Dava satışı izleyen bir ay içinde açıldığından, davaya kadar geçen süre içerisinde objektif nedenlerle vukubulan değer artışlarının araştırılmasına gerek olmayacağı, bu itibarla tapudaki miktarı kapsar şekilde şufa bedelinin depo edildiği de nazara alınıp, o miktarda hakkın tanınmasına karar vermek gerekirken, fazla bedelin yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddinin isabetsiz olacağı-
Tapu kaydının dayanağı sebep “idari işlem veya resmi senet” herhangi bir nedenle geçersiz hale gelmişse, tapu kaydı yolsuz tescil durumuna düşeceği, Belediye Meclis kararına dayanmayan ve geçerli olmayan bir sözleşme ile çekişmeli taşınmazı edinen davalının “tapu siciline itimad” prensibine sığınamayacağı-
Orman tahdidi kesinleşen ve devlet ormanı olarak hazine adına tescili zorunlu olan taşınmazın, daha sonra yapılan arazi kadastrosunca gerçek kişi lehine tapuya bağlanmasının hukuki geçerliliğinin olmayacağı-
MK. 713/III’e dayalı davaların, kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise, mirasçılarına yöneltilmesi gerekeceği-
3402 sayılı kanuna göre, kamu orta malı olan yaylaların, zilyetlikle iktisap edilemeyeceği; yayla yeri olarak sınırlandırılıp, özel siciline yazılmasının gerekeceği, somut olayda, ihtilaf konusu taşınmazın kamu malı niteliğinde bulunduğunun toplanan delillerle sabit olduğu, yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarına göre de ihtilaf konusu taşınmaz ve çevresinin yayla yeri olduğunun ve bu amaçla kullanıldığının anlaşıldığı, ihtilaf konusu yerin yayla yeri olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilmesi gerekirken, Hazine tarafından açılan davanın reddine, taşınmazın davalı adına tapuya tesciline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Davalının on iki yıl kayden malik ve zilyet olduktan sonra dava konusu taşınmazı diğer davalıya temlikte bulunduğu, bu kadar uzun bir süre maliklik ve zilyetliğin üçüncü kişilere güven vereceği, taşınmazın temlik edildiği davalı kız kardeşinin evliliği suretiyle diğer taraflara akraba olduğu, davalı ile davacı arasındaki iç ilişkileri bilmesinin gerekmeyeceği, bu nedenle temlik alan davalı yönünden davanın reddinin gerekeceği-
Şuf’a davalarında, dava konusu taşınmaz üzerindeki ipotek bedeli, satış bedelinden çok fazla olsa dahi, mahkemece şuf’a hakkını kullanan kişiye “satış bedeli, harç ve masrafları” depo etmesi için uygun bir süre verilmesi gerekeceği -
İnşaatın bitme gününün kullanım izni verildiği tarih olarak kabul edildiği, yapı tamamen bittiği takdirde kullanılabilmesi için, inşaat ruhsatını veren belediye veya valilikten iskan izni alınmasının mecburi olduğu, yasa ile bu şekilde yapılan inşaatın ruhsatına uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahsur görülmediğinin tespiti gerekeceği-
Mahkemenin emlak beyannamesinde gösterilen miktarın kişiyi bağlamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verdiği kararın "emlak beyannamesinde davacının miktar göstermiş olmasının kendisini bağlayacağı, miktar fazlası kısım üzerindeki zilyetliğin 1981 beyanname tarihinden sonra başlaması gerektiği" gerekçesiyle bozulduğu, mahkemenin verdiği direnme kararının yerinde olacağı-
Koruma niteliği dışında kalan makiliklerin de orman sayılmayacağı, tesbit tutanağının kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü süre geçmişse de; Hazinece açılan ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan makiliklerin imar ve ihya koşulları gerçekleşmeden; bu niteliği devam ederken kişiler adına tesbit edilmesi halinde 10 yıllık hak düşürücü sürenin nazara alınamayacağı, o halde, taşınmazın makilik olarak tesbit edildiği tarihten kadastro tesbitinin yapıldığı yıla kadar 20 yıllık süre geçmediği; buna bağlı olarak davalı yararına imar ihya ile mülk edinme koşullarının da oluşmadığından davacı Hazinenin açtığı tapu iptal ve tescil davasının kabulünün gerekeceği-