Nizalı 1000 m2 payın anne payından davacıya satılıp arazide kendisine yer gösterilip üzerine 2 katlı ev yapıldığı, annenin bu yeri davacıya verdiğini söylemesine, somut olayın özeliği ve verilere göre annenin 7/28 hissesinden 1000 m2 hisseyi davacıya sattığı ve ona verdiği, oğlunun da bu yere ev yaptığının kabulünün gerekeceği, tapulu taşınmazların harici satışının hukuken geçersiz olacağı, ne var ki, yargılamada anne oğluna 7/28 paya tekabül eden 1294 m2 paydan 1000 m2`lik payı satması diğer davalılardan F. ve M.`nin kabullerinin annenin satışını doğrular yönde bulunması, F. ve M.`nin kendi yerlerinden davacıya pay satmadıklarının belirgin olması karşısında BK.nun 18 inci maddesinde (şimdi; TBK. mad. 19) esas alındığında 1000 m2 payın alıcıya verilmesi; satıcı üzerinde sadece 294 m2`lik payın ipkaen kalması şeklinde 1000 m2 yer satımının paya dönüştürülmesi suretiyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği-
Şuf’a davalarında davacı ile davalı arasındaki müşterek mülkiyet halinin davanın devamı sırasında da devam etmesi gerektiği-
Davanın, kadastro tespitine itiraza ilişkin olduğu, ortada varlığından sözedilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, bozmadan önce verilen kararda dayanılmayan, bozmadan sonra getirtilen yeni delillerin gerekçe yapıldığı, o nedenle yeni bir hüküm kurulduğunun kabulü gerekeceği, o itibarla dosyanın, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekeceği-
Davanın, kamulaştırmasız el koymaya dayalı alacak istemi olduğu, değerlendirme tarihleri birbirlerine yakın olduğuna göre farklı değer biçilme nedenlerinin açıklanması konusunda bilirkişi kurullarından ek raporlar alınmasının ve gerektiğinde yeniden keşifler yapılmasının ve sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın tarla niteliği ile senetsizden 17.000 m2 olarak davalı adına tespit edildiği, yapılan uygulama sonunda anılan taşınmazın 157 nolu orman parseli ile çevrili bulunduğu, batıdaki yolun ayırıcı unsur olmadığı, orman bütünlüğü içinde kaldığı ve yoldan sonra da yine orman olup, dört tarafının bu durumda ormanla çevrili olduğunun anlaşıldığı, 6831 sayılı yasanın 17. maddesinin 2. fıkrasının dört tarafı ormanla çevrili orman bütünlüğünü bozucu orman içi açıklıklarının tescil edilemeyeceğine amir olduğu, bu nedenle davanın kabulü gerekirken, reddi yolunda kurulmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Davacının, tapulama öncesi nedene dayanarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunduğu, davanın, 3402 sayılı Yasa’nın 12/3.maddesinde gösterilen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, mahkemece, bu yön gözetilerek davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar vermek gerekeceği-
Davanın “tapuda isim düzeltilmesi”ne ilişkin olduğu, tapu sicilindeki yanlışlıklardan doğan davaların, bunları tutmakla görevli ve sorumlu tapu sicil muhafızlıklarına yöneltileceği-
Resmi kayıtlara ve fiili duruma aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemeyeceği-
Ç. hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyetin; geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurum olduğu, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre; hakimin, somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumunda olduğu, çekişme konusu pencerelerin mevcudiyetinin, davacının kendi mülkiyet alanında bitişik imar nizamına uygun olarak yapacağı muhtemel inşaata engel teşkil etmeyeceği de gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Gerçekte tapu tahsis belgesi münhasıran davacıya tapu iptali ve tescil isteme yönünden bir hak vermez ise de, 2981 - 3290 sayılı Yasa’nın 9 - 10 maddeleri uyarınca ıslah imar planı yapılmış ve Hazine’ye ait taşınmaz imar görerek müstakil imar parsellerine bölünmüş ve tapu ya da işlenmiş ise, ifa olanağı doğacağından davacının şahsi hak doğuran bu tapu tahsis belgesine dayanarak taşınmazın adına tescilini isteyebileceği-