Dava konusu uyuşmazlığın çözümü için, taşınmazın konumunun duraksamaya ve tartışmaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesinin gerekeceği-
Davacılar kadim yol iddiası ile tapulamadan önceki sebebe dayandıklarına göre; taraflara ait taşınmazlarla bu taşınmazlara komşu olan diğer taşınmazların tapulama tespit tutanaklarının ve bu tutanakların dayanağı belgelerin ilgili yerlerden getirtilmesi gerekeceği, toplanan belgelerin mahallinde yaşlı ve tarafsız bilirkişiler vasıtası ile taşınmazlara uygulanması, bir bütünden bölünme olduğu iddia edilen taşınmaza ait dayanak belgedeki sınırlar ve komşu taşınmazlara ait dayanak belgelerdeki sınırların birbirini okuyup okumadığı, dayanak kayıtlarda sınırda yol olup olmadığı tespit edilerek nizalı taşınmazın bir bütün olarak kullanıldığı sırada ve bölündüğündeki yol durumu kullanma süresi ve kadimlik iddiası araştırılarak bir karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak kadastro tesbitinin itiraz edilmekle, komisyon kararının da dava açılmakla hükümsüz kalacağı, hazinenin davası, kadastro tesbiti sırasında tesbit dışı bırakılarak kesinleşen bölüme yönelik olduğundan, bu nitelikteki uyuşmazlıkların kadastro mahkemesinde değil, genel mahkemelerde çözümlenmesinin zorunlu olduğu, görevin, kamu düzenine ilişkin olup istek olmasa bile, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Paydaşlar arasındaki el atmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fıili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın MK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-
Kesinleşen kadastro tutanağına karşı genel mahkemede dava açılması gerekeceği, görev kamu düzenine ilişkin olduğundan kadastro mahkemesinde açılan davada hiçbir itiraz olmasa da re`sen görev konusunda karar verilmesinin gerekeceği-
Taşınmaz mer'a nitelikli tapu kaydı kapsamında kalmasa dahi belirtilen özellikler nedeniyle davalı yerin mer'adan elde edildiğinin kabulünün zorunlu olduğu, mer'aların zilyetlikle iktisabının da mümkün olmayacağı-
Eldeki davada davacı satın almaya dayanarak dava açmış ve bu nedenle Kadastro Mahkemesinin kararı bu dava için kesin hüküm tescil etmemiş ise de, kadastro mahkemesinde davacının, müdahil olarak katıldığı davada hakim huzurunda maddi olayı açıklarken, taşınmazın karısına ait olduğunu beyan etmiş olduğundan artık bu maddi olayla bağlı olacağı, bu istemin o davada başarıya ulaşmaması üzerine yeni bir sebep göstererek eldeki bu davayı açmasının iyi niyet kuralı ile bağdaşmayacağı-
Şuf’a davalarında davalının “bedelde muvazaa yapılmış olduğu”- («tapuda gösterilen satış bedelinin gerçek satış bedelinin altında ol-duğu») savunmasının -kendisi de satış akdinin tarafı bulunduğundan- dinlenmeyeceği -
Davalının, tapuda yapılan resmi akdin tarafı olduğundan satış bedelinde muvazaa olduğu iddiasını ileri süremeyeceği, bu bakımdan davalının bedele ilişkin savunmasının kabul edilmesinin olanaksız olduğu, tapuda yapılan pay satışından uzun süre haberdar olunmadığını iddiası ile geç açılan davalarda satış tarihi ile dava tarihi arasındaki enflasyon gibi objektif ekonomik değişiklikler sebebiyle şuf'alı payın dava tarihindeki değerinin şuf'a bedeli olarak kabulü gerektiğine ilişkin görüşün 19.4.1994 tarihinden sonra yapılan satıştan uzun süre geçmeden 20.6.1994 tarihinde açılan bu davada uygulama yeri bulunmayacağı-
Taşınmazın, paydaşları arasında taksim edildiği, davacı, davalı bayii ve diğer paydaşların yerlerinin belli ve muayyen olduğu, bu durumda şufa hakkının kullanılması MK.nun 2. maddesindeki iyiniyet kuralı ile bağdaşmayacağından davanın reddine karar vermek gerekeceği-