Fiyat farkı bedelinden kaynaklanan alacağın, fiilen kullanılan malzeme miktarına fiyat farkının uygulanmasıyla hesaplanacağı-
Taraflar arasındaki kira sözleşmesi yasal koşullara uygun olarak işlevlerini tamamlamış ve hukuki sonuç ve hükümlerini hasıl etmişse davanın tarafları yönünden objektif statüden subjektif statüye geçerek kişiye ait bir nitelik kazanmış olup; buna göre; Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve yürürlüğün durdurulması kararının davacı vakıflar idaresi yararına kazanmış hakkın vücut bulmasından sonra devreye girmişse geriye etkili biçimde hukuki sonuç doğurmayacağının kabul edilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki kira sözleşmesi yasal koşullara uygun olarak işlevlerini tamamlamış ve hukuki sonuç ve hükümlerini hasıl etmişse davanın tarafları yönünden objektif statüden subjektif statüye geçerek kişiye ait bir nitelik kazanmış olur; buna göre; Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve yürürlüğün durdurulması kararı davacı vakıflar idaresi yararına kazanmış hakkın vücut bulmasından sonra devreye girmişse geriye etkili biçimde hukuki sonuç doğurmayacağı-
Beden tamlığına karşı işlenen haksız fiillerde zararın gerçek miktar ve şumulü zamanla daha iyi anlaşılabileceğinden mümkün olduğu kadar geç tarihin esas alınması gerekli olup cismani zararın hüküm tarihindeki duruma göre hesap edilmesi gerekeceğinden, hüküm tarihine en yakın verileri nazara alarak rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın somut olarak hesaplanmasının gerekeceği- Rapor tanzim tarihine kadar hesaplanan beden gücü kaybı zararı, davalılar tarafından ödenmediğine göre vadesinden önce ödenmiş bir borçtan söz edilemeyeceğinden rapor tanzim tarihine kadar somut olarak tespit edilen beden gücü kaybı zararı iskontoya tabi tutulamayacağı ve rapor tanzim tarihinden sonraki zararın ise, bilinen son gelir nazara alınıp her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmasının gerekeceği- Haksız fiillerde faizin başlangıcının olay tarihi olacağı-
Davacı şirket taahhütnameye istinaden davalı şirket ile dava dışı şirket arasında imzalanan yurt dışından kömür ithali sözleşmesi hükümlerini aynen kabul edip sözleşmeye imza koymakla kömür getirilmesini bizzat yüklenmiş ve hatta sözleşme gereğince verilmesi gereken teminatın büyük bir kısmını da karşılamış olmakla artık sözleşmenin tarafı haline gelip davacı ve dava dışı şirket tarafından imzalanmış olan taahhütnamede davacı şirketin dava konusu sözleşmeyle ilgili olarak "müşterek borçlu ve müteselsil kefil" olduğundan söz edilmiş ise de, davacının aktin tarafı olduğu sonucuna varıldığından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde sözleşmedeki hükümlere değer vermek gerekeceği- Sözleşme hükümlerine bakıldığında, davaya konu teminatın bir ceza niteliği taşımadığı da açık olduğundan bu durumda davacı şirket ve dava dışı şirketin birlikte yüklendikleri edimin hangi oranda yerine getirilmediği gözetilerek bu kısma isabet eden miktar kadar teminatın paraya çevrilip irad kaydedilmesi ve
Taraflar arasında yapılan yazılı kira sözleşmesinde, Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksleriyle muayyen oranda bir artış belirlendiğine göre, kira bedelindeki artırımın da buna göre belirlenmesi gerekeceğinden davalı, belirtilen özel şarta göre artırım yapmadan ödemede bulunduğuna göre temerrüt olgusunun gerçekleştiğinin kabul edilmesinin gerekeceği-
Satış vaadi tam iki yana borç yüklenen sözleşme olup; tescili isteyen alıcı bedelin tamamını ödememişse süre verilerek bu süre içinde parası yatırılırsa tescile karar verilmesinin gerekeceği-
Karşıyaka semtinde kiracı olan davacının Akhisar'daki konutu için ihtiyacı sebebi ile tahliye talebinde, samimiyetinin kabulü ile tahliye kararı verilebileceği-
Kesinleşen ceza hükmü ile davalının dolandırıcılık suçundan mahkumiyeti fiilin hukuka aykırılığı ve illiyet bağının varlığı saptanmış olduğundan, ceza mahkemesinin kabulünün hukuk hakimini bağlayacağında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır, ahlaka aykırı bir maksadın elde edilmesi için verilen bir şeyin geri alınmasının mümkün olmayacağı-