Borçlunun faize ve borcun kısmen ödendiğine ilişkin itirazının borca itiraz kapsamında olduğu, İİK. nad. 169/a-6 gereğince takibin durduğu da göz önünde bulundurularak itirazın reddi kararı ile birlikte tazminata da hükmedilmesi gerektiği-
İcra mahkemesince tensip tutanağıyla takibin geçici olarak durdurulmasına karar verildiği, alacaklının da tazminat talebinde bulunduğu görüldüğünden, mahkemece, 4949 Sayılı Kanun'la değişik İİK.nun 169/a-6.maddesi gözetilerek tazminat koşulları değerlendirilip alacaklının tazminat istemi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Mahkemenin bozma ilamına uyması ile borçlu yararına usuli kazanılmış hakkın meydana geldiği, bu durumda, mahkemece yapılacak işin, uyduğu bozma kararında gösterilen çerçevede hüküm kurmaktan ibaret olduğu, bu cümleden olmak üzere; mahkemece, bozma ilamına uyularak kısmen bozma ilamına uygun karar verilmiş ise de; bozma ilamına aykırı olacak şekilde borçlunun tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, İİK'nun 169/a-3. maddesi gereğince, alacaklı ile borçlu arasında düzenlendiği iddia edilen “sözleşmedir” başlıklı belge üzerinde bulunan ve alacaklıya ait olduğu iddia edilen imzanın, adı geçen kişiye ait olup olmadığının tespit edilerek, ait olduğunun tespiti halinde borca itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına, aksi takdirde borca itirazın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun icra mahkemesine takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazı şeklindeki başvurusunda, borçlunun yasal beş günlük süreyi geçirdikten sonra, icra mahkemesine başvurduğunun görüldüğü, o halde, mahkemece, takip öncesi zamanaşımı itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, takibin kesinleşmesinden sonraki zaman aşımı şikayetinde uygulanan maddeler gereğince icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun icra mahkemesine zamanaşımı itirazı şeklindeki başvurusunda, borçlunun ise yasal beş günlük süreyi geçirdikten sonra icra mahkemesine başvurduğu görüldüğünden, mahkemece, takip öncesi zamanaşımı itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı şikayetinde uygulanan maddeler gereğince icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onanması gerekeceği, onanmamış çıkıntı, kazıntı veya silintinin tespit edilmesi halinde, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılacağı, takip dayanağı bonoda tahrifat yapıldığının saptanması halinde, senedin tahrifattan önceki miktar için geçerli sayılması gerekeceği- Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verildiği-
Borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusu, İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesinin aynı kanunun 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılması gerekeceği-
İmzaya ve borca itirazla birlikte, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ileri sürerek ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini ve buna bağlı olarak icra işlemlerinin iptali ile hacizlerin kaldırılması da talep edildiğinden, icra mahkemesince, öncelikle yapılan tebliğin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, tebligat tarihinin düzeltilmesi, buna göre, süresinde olması halinde borçlunun itirazlarının esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğunun senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceği, İİK'nun 169/a maddesi uyarınca, belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesinin gerekli olduğu-