İİK. 277 vd. maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen, kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflar olup; muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmekteyken, İİK. 277 vd. maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceğinden, bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına da gelmeyeceği, bu nedenlerle mahkemenin davayı TBK'nun 19. maddesindeki muvazaalı işlemin iptali olarak nitelendirmesi gerektiği-
Borçlu davalı ile diğer davalı kardeşi arasında, yapılan taşınmaz devrine ilişkin tasarruf işleminin davacı açısından ve takip dosyasındaki alacak nedeniyle, İİK'nın 277 vd. maddeleri uyarınca geçersiz sayılmasına, tasarrufun iptaline ve davacıya icra takip dosyasındaki asıl alacak ve fer'ilerini kapsayacak şekilde cebri icra işlemlerini yapma yetkisi tanınmasına ilişkin kararın onanacağı-
Tasarrufun iptali davasına konu tasarrufun bedelleri arasında herhangi bir oransızlık bulunmadığı, borçlunun oturmaya devam ettiği evi devirden bir yıl kadar sonra boşalttığı ve diğer sebeplerle istinaf isteminin esastan reddine ilişkin verilen kararın usul ve yasaya uygun olup onanması gerektiği-
Tasarrufun iptali davasına konu tasarrufun borcun doğumundan sonra yapıldığı ve alacaklılara zarar verme kastı taşıdığı, taşınmazın satış bedeli ile gerçek bedeli arasında büyük fark olduğu belirtilerek davanın kabulü ile taşınmazın tasarrufun iptaline ve alacaklıya alacak ve fer'ileri ile sınırlı kalmak üzere cebri icra yapabilme yetkisinin tanınmasına karar verilmesi gerektiği-
Üçüncü kişinin satış günü bankadan para çekmesi- Üçüncü kişinin eşinin kredi kullanması- Satış parasının borçluya nakit ve elden verilmesi- Tapuda daha az vergi ödenmemesi için satış bedelinin düşük gösterilmesi- Davalı borçlunun, davacı bankaya borcun ödedikten sonra bankanın önceki sözleşmelere dayanarak tekrar kredi kullandırması-
Davalı üçüncü kişi, "taşınmazı arsa olarak satın aldığını ve aldığı tarihte taşınmaz üzerindeki binanın bulunmadığını" beyan ettiğinden, mahkemece alınan bilirkişi raporunda taşınmazın değeri belirlenirken hem arsa değeri hem de üzerindeki binanın değeri toplam olarak değerlendirilerek  bedel farkı hususunun yanlış değerlendirilmiş olduğu- Mahkemece öncelikle dava konusu edilen taşınmazın tasarruf tarihinde davalı borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye devredilirken taşınmaz üzerindeki binanın var olup olmadığı, taşınmaz üzerindeki binanın kim tarafından ve ne zaman yapıldığı araştırılıp tespit edilerek, eğer söz konusu bina tasarruf tarihinden sonra yapılmışsa, taşınmazın sadece arsa değerinin belirlenip, tespit edilecek bu değerle, taşınmazın tapudaki satış bedeli arasında fahiş fark bulunup bulunmadığının belirlenmesi, bedel farkı bulunması halinde tasarrufun İİK. mad. 278/3-2 uyarınca, alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline, bedel farkı olmaması halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun davalı üçüncü kişiye (baldızına) yaptığı taşınmaz satışının iptaline, aynı taşınmaz davalı üçüncü kişi (baldız)  tarafından davalı dördüncü kişiye (borçlunun oğluna) devrettiğinden, İİK. mad. 283/2 gereğince, icra takip dosyasındaki davacı alacağı ve ferileri ile sınırlı olmak üzere taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin davalı dördüncü kişiden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun taraflarının anne-kız olup aradaki akrabalık ilişkisi nedeniyle davalı-borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması ve aksinin ispat edilememesi nedeniyle iptale tabi bulunması nedeniyle aracın satışına ilişkin tasarrufun iptali ile davacıya takip dosyasında alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi tanınmasına ilişkin kararın onanacağı-
Ödenen bedel ile bilirkişice verilen raporda belirtilen dava konusu taşınmazdaki hissenin satış tarihindeki değerine ilişkin bedel arasında fahiş bir fark bulunmadığı ve ayrıca davalının, davadan ve icra dosyasından da haberdar olmadığından bahisle İİK'nun 277 vd. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptalini gerektiren yasal şartların oluşmadığından davanın reddedileceği-
Devredilen hisseler yönünden tasarrufun iptaline karar verilmesi ve ayrıca alacaklıya takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak dava konusu taşınmazlar üzerinde takip dosyasındaki takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerektiği-