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmediği gibi borcun ödendiği de ispat edilemediği hususu nazara alınarak mahkemece istemin reddi gerekeceği-
Mahkemenin, ara kararı ile asıl alacağın %20'si oranında teminatın ikmali halinde takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, ancak borçlu tarafından teminatın yatırılmadığı, bu hali ile sonuçta takip durdurulmadığı halde mahkemece, itirazı reddedilen borçluların İİK'nun 169/a maddesinin 6. fıkrasında açıklanan yasal düzenlemeye aykırı şekilde tazminatla sorumlu tutulmaları isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Hem borca hem yetkiye itiraz halinde, mahkemece, öncelikle yetki itirazının çözümlenmesi ve borçlunun yetki itirazı yerinde görülmez ise, işin esasının incelenmesi suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-