Borçlunun borca itirazı esasa ilişkin nedenlerden reddedilmiş olup icra takibi muvakkaten durdurulduğuna göre, alacaklının isteği bulunduğu da gözetilmek suretiyle İİK. mad. 169/a-6 gereğince borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Ara kararda %15 teminat karşılığında takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, belirlenen teminatın 05.4.2016 tarihinde yatırılması üzerine, mahkemece icra dairesine takibin geçici olarak durdurulması için müzekkere yazıldığı görüldüğünden, borçlunun borca itirazı esasa ilişkin nedenlerden reddedilmiş olup icra takibi muvakkaten durdurulduğuna göre; alacaklının isteği bulunduğu da gözetilmek suretiyle İİK'nun 169/a-6.maddesindeki açık düzenleme gereğince borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Takibe konu edilen senedin teminat fonksiyonunu devam edip ettirmediği, devam ettiriyorsa ne miktarda ettirdiği ve tahsile konulabilmesi için 04.02.2015 tarih ve 29257 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren "Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 8/2. ve 3. fıkralarındaki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği hususları, maddi hukuk açısından açılacak menfi tespit davasında değerlendirilebilecek hususlardan olup uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle yargılamayı gerektirdiği-
Mahkemece, derdest olan vesayet davasında alınan ve dosyaya temyiz dilekçesi ekinde sunulan sağlık kurulu raporu ile varsa tedavi evraklarının borçlu ile birlikte Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilerek, bonoyu düzenleyen konumunda olan kişinin bononun düzenlenme tarihi ve takip tarihi itibariyle temyiz kudretine haiz bulunup bulunmadığı yönünde rapor aldırılması ile tespit edilecek sonucuna göre karar verilmesi (her iki tarih itibariyle borçlunun temyiz kudretine haiz olduğu sonucuna varılması halinde, imzaya itirazın bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle incelenmesi) gerekeceği-
Takibe konu bononun tanzim tarihi ile taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesinin aynı tarihli olduğu ve bononun bedelli dikkate alındığında ve alacaklı vekilinin “icra takibinde yer alan tutarın krediden kaynaklanan bakiye tutar" olduğuna ilişkin beyanı gözetildiğinde, senedin ödenmiş olan kredi borcundan kalan bakiye alacaklar için takibe konulduğunun ve  bononun kredi sözleşmesi ile birlikte teminat olarak verildiğinin, yani borçlunun (teminat senedi) borca itirazının kabulü gerektiği-
Borçlu vekilinin, borçlu olunmadığına ve bononun zamanaşımına uğradığına yönelik icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, icra mahkemesince incelenip sonuçlandırılması zorunlu olduğundan, mahkemece, borçlunun başvurusunun İİK’nun 168/5. maddesine göre süresinde olduğunun anlaşılması halinde, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerekirken, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlu vekilinin, borçlu olunmadığına ve bononun zamanaşımına uğradığına yönelik icra mahkemesine başvurusunun, İİK'nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, icra mahkemesince incelenip sonuçlandırılmasının zorunlu olduğu-
Takip dayanağı olan çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiası davacı ciranta tarafından alacaklı hamile karşı ileri sürülmüş olup, keşideci tarafından ileri sürülmese dahi çekin geçerliliği mutlak def’i mahiyetindeki bu iddiaya bağlı olduğundan ciranta tarafından ileri sürülebileceğinden, mahkemece, davacı/borçlu tarafından ileri sürülen tahrifat iddiasının tarafların delilleri toplanıp gerektiğinde bu konuda uzman kişi veya kişilerden bilirkişi raporu alınarak usulünce incelenmesi gerekeceği-
Takibe konu senette aval veren sıfatında kimsenin bulunmadığı, çift imzanın ikisinin de kaşe üzerine atıldığı, şahsi sorumluluğun bulunmadığı iddia edilmiş olup, bu haliyle borçlunun başvurusunun, İcra ve İflas Kanunu’nun 168/5 ve 169. maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olduğu, mahkemece, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, başvuru İİK’nun 170/a maddesi kapsamında şikayet olarak vasıflandırılarak takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin, yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
"Borçlunun %20'den aşağı olmamak üzere" tazminata mahkum edilemeyeceği- Tazminat oranının açık ve net bir şekilde belirlenmesi gerektiği-