Mahkemece, her ne kadar borçlunun temsile ilişkin almış olduğu kararın ticaret sicil gazetesindeki ilanına ilişkin belge ibraz edilmediğinden, 3. kişiler açısından sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiş ise de, muteriz borçlunun temyiz dilekçesi ekinde sunmuş olduğu ticaret sicil gazetesi nüshasından, şirketin temsile ilişkin almış olduğu kararın 20.10.2015 tarih ve 8929 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiş olması karşısında, ilanın dosyaya borçlu tarafından ibraz edilmemiş olması sonuca etkili olmayacağından, çeklerin keşide tarihleri itibariyle borçlu şirketin çift imza ile temsil edilmesi alacaklı yönünden bağlayıcı olup, muteriz şirket çeklerden dolayı sorumlu tutulamayacağından, mahkemece, borca itirazın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davalı banka tarafından mahkemeye verilen cevap dilekçesinde; takip konusu çeki kendisine ciro yapan şirket ile aralarındaki kredi sözleşmesi sebebiyle, bu kredi borcuna istinaden alacaklı bankaya teminat olarak verildiğinin belirtildiği, her ne kadar alacaklının beyanında, takibe dayanak çekin teminat amacıyla verildiğine ilişkin olarak atıf yapıldığı görülmüş ise de; anılan kredi sözleşmesi takip alacaklısı banka ile diğer borçlu şirket arasındaki teminat ilişkisini düzenlemiş olup, itiraz eden borçlu açısından çekin teminat amaçlı verildiğine ilişkin bir kaydın olmadığı, bu durumda, borçlu keşidecinin, alacaklı ile diğer takip borçlusu arasındaki teminat ilişkisini, çeki ciro yoluyla devralan yetkili hamile (takip alacaklısına) karşı ileri süremeyeceği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, senedin teminat senedi olduğu yönünde açık bir itirazının olmadığı, buna rağmen mahkemece, borçlunun itiraz dilekçesi ekindeki sözleşmede yer alan senetlerle, takibe dayanak bonoların tarih ve miktarı dikkate alınarak, bonoların teminat senedi olduğu sonucuna varılmasının ve takibin iptaline hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Borçluların icra mahkemesine başvurusu; takibe konu senet dışındaki kredi sözleşmesi gereğince anılan senedin, teminat olarak verildiğine ilişkin olup, bu haliyle başvuru, İİK'nun 168/5, 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olduğundan, mahkemece, aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi uyarınca itirazın kabulü halinde takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İcra mahkemelerinde takip edilen dava ve duruşmalı işler için yapılacak hukuki yardımlarda 600,00 TL maktu vekalet ücretinin öngörüldüğü-
Ticari vekilin, özel yetki verilmedikçe tacir adına ödünç alamayacağı, kambiyo taahhütlerinde bulunamayacağı ve davacı veya davalı olarak mahkemelerde taciri etmsil edemeyeceği; ancak ticari mümessilin bu tür işlemleri dahi yapma yetkisine sahip olduğu- Ticaret şirketleri organları aracılığıyla idare ve temsil edildiğinden, ticari mümessil tayin etme yetkisinin de organlara ait olduğu- Ticaret şirketlerinde idare ve temsil yetkisine sahip organların her ticaret şirketiin türüne göre değişiklik göstereceği; ancak ticaret şirketlerinin tümünde ticari mümessilin şirket ana sözleşmesiyle de tayin edilebileceği- Somut olayda borçlu şirketin ticari mümessili TS tarafından 18.08.2008 tarihli vekaletname ile MS'e birtakım yetkiler verilmiş ancak bono düzenleme konusunda özel bir yetki verilmediği- Ayrıca MS'nin şirket ortaklar kurulu tarafından verilmiş şirketi borçlandırma yetkisinin de bulunmadığı- MS tarafından imzalanan bono nedeniyle borçlu şirket sorumlu tutulamayacağından borçlu şirketin borca itirazının kabulünün gerektiği-
Mahkemece, borçlunun yetki itirazı yerinde görüldüğüne göre, yetki itirazının kabulü ile Kocaeli İcra Dairelerinin yetkili olduğuna, karar kesinleştiğinde ve talep halinde icra dosyasının yetkili Kocaeli İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, takibin davacı yönünden iptaline ilişkin hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Birden fazla yetkili icra dairesi varsa, borçlunun yetki itirazında seçtiği icra dairesini bildirmesi gerekeceği, aksi takdirde yetki itirazının dikkate alınmayacağı-
Takip tarihi olan 06.07.2007 ile alacaklı tarafından yenileme ve ödeme emri tebliğ talebinde bulunulduğu 30.03.2016 tarihleri arasında takip dosyasında 23.06.2008, 20.10.2008, 27.07.2010, 30.03.2016 tarihlerinde işlem yapıldığı, işlem tarihleri arasında geçen süre dikkate alındığında TTK'nun 726. maddesinde öngörülen 6 aylık zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından, mahkemece İİK'nun 169a/4-5. maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden önceki zamanaşımı itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, HMK'nun 297. maddesi gereğince, borçlunun, döviz kuruna ilişkin itirazı da incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-