Akit tablosunda kullanılan mühürün davacıya ait olmadığı savlanıyorsa; mühürün usulüne uygun olarak iki tanık tarafından ve ihtiyar heyeti tarafından imzalanıp imzalanmadığının araştırılması gerekeceği-
Tapuda ismin düzeltilmesine ilişkin davada husumetin tapu sicil muhafızlığına yöneltilmesinin gerekeceği-
Davanın, kadastro tespitine itiraza ilişkin olduğu, esas defterleri ve mahkeme kayıtları da incelenmek suretiyle; bu dosyalar içinde olması gereken parsellerle ilgili kadastro tutanaklarının dosyalarda bulunmaması halinde aynı şekilde araştırılarak gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine, dosyanın hacmi itibariyle tümüyle gönderilmesi çok masraflı olacağından, kararın bir örneğinin gönderilmek suretiyle belirtilen eksikliklerin giderilmesinin istenilmesine karar vermek gerektiği-
Kadastro tesbit tutanakları kesinleşen iştirak halinde mülkiyete tabi taşınmazlar hakkında, on yıllık hak düşürücü süre içerisinde, genel mahkemelerde, bir kısım iştirakçiler tarafından açılan davalarda 3402 sayılı Yasanın 29. maddesinin uygulanma imkanı olmadığından, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınmasının ya da MK.nun 581. maddesi uyarınca, miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesinin gerekeceği-
Davanın, kadastro tespitine itiraza ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden önce ölen tarafların ortak miras bırakanına ait olduğu, dava konusu taşınmaz üzerinde davalıların miras bırakanının ev yaptığı, belgeler ile bilirkişi ve tanık beyanları karşısında terekenin paylaşıldığı, dava dışı parsellerin diğer mirasçılar ve davacılar payına düştüğü, dava konusu taşınmazın ise davalıların miras bırakanı ölen M. payına isabet ettiği, toplanan delillere göre dava konusu taşınmazın tespitte olduğu gibi M. mirasçıları adına tesciline karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının, kadastro tesbiti esnasında düzenlenen tutanaktaki muhtar sıfatıyla imzasının tutanak içeriği yönünden kendisini bağlayacağı-
Miktar fazlası üzerindeki zilyetliğin beyannamenin verildiği tarihten sonra başladığının kabulü gerekeceği, bu durumda miktar fazlası üzerindeki zilyetliğin tesbit tarihine kadar 20 yıla ulaşmadığı, o halde mahkemece dava konusu taşınmazın bilirkişi haritasında ( A ) harfi ile işaretli 5000 m2'lik bölümünün davacı adına tesciline, ( 8 ) harfi ile işaretli bölümün de Hazine adına tescili ile bu bölümdeki ağaçların yaşı ve miktarı ile dağılım durumu belirlenerek 3402 sayılı Kanunun 19/2 maddesindeki esaslara göre davacı adına beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Gayrimenkul satış vaadi ile zilyet olduğu taşınmaz malın daha sonra davalı tarafından satıldığı, taşınmazın dava tarihindeki değerine göre karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Ortaklığın giderilmesine ilişkin davada ortaklığın giderilmesi istenen binaya oturma izni verilmesinin yasal bir sakıncasının olmadığı, ancak, bürokratik bazı eksiklikler sebebi ile oturma izninin verilmediği, mahkemece, davacının da kat mülkiyetine geçiş sureti ile paydaşlığın giderilmesine karşı ısrar eden bir tavrı bulunmadığı dikkate alınarak tarafların herhangi birine belediyenin çıkarmış olduğu anlaşılan bir bürokratik engelin, yapı kullanma izin belgesi verilmesi konusunda belediyeye başvurunun sağlanması, bundan sonuç alınmadığı takdirde işlemin kaldırılması için idari yargı merciine başvurmak üzere mehil verilmesi ve idari dava açıldığı takdirde hasıl olacak sonuç dikkate alınarak karar verilmesi gerekeceği-
Kooperatif ortağının, kooperatif aleyhine açtığı davada ileri sürdüğü, inşaat temellerinin ve döşemelerin projeye aykırı olduğu, inşaat alanın 1. derece deprem kuşağında bulunduğu ve yıkılma tehlikesinin olduğu şeklindeki iddiaların haksız fiil olgusuna dayandığı, kooperatif ortaklarının, kooperatifin haksız fiiline karşı dava açmalarının, genel kurul kararı alınması şartına bağlı olmadığı-