Kısa kararda davanın kabulüne denilerek asıl alacağa ilişkin itirazın iptaline karar verilmiş, gerekçeli kararda ise davanın kısmen kabulüne denilerek asıl alacak ile birlikte işlemiş faize yapılan itirazın iptaline karar verilmiş olup, bu durumda kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması doğru görülmediği, davacı dava dilekçesinde asıl alacağa yapılan itirazın iptalini talep etmiş olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı cezai şartın tahsili istemine ilişkin davada, sözleşme uyarınca inşaatın bitmesi gereken tarih 29.07.2007 günü olup, bu tarihten dava tarihi olan 06.05.2009 gününe kadar tahakkuk eden cezai şart miktarı tespit edilip bu bedel üzerinden hüküm kurulması gerekirken, dava tarihini aşacak şekilde tespit rapor tarihi itibariyle belirlenen bedel üzerinden hüküm kurulduğundan genel dava teorisine ve HMK'nın 26. Maddesinde yazılı talepte bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiğinden dava tarihine kadar tahakkuk eden cezai şart bedeli dikkate alınarak bir sonuca varılması gerektiği-
Mahkemece, 2005/Eylül-2007/K. dönemine ilişkin bordrolarda tahakkuk bulunmasına karşın bordroların imzasız olması ve ödemeye dair belge sunulmaması nedeniyle bu dönem için de fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hesaplanmış ise de, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; davacı asilin bu ücretleri alıp almadığı konusunda beyanına da başvurularak sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmesi gerektiği- Dava dilekçesinde talep edilen fazla çalışma ücreti alacağının davacı yanca miktar yönünden ıslah ile artırılmamasına rağmen; talep ile bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekirken, talep edilenden fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınmış olmasının hatalı olduğu- Fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı için yürütülmesi gereken faiz türü bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi olduğundan; yürütülmesi gereken faiz türü bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizini aşmamak üzere yasal faiz olması gerektiği- Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamayacağı; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınmayacakları, bu kuralın tek istisnasının, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması olduğu, bu sebeple davalı tarafından ilk kez temyiz aşamasında sunulmuş olan belgelerin ödeme belgesi mahiyetinde kabul edilmesi gerektiği, davalı tarafa, ibraz ettiği belgelerin asıllarını sunması için süre verildikten sonra davacı işçiden, davalının savunmasına ve sunulan belgelere karşı diyecekleri sorularak, sonucuna göre bu sürelerin yıllık izin alacağından mahsubu gerekip gerekmediğinin değerlendirileceği-
Davacı kadının yoksulluk nafakası talebi bulunmadığı halde yoksulluk nafakasına karar verilmesinin, hakimin taleple bağlılık ilkesini ihlal ettiği-
Kadın tarafından boşanmaya ilişkin açılmış bir karşı dava olmadığı halde, karşı dava var kabul edilerek boşanma kararı verilmesinin kanuna aykırı olduğu-
Kira alacağına ilişkin olarak açılan kısmi dava niteliğindeki itirazın iptali davasında, davacı, davalının icra takibine kötü niyetle itiraz ettiğini ileri sürerek davalının icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini de istediğinden icra inkar tazminatı talebi hakkında olumlu- olumsuz karar verilmesi gerektiği-
Davalı-karşı davacı kadın tarafından boşanmaya ilişkin açılmış bir karşı dava olmadığı halde, karşılık boşanma davası var kabul edilerek boşanmaya karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu- Aleyhinde boşanma davası açılmış olan eş, bu dava içinde maddi ve manevi tazminat isteyebilecekken, bu isteklerini bağımsız bir dava ile ileri sürmesi halinde nispi harç yatırmak zorunda olduğu- Davalı erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği, buna karşılık davalı-karşı davacı kadının ise eşine hakaret ettiği ve fiziksel şiddete yönelik davranışta bulunduğu anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğu ve erkeğin de dava açmakta haklı olduğui boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, felç geçiren eşinin bakımı ile ilgilenmeyip akrabalarına bırakan davalının tam kusurlu olduğu- Boşanmaya sebep olan olaylar bu vakıalar sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf lehine uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğundan taleplerden her biri hakkında verilen hükmün verileceği-
Mahkemece, geç teslime dayalı tazminat talebi ıslahla artırılmadığı halde davacının talep ettiği miktardan daha fazla kira tazminatına hükmedilerek talep aşıldığından, sadece davacının talep ettiği miktar konusunda karar verilmesi gerekeceği-
Davacılar vekilinin, her bir müvekkili için ayrı ayrı 3.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın tahsilini istediği, bu durumda mahkemece, T.C. Merkez Bankası tarafından TL'nin gösterge niteliğindeki SDR kurlarının da ilan edildiği gözetilerek davalının sorumluluğu TL olarak belirlenip hükmün TL üzerinden kurulması gerekirken, SDR kurunun önce USD karşılığı üzerinden belirlendiği, sonra belirlenen bu tutarın Euro'ya çevrildiği bilirkişi raporu esas alınarak 1.296,93 USD karşılığı TL'nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine dair hüküm tesisinin doğru olmadığı-