Ticari mümessilin, hem ticari işletme hem esnaf işletmesi için; ticari vekilin ise, sadece ticari işletme için tayin edilebileceği, ticari mümessil, bir işletmenin tüm işlerini idare etmekle görevlendirildiğinden, onun, işletmenin hem olağan hem olağanüstü nitelikteki bütün işleri yapmaya yetkisinin olduğu, buna karşılık genel yetkili ticari vekilin, işletmenin sadece olağan (mutad) işleriyle sınırlı temsil yetkisine sahip olduğu, olağanüstü işlemleri yapabilmesi için, işletme sahibinin özel yetkisine ihtiyaç olduğu, belli bir işin ya da işlemin ifasıyla görevlendirilen sınırlı (özel) yetkili vekillerin sahip oldukları temsil yetkilerinin kapsamının ise, kendilerine bırakılan iş ya da işlemin niteliğine göre belirleneceği, ticari vekilin, özel yetki verilmedikçe tacir adına ödünç alamayacağı, kambiyo taahhütlerinde bulunamayacağı ve davacı veya davalı olarak mahkemelerde taciri temsil edemeyeceği, oysa ticari mümessilin, bu tür işlemleri dahi yapma yetkisine sahip olduğu, ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken, ticari vekilin temsil yetkisinin sicile tescil edilemeyeceği- Takip konusu belgenin kambiyo vasfını taşıyabilmesi için ‘senedi düzenleyenin imzasını’ ihtiva etmesinin zorunlu olduğu; anılan maddede sorumluluk için sadece imzadan söz edilmiş olup, birden fazla imzanın bulunmasının koşul olarak kabul edilmemiş olduğu- Öte yandan, bononun ‘düzenleyen bölümü’nde kaşesi bulunan şirketin, bonodan dolayı sorumlu olabilmesi için, düzenleyenin imzasının bulunmasının yeterli olup, bu imzanın, düzenleyen şirketin unvanı ya da kaşesi üzerine atılmasının gerekmediği-
Senedin, taraflar arasındaki sözleşme çerçevesinde şarta bağlı olarak düzenlendiği iddiası, İcra ve İflas Kanunu'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz olup, aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi uyarınca, itirazın kabulü halinde takibin durmasına karar verileceğinden, mahkemece, ''takibin durdurulması'' yerine ''takibin iptaline'' hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Mahkemece, borca itiraz kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin, yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
04.04.2016 tarihli ara kararı %15 teminat karşılığında takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, belirlenen teminatın 05.4.2016 tarihinde yatırılması üzerine, mahkemece icra dairesine takibin geçici olarak durdurulması için müzekkere yazıldığı görüldüğünden, borçlunun borca itirazı esasa ilişkin nedenlerden reddedilmiş olup icra takibi muvakkaten durdurulduğuna göre; alacaklının isteği bulunduğu da gözetilmek suretiyle İİK'nun 169/a-6.maddesindeki açık düzenleme gereğince borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Söz konusu vekaletnamelerde vekilin bono imzalayabileceğine ilişkin özel bir yetki bulunmadığından vekilin attığı imzanın şikayetçiyi bağlamayacağı, buna göre borca itirazın kabulü gerektiği-
Mahkemece, öncelikle yetki itirazı konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verildikten sonra yetki itirazının yerinde görülmemesi halinde diğer itirazların esasının incelenmesi gerekirken takibin icra müdürlüğünce borçlu şirket hakkında verilen tedbir kararı gereğince durdurulduğu ve bu nedenle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve yetki itirazının reddine şeklinde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunlu olup, bu hususun mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Mahkemece, borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü borca itirazı da incelenerek bu talebi konusunda HMK.'nun 297. maddesinde belirtilen ilkelere göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onanması gerekeceği, onanmamış çıkıntı, kazıntı veya silintinin tespit edilmesi halinde, senedin değişiklik öncesi durumuna göre değerlendirme yapılacağı, öte yandan tahrifat iddiasının incelenmesi, HMK'nun 266. maddesi gereğince, çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, hakim tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın tahrifatın olduğu ya da olmadığı sonucuna varılamayacağı-
Borçlunun başvurusu İİK'nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olduğundan, aynı maddenin 5. fıkrası gereğince itirazın kabulü halinde takibin durdurulması yerine icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-