Boşanma kararının kesinleşmesiyle, davacının boşanma nedeniyle davalıdan olan tazminat ve nafaka alacağının kesin hükme bağlandığı, davalının, önce dava konusu taşınmazı diğer davalıya devrettiği, sonra davacıya karşı boşanma davası açtığı, davacının da karşı boşanma davası açtığı, boşanmaya neden olan olayların zamanı dikkate alındığında, borcun doğumunun, dava konusu tasarrufa konu işlemden daha önce olduğu ve davalı üçüncü kişinin, davalıdan mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini bilen veya bilebilecek durumda olan kişilerden olduğu, iptale konu edilen taşınmazın keşfen belirlenen gerçek değeri ile davalılar arasında yapılan devirde gösterilen bedeli arasında fahiş fark bulunduğu anlaşılmakla mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı- Davacının boşanma davası sonucunda kesinleşen alacağının tahsiline yönelik olarak TBK.'nin 19. maddesine dayalı olarak açtığı davada, mahkemenin haciz ve satış yetkisi vermesinin yerinde bulunmasına göre usul ve kanuna uygun olduğu-
Tanık beyanlarından üçüncü kişi şirketin sahibi G.T.' nin önceden borçlunun yanında çalıştığı, işcilik alacaklarına mahsuben taşınmazı aldığının beyan edildiği, diğer dördüncü kişi C.Ş.' nin ise borçluya çıkartılan tebligatları işçisi sıfatı aldığının dosya kapsamından anlaşıldığı, bu nedenle davalıların İİK'nın 280/1 maddesi gereğince de borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğunun da sabit olmasına göre "davanın kabulüne" ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Somut olayda İİK’nun 278/3-1 maddesinin uygulama olanağı olmamasına rağmen bu madde uyarınca tasarrufun iptaline karar verilmesi doğru olmamakla birlikte İİK’nun 280/1. maddesi gereğince, davalı borçlunun kardeşi olan davalı N.G.'nin borçlunun mali durumunu ve alcaklılarını ızrar kastını bildiği veya bilmesi gerektiğinin kabulünün gerektiği- bu madde kapsamında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgı sonucu gerekçede hata edilerek İİK'nun 278/3-1 maddesi uyarınca kabul kararı verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Tasarrufu gerçekleştiren ile davalı üçüncü kişi arasında doğrudan akrabalık bağı olmadığı, baldızının eşi ile anılan şahsın uzaktan akraba olduğu, ancak bu akrabalığın derecesi belirlenemediği gibi İİK'nın 280/1.maddesine göre borçlunun mali durumunu bildiği ya da bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun somut olarak ortaya konulamadığından davanın reddi kararının yerinde olduğu-
Davalı borçlu şirket ile araçların devredildiği davalı 3. kişi şirketin faaliyet alanlarının aynı olması, ticaret siciline kayıtlı adreslerinin aynı yerde bulunması ve davacı tarafından davalı borçlular hakkında yapılan icra takibinde borçlu şirketin ticaret siciline kayıtlı adresinde 28.03.2018 tarihinde yapılan hacizde borçlunun taşınıp gittiği bu adreste davalı 3. kişi şirketin vergi levhasının bulunduğunun tespit edilmesi dikkate alındığında, davalı 3. kişi şirketin İİK'nun 280/1. maddesi kapsamında davalı borçluların mali durumu ile alacaklılarını ızrar kastını bilebilecek kişilerden olduğunun anlaşılmasına göre "davanın kabulüne" ilişkin kararın usul ve kanuna uygun olduğu-
Davalı borçlu şirket dava konusu edilen aynı yerdeki 6 adet taşınmazını aynı gün aynı tapu devir senedi ile diğer davalı 3. kişi şirkete devretmiş olup, bu hususun İİK'nun 280/son maddesi gereğince ticari işletmenin mühim kısmını devir niteliğinde olduğunun anlaşılmasına göre mahkemece verilen "davanın kabulüne" ilişkin kararın usul ve kanuna uygun olduğu-
Dosya kapsamından dava konusu taşınmazın bulunduğu apartmanın 3 katlı değil 10 katlı olduğu, taşınmazı devreden davalı borçlunun 8.katta, devralan davalı 3. kişinin 4. katta oturduğu, davalı borçlunun taşınmazını devrettikten sonra apartmanda yaşamaya devam etmediği ve devralan davalı 3. kişi H.Ö.' nün taşınmazda tadilat yaptırdığı, elektrik, su, doğalgaz vs. aboneliklerini üzerine alarak bu dairede ikamet etmeye başladığı anlaşılmakla; mahkemece verilen "davanın reddine" ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Dava konusu taşınmazları devralan davalı 3.kişi M. Y. ; davalı borçlu R.G.' nin kardeşinin eşi, daha sonra ondan devralan davalı 4.kişi R.Y. ise, davalı 3.kişi M.Y.' nin kardeşinin oğlu olduğundan İİK'nun 280/1 maddesi gereğince borçlunun mali durumunu ve alacaklıları ızrar kastını bilebilecek kişilerden olduğunun anlaşılmasına ve aksinin de ispatlanamamasına "davacının kabulüne" ilişkin kararın göre usul ve kanuna uygun olduğu-
İİK.nun 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı-Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği- Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denildiği- Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü veya ondan sonraki kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlı olduğu ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesinin bunların kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlı olduğu-
Davalıların tasarruf tarihinde bankadan çektikleri ve bankaya yatırdıkları paralara ilişkin olarak dosyaya sunulan dekontların da dikkate alınması ile (aynı banka şubesinde aynı saat ve dakika içinde yapılan işlemde saniye farklarının makul görülmesi ile), dava konusu taşınmazların tasarruf tarihindeki rayiç değeri ile tapuda gösterilen değeri arasında İİK.'nin 278/2. maddesi gereğince mislini aşan fark bulunmamasına ve davacı tarafından İİK.'nin 280/1. maddesi kapsamında davalı üçüncü kişi şirketin diğer davalı borçlunun mal kaçırma ve alacaklısına zarar verme kastını bildiği ya da bilmesi gereken kişilerden olduğunu ispatlayamamasına göre usul ve kanuna uygun olduğu-
