İcra takibinde borcun kaynağı "diğer alacaklar" olarak belirtilerek borcun ne zaman doğduğuna ilişkin bir bilgiye yer verilmemesi halinde, borcun dayanağı olan belgenin getirtilerek, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılıp yapılmadığının tespiti ile tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleştiğinin saptanması halinde, borçlunun çocuklarına yaptığı mal devrine ilişkin tasarrufun iptali davasının kabulüne aksi durumda reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 277 vd. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği-
Taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında önemli bir fark bulunmayıp, Anayasa Mahkemesi'nin 11/7/2018 T. 9 /84 sayılı kararı uyarınca, davalı borçlu ile üçüncü kişi kardeş olduklarından, İİK'nun 278/3-1. maddesinin uygulama olanağı olmamakla birlikte, İİK. mad. 280/1 gereğince, tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği-
Taraf teşkilinin yargılamanın her aşamasında res'en dikkate alınması gerektiği- Tapu kayıtlarına göre, kararda yer alan bağımsız bölüm ile davanın tarafları arasında bir uyumsuzluk bulunmadığı- HMK 31 gereğince davacı vekilinden dava konusu yapılan bağımsız bölüm ve hangi borçlu ile ilgili olarak davanın açıldığının sorulup bu hususun net olarak açığa kavuşturulmasından sonra, gerektiğinde ıslah sureti ile dava dilekçesinde dava konusu bağımsız bölüm ile ilgili olarak varsa maddi hatanın düzeltilmesi ve belirtilecek dava konusuna göre taraf teşekkülünün sağlanması, eksik harç varsa tamamlatırılarak karar verilmesi gerektiği-
Taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç bedel arasında misli fark bulunmadığı anlaşılmakta ise de, borçlu ve üçüncü kişinin savunması ile tanıkların beyanlarında "dava konusu satış işleminin borca mahsuben yapıldığı" belirtildiğinden, borca mahsuben yapılan taşınmaz devrinin mutad ödeme olmaması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK. mad. 279/2 gereğince tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalının kendisine olan 'altın borcu' sebebi ile davalıdan alacaklı olduğunun beyan edilmesi üzerine, davanın İİK'nın 277. vd. maddelerine dayalı 'tasarrufun iptali' olarak nitelendirmesi sonucu tasarrufun, İİK. m. 277. uyarınca iptal edildiği; fakat, tasarrufun iptali dava şartlarının (davacının alacağının gerçek olması, takibin kesinleşip kesinleşmediği, icra dosyasından usulüne uygun alınmış aciz vesikası bulunup bulunmadığı, borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olup olmadığı) tartışılıp, gerekçelendirmeden karar verilmesinin doğru görülmediği-
Tasarrufun iptaline dair davaya ilişkin geçici aciz belgesi niteliğini haiz haciz tutanağının '22.11.2012' tarihli hacize ait olduğu; iptali istenen tasarrufun ise '29.01.2009' tarihinde yapıldığı ve 2 yıllık süre geçtiğinden, davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalının borçlunun yeğeni olduğu dikkate alındığında, borçlunun mal kaçırma kastını bilebilecek durumda olduğu, taşınmazın gerçek değerinin çok altında bir değer ile diğer davalı üçüncü kişiye devredildiği, tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleştiği, haciz tutanağı ile geçici aciz halinin tespit edildiği, davacı alacaklının alacağını tahsil etme imkanının olmadığı, bu nedenlerle dava konusu tasarrufların İİK 280/1 maddesi gereğince iptale tabi olduğu-
Davacı ile davalı borçlu şirket arasındaki ticari ilişkinin daha önce başladığı ve silsile halinde devam ettiği dikkate alındığında takibe konu alacakların taraflar arasında düzenlenen senetlerin keşide tarihinden ve iptali istenen tasarruftan önce doğduğunun kabulü gerektiği-Davalı-borçlu şirket kendi adına kayıtlı olan ve devir tarihinde 46.000 TL değerindeki aracın 20.000,00 TL bedel ile davalı üçüncü kişi şirkete devrettiğinden, aracın noter sözleşmesindeki satış bedeli ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında misli fark oluştuğu anlaşıldığından, tasarrufun iptali gerektiği-
Borçlu ile kardeşi arasındaki tasarrufun İİK. mad. 278/3-1 gereğince iptali gerektiği, aynı taşınmazı sonradan satın alan davalı, borçlu ile aynı yer nüfusuna kayıtlı olup aynı faaliyet alanında aynı sanayii bölgesinde iştigal ettiğinden, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklarını ızrar kastını bildiğinin kabulü ile bu tasarrufun da İİK. mad. 280/1 gereğince iptali gerektiği, diğer davalının ise, davalı borçluyu tanıdığı mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğu davacı tarafından ispat edilemediğinden anılan şahıs yönünden davanın reddi gerektiği- Davalıların taşınmazı elden çıkardıkları tarihteki değerinin (borçlunun 1/2 hissesine tekabül eden) yarısın oranında müteselsilen tazminatla sorumlu olmaları gerektiği- Uzun yıllardır borçlunun sigortalı işçisinin kız kardeşi olan kişinin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiğinin kabulü ile bu tasarrufun da İİK. mad. 280/1 gereğince iptali gerektiği- Borçluyu tanıdığı, mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğu davacı tarafından ispat edilemeyen dördüncü kişi yönünden davanın reddi gerektiği-