Davacının dava dilekçesinde düzensiz ve kısmi ödemeden bahsetmiş olması karşısında, söz konusu avans ödemelerinin ücrete karşılık olduğunun kabulünün yerinde olacağı, mahkemece söz konusu avans ödemelerinden 2013 yılına ait olanların toplanıp 2013 yılı için hesaplanan ve ödenmesi gereken ücretten mahsubu ile bakiyelerinin hüküm altına alınması gerekirken HMK.nn 26. maddesine aykırı şekilde talep aşılarak, 2013 yılı için hiç ücret ödenmemiş gibi ücret alacağı talebinin kabulünün isabetsiz olduğu-
Davacı kadın, anlaşmalı boşanmaya dayalı dava açmış ise de; ön inceleme duruşmasında davasına şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı olarak devam edeceğini beyan etmesine rağmen sonraki celsede dava dilekçesini tekrar ettiğini beyan ederek usulüne uygun yeni bir dava dilekçesi sunmamış olduğu anlaşıldığından, hakimin taleple bağlılık ilkesini dikkate almaksızın erkeğe kusur yüklemesinin doğru olmadığı- Davacı kadının açıklamalı dava dilekçesi sunmadığı ve usulüne uygun tazminat talebi olmadığı, bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah (HMK m. 176) işlemi de mevcut olmadığı halde, yazılı şekilde kadın yararına maddi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Kayden maliki olduğu 121 ada 6 parsel sayılı taşınmaza davalıların müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine-
Kadın ıslah dilekçesi ile davasını terditli hale getirdiğinden, mahkemece, öncelikle davacı kadının boşanma davasında, delillerin özel boşanma sebebi olan zina yönünden değerlendirilmesi ve bu hukuki sebebe dayalı olarak bir karar verilmesi gerekirken, sadece evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile davanın değerlendirilip tarafların boşanmalarına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı dava dilekçesinde 750 TL yoksulluk nafakası talep ettiğini açıkça beyan ettiği ve yoksulluk nafakası talebi yönünden bir ıslahı da olmadığı halde; yararına 1000 TL yoksulluk nafakası takdirinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
8. HD. 26.06.2018 T. E: 2016/6847, K: 14371-
8. HD. 26.06.2018 T. E: 2016/5167, K: 14360-
Tarafların ortak çocukları için dava tarihinden itibaren hükmedilen ve karar tarihi itibariyle arttırılan nafakanın, dava tarihinden kararın kesinleşmesine kadar tedbir, kararın kesinleşmesinden itibaren ise iştirak nafakası olarak devam edeceği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik hakları ve özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığı, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasıyla maddi tazminat miktarını belirlendiği- Hakimin talep edilen miktardan fazlasına karar veremeyeceği-
Kısmi alacak davası olarak açılan davada, mahkemece davacı vekilinden her bir alacak için ne miktar talepte bulunduğu hususu da açıklattırılarak hükmedilen alacaklar yönünden dava ve ıslah tarihinden itibaren ayrı ayrı faiz yürütülmesi yerine tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin isabetsiz olduğu- HMK.nın 26.maddesi gereği taleple bağlı kalınarak yasal ilave tediye alacağına dava ve ıslah tarihlerinden itibaren yasal faiz oranını aşmamak üzere en yüksek banka mevduat faizi yerine doğrudan en yüksek mevduat faizine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davacı kısmi alacak davası açtığından, mahkemece davacı vekilinden her bir alacak için ne miktar talepte bulunduğu hususu da açıklattırılarak hükmedilen alacaklar yönünden dava ve ıslah tarihinden itibaren ayrı ayrı faiz yürütülmesi yerine tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin isabetsiz olduğu- Davacının gerek dava ve gerekse ıslah dilekçesinde bütün alacaklara en yüksek mevduat faizi uygulanmasını talep ettiği, HMK'nın 26. maddesi gereği taleple bağlı kalınarak yasal ilave tediye alacağına dava ve ıslah tarihlerinden itibaren yasal faiz oranını aşmamak üzere en yüksek banka mevduat faizi yerine doğrudan en yüksek mevduat faizine hükmedilmesinin hatalı olduğu-