Ortak mülkiyet konusu taşınmaza elatılmasından dolayı, paydaş-ların ancak kendi payı oranında elatan davalıdan tazminat (ecrimisil) isteyebileceği-
Eşlerden koca aleyhine açılması gereken davanın, kadın aleyhine açılması halinde husumette yanılgı değil husumette noksanlık söz konusu olduğundan davacı Vakıflar'a koca aleyhine de dava açmak üzere mehil verilmesi, açılırsa iki davanın birleştirilmesi inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlar arasında özel olarak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken paydaşlardan birinin payını üçüncü şahsa satması halinde, diğer paydaşların şufa hakkını kullanması iyi niyet ile bağdaşmaz, fiili taksim iddiası davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi bu hususun mahkemece de resen nazara alınması gerekeceğinden, yazılı taksim sözleşmesi yapıldığı iddia edilen somut olayda bu konuda taraf delilleri toplanmadan sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Dava konusu taşınmaz niteliği itibariyle sadece hayvan otlatılmaya elverişli olup, çayırı biçilmekte ve zilyedinden başka kimse de taşınmaza girmediğinden; bu tür zilyetliğin de taşınmazın niteliği itibariyle mülk edinmek için yeterli olduğu-
Genel suların, umuma ait olup, herkesin başka kişilerin “kadim” ya da “öncelikli” haklarını engellememek koşulu ile, “faydalı ihtiyaçları oranında” bu sulardan yararlanabilecekleri Mahkemece, suların en az olduğu bir dönemde uzman bilirkişiler aracılığı ile yerinde keşif yapılarak, suyun debisinin ölçülüp, tarafların bu suya olan gereksinimlerinin belirlenmesi, yararlandıkları başka sular varsa onlarında miktarları gözönünde bulundurularak tarafların çıkarlarına (gereksinimlerine) uygun bir düzenleme yapılması gerekeceği-
Sözleşmenin son bulmasına ilişkin vakıflar idaresi yararına özel hukuk yönünden kazanılmış hakkın vücut bulmasından daha sonra Anayasa Mahkemesinin yürürlüğün durdurulması kararı devreye girmiş bulunduğundan Anayasa Mahkemesinin kararının, somut olayda geriye etkili biçimde hukuksal sonuç doğurmayacağı-
Medeni Kanunun 641. maddesi gereği, kaya ve kayalıkların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğundan özel mülke konu olamayacağı gibi zilyedlik yoluyla da kazanılamayacağı-
Davacının dayandığı vakıf akara ait vakıf niteliğinde olup, bu nitelikteki vakıflar zemini kapsamazlar ve zilyetlikle iktisapları mümkün olduğundan davacı yararına taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmiş olduğu-
Taraflar arasındaki kira sözleşmesi yasal koşullara uygun olarak işlevlerini tamamlamış ve hukuki, sonuç ve subjektif statüye geçerek kişiye ait bir nitelik kazandığından: Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve yürürlüğün durdurulması kararı davacı vakıflar idaresi yararına kazanmış hakkın vücut bulmasından sonra devreye girmişse geriye etkili biçimde hukuki sonuç doğurmayacağı- Davalı kiracı üç aylık yasal süre dolmadan kira tespit davası açmış olup bu durumda davacı Vakıflar İdaresi lehine kazanılmış hakkın varlığından söz edilemeyeceği-
Taşınmazın tapulamaca yapılan tespitte fundalık niteliğiyle tespit edildiğine göre ormanla ilişkisinin belirlenmesi yönünden serbest yüksek orman mühendisi bilirkişi aracılığıyla orman araştırması yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-