Taşınmazın tüm çevresi devlet ormanı ile çevrili olup, taşınmazın orman içi niteliğinde olduğu, bu nitelikteki taşınmazların zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmayacağı-
Taşınmazların Hazine adına oluşturulan tapu kaydının kapsamında kaldığı ancak kaydın oluşturulduğu günde davacı yararına taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilmişse de toplanan delillerin yetersiz olduğu, zilyetliğin başlangıcı ve taşınmazların niteliği tam olarak tespit edilmeden hüküm kurulamayacağı-
Taşınmazın türünün ne olduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan mera olup olmadığı konusunda başka köyden dinlenen yerel bilirkişi aracılığıyla araştırma yapılmalı, taşınmazın ilk malikinin kim olduğu, ne biçimde tarım toprağı haline getirildiği, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime kaldığı, mirasçılar arasında paylaşma olup olmadığı ve ayrıca davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekeceği-
Muvazaalı sözleşmelerin taraflar arasında hiçbir hak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın ileri sürülebilmesi hiçbir süreye tabii olmadığı gibi mahkeme tarafından da re'sen göz önünde bulundurulmasının gerekeceği, belirli bir sürenin geçmesinin, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin icazet vermesi ile geçerli hale gelmeyeceği, tapuda yapılan temlik ve tesciller illi olduğundan tapu dayanağı sözleşmeler geçersiz ise tapu kaydının da iptali gerekeceği, senede bağlı sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının yazılı delille ispatlanmasının gerekeceği, sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde olayın özelliği itibarıyla adi yazılı delilin yeterli olacağı, bu nedenle taraf muvazaası ve takma ad ( nam-ı müstear ) davalarında iddianın ancak yazılı delille ispatlanabileceği-
Medeni Kanunun 377/1. maddesinin, bir kimse uzun zamandan beri gaip olup bulunduğu yerin belirlenememesi halinde, Sulh Hakiminin o kişiye kayyım tayin edeceğini hükme bağladığı, bu durumda, açılan davada, davalı pay sahibinin ölü ya da sağ olup olmadığı tespit edilemediğine göre, mahkemece kendisine kayyım tayin ettirilmesi ve husumetin bu kayyıma yönetilmesinin gerekeceği, diğer paydaşına husumet yöneltilip davada yerinin sağlanması gerekeceği, yapılacak inceleme sonucu hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Yöntemince yapılacak araştırma sonunda, taşınmazın çekişmeli kesiminin 2/B madde koşullarını taşıdığı ve bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybettiği sonucuna ulaşıldığı takdirde, taşınmazın komisyon kararında olduğu gibi Hazine adına tescilinin gerekeceği-
Ana gayrimenkulde kat irtifakının tesis edildiği ve bir bölümünün iskan edildiği, kat irtifakı kurulmuş ana yapılarda yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin 2/3'ü fiilen kullanılmaya başlanılmışsa ana yapının yönetiminde Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanacağı-
6831 sayılı yasanın 11. maddesi ile orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve kararlara karşı Tarım Orman ve Köy işleri Bakanlığı ile hak sahibi gerçek ve tüzel kişilerin, askı tarihinden itibaren 6 ay içinde Kadastro Mahkemelerinde 10 yıllık süre içerisinde dava açabilecekleri, 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesinin ilk fıkrasını değiştiren 3373 Sayılı Yasa’nın 28.5.1987 tarihinde yürürlüğe girdiği, kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılan davalara Kadastro Mahkemelerinde bakılacağı, göreve ilişkin bu yön, kamu düzenini ilgilendirdiğinden re'sen nazara alınmasının gerekeceği-
Davacının hissedar olduğu taşınmazda davalının mülkiyet ilişkisi yoksa, yanların daha önce karı-koca olmaları durumu değiştirmeyeceğinden, elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Zilyetliğin Kadastro Kanunu’nda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilemeyen hallerde zilyedin kazanabileceği miktarın sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçemeyeceği, taşınmaz davacıya murisinden intikal ettiğine ve intikal tarihi ile dava tarihi arasında iktisabı sağlayan sürenin geçmediği belirlendiğine göre, 1617 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren açılan dava sonunda muris ile davacı ve diğer mirasçılar adına bu yolla veya kadastro yoluyla tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin tapu dairesinden sorulup belirlenmesinin ve sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-