Davanın çaplı taşınmaza taşkın inşaat yapmak suretiyle vaki el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olduğu, davalının çaplı taşınmaza taşkın inşaat yaparak el attığının sabit olduğu, ne var ki, taşkın binanın bulunduğu arsanın davalı şirkete Hazinece ifraz edilerek satıldığı temyiz dilekçesine eklenen çap kaydı ve ifraz krokisinden anlaşıldığından, resen gözetilmesi gereken bu hususun değerlendirilmesinin ve sonucuna göre bir hüküm kurulmasının gerekeceği-
Davacının dava dilekçesinde tapu kaydına ve zilyetliğe dayandığı, tapunun taşınmaza aidiyeti keşfen saptandığı gibi bu yönün mahkemenin de kabulünde olduğu, tapu kaydının sınırları bayır ve orman olduğundan, kapsamının yüzölçümü ile sınırlı olduğu, orman idaresince yörede orman tahdidinin 1987 yılında yapıldığının bildirildiği, orman tahdidinin yapıldığı ve kesinleştiği tarih ile tespit tarihi arasında yasada öngörülen 20 yıllık sürenin geçmediği, kayıtların sahibi lehine olduğu kadar aleyhine de delil teşkil edeceği, kayıt miktarı ile 364 davanın reddine ve taşınmazın tesbit gibi Hazine adına tesciline karar vermek gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek kabulü yoluna gidilmesinin doğru olmayacağı-
Kadastro çalışma alanı sınırında orman bulunduğu takdirde, orman sınırlaması ve orman sınırları dışına çıkarma işlemleri, ister 6831 sayılı Yasa hükümlerine göre, orman kadastro komisyonlarınca yapılsın, ister 3402 sayılı Yasa hükümlerine göre, genel kadastro ekiplerince yapılsın, düzenlenecek tutanak ve haritaların genel kadastro komisyonunca ilan edileceği, 3402 sayılı Yasada öngörülen ilan süresi içinde itirazı olan gerçek kişiler, Hazine ve kurumların kadastro mahkemesine dava açabilecekleri, orman yönetiminin de, bu kurumlar içinde varlığını kabul edilmek icabedeceği-
Hem genel mahkeme hem de kadastro mahkemesinin davaya bakmakla görevli olmadıkları konusunda verdikleri kararlar kesinleşmişse; görev konusundaki uyuşmazlığın Yargıtayca çözümlenmeden işin esasına ilişkin inceleme yapılamayacağı-
Tapulu taşınmazın haricen satışı geçersiz olduğundan, harici satış senedine göre verilenlerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alınabileceği -
Davacının dayanağının 2981 ve 3290 sayılı yasalar olduğu, hazine, arazisini dağıtıp tapularını vermeyi üstlendiğine göre, davacıların bu haklarını kullanarak taşınmazların adlarına tescilini isteyebilecekleri, bu nedenle tapu iptali ve tescil davalarının adli yargıda açılacağı, tapu iptali ve tescil davalarının idari kazaya tabi olmadığı, hazinenin idari bir kararının iptali istenmediği, bu sebeplerle mahkemenin işin esasına girerek toplanan delilleri değerlendirerek davaya bakabileceği-
Öncelikle vekaletnamenin aslının getirtilmesi, davacının tatbike medar imzalarını taşıyan belgelerin ilgili mercilerden istenilmesi, gerektiğinde huzurda imzalarının alınması, bundan sonra uzman bilirkişiye tatbikat yaptırılarak vekaletnamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığının açıkça saptanması, davacıya ait olduğunun anlaşılması halinde vekalet aksinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı yönünde tüm taraf delilerinin toplanması, taşınmanın satış tarihindeki gerçek değerinin bilirkişi aracılığı ile saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bozmadan sonraki kararda atıf yapılmaması; bozmaya uyma ya da direnme konusunda açık ve net karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın tutanağı 7.1.1964 tarihinde, tespiti hazineye de pay verilmek suretiyle düzenlendiğine göre, yapılan itiraz üzerine komisyonca karar verildiğine, bundan da öte Kadastro Mahkemesinin Kadastro Müdürlüğüne 24.2.1972 günlü iade kararından sonra 1.10.1976 tarihli komisyon kararı ile tekrar uyuşmazlığın çözümü için tutanak ve ekleri Kadastro Mahkemesine gönderildiğine göre, Kadastro Komisyonu’nun işten elini çektiği, diğer bir anlatımla komisyonun tespiti değiştirmediği, uyuşmazlığın çözümü için dosyayı Kadastro Mahkemesine aktardığı, bu evreden sonra, dilekçeler üzerine yeniden tutanak düzenlenmesinin mümkün olmayacağı, bu durumda kadastro tespitinin ilk yapıldığı tarihteki tutanak esas alınarak, açılan davaların birlikte çözümlenmesinin gerekeceği, aktarılan davalardan hangisinin dava konusu taşınmaza ait olduğunu belirleme görevinin Kadastro Mahkemesine ait olacağı-
E.tmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkin davada mahkemece karara bağlanmayan ecrimisil konusunda özel dairece de karar verilmemişse direnme kararı üzerine temyizin özel dairece incelenmesinin gerekeceği-