Yaptığı sözleşme mahkeme kararı ile geriye etkili feshedilen yüklenici ile davalı üçüncü kişi arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığından dava dışı yüklenici aleyhine ayrı bir dava açmaya ve eldeki dava ile birleştirmeye gerek olmadığı-
TMK. m. 713 uyarınca görülen tapu iptali ve tescili davalarında yapılan incelemede taşınmaza komşu parsellere ve davacıya ait tapulama tutanakları ve çap kayıtları getirtilmeli, çekişmeli taşınmazın niteliğini belirlemek açısından refakate zirai bilirkişi de alınarak keşif yapılmalı, keşif mahallinde yerel ve tespit bilirkişileri ile taraf tanıkları dinlenerek taşınmazın vasfı araştırılmalı, ne şekilde ve kim tarafından, ne kadar süre tasarruf edildiği, zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olup olmadığı saptanmalı, denetime elverişli bilirkişi raporları hazırlattırılmalı, kanunun aradığı diğer uygun koşulların varlığı belirlenmeli, davacıya ait parselin tevhidinin uygun olup olmadığı ilgili mercilerden sorulmalı ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
MK. 931 ve 933/2. maddeleri yolsuz tescile güvenerek iyiniyetle taşınmaz mülkiyetini kazanan kişinin hakkını korunmakta ise de, bu korumadan ancak tapudaki yolsuz tescile güvenerek malik görünen kişiden taşınmaz mülkiyetini devralan üçüncü kişilerin yararlanacağı– Genel Kurulun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan ana sözleşmede taşınmaz satışının kooperatifin amaçları ve yapabileceği işler arasında sayılmaması, ana sözleşmede değişiklik yapma Genel Kurulun görevi olmasına rağmen Genel Kuruldan bu konuda bir karar alınmaksızın Yönetim Kurulunca Ana sözleşmenin maddeleri değiştirilerek bu maddelere taşınmaz satışının eklenmesi ve bu eklenti ve değişikliğe dayanılarak da taşınmazların daha yüksek ve uygun teklif verenler varken taşınmazların gerçek değerinin çok altında bir bedelle davalılara satılması anlaşıldığından söz konusu yerin davacı kooperatif adına tapuya tesciline karar verilmesinin gerekeceği-
Tapu kaydının soyad eklenmesi suretiyle tashihi davalarında kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmamasının gerekeceği – TMK.’nun 702.maddesinin son fıkrası ile ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden, elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi biri de, tek başına tapuda miras bırakanla ilgili düzeltme isteyebileceği - Kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılması gerekeceği, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması gerekeceği, kararda detaylı olarak açıklanan hususlar çerçevesinde inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmesi gerektiği -
Tespite itiraz edilmiş olsa da olmasa da, komisyonca kadastro tespiti değiştirilmiş olsa da olmasa da, askı ilanı suretiyle kişilere duyurulmuş olan tespite karşı itiraz eden ya da etmeyen, herkes askı ilanı süresi içerisinde kadastro mahkemesine dava açabileceğinden Hazine tarafından askı ilan süresi içerisinde açılan davada da kadastro mahkemesinin görevli olduğu-
Usulsüz tescil kadastro kayıtlarından kaynaklandığından ortada geçerli bir tapu kaydı bulunmadığı için, Hazinenin tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan sorumluluğundan söz edilemeyeceği-
Orman dışına çıkarılan yerlere ilişkin kısmen ihya koşullarının oluşmaması nedeniyle davacıların talebi reddedildiğinde ve Hazine Vekilinin tescil isteminde bulunması halinde bu taşınmazların ilgili bölümlerinin Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerektiği-
Davada baz istasyonu ile ilgili komşuluk hukukuna dayalı bir istekte bulunulmayıp, davanın el atmanın önlenmesi niteliğinde olduğu göz önünde bulundurularak davalının kendi kullanımında olan yapının üzerinde baz istasyonu kurulmasına ve imar sonrasında taraflar arasında imardan önce var olan kullanım durumunun değişmediği ve fiili bir kullanım biçiminin oluştuğu-
Devletin sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu olduğunun benimsenmiş olması tapu sicil müdürlüğü görevlilerinin kusurlu olup olmadığının araştırılmasına ya da kusurun varlığının ispatına gerek olmadığı gibi, esasen Devletin sorumluluğu için bu kusurun varlığı da şart olmayıp, tapu sicil müdürlüğünün hukuka aykırı eylem ve işlemleri ile zarar arasında illiyet bağı bulunduğundan bu zarardan Devletin sorumlu olduğu ilkesinin kabul edildiğini-
Üst hakkının resmi senetle kurulması zorunluluğunun sonucu olarak üst hakkının devri işleminin de resmi senetle ve iradi olarak yapılması gerekeceği-