TBK.'nin 513 hükümleri gereğince iflasın açılması ile vekilin temsil ve vekalet görevi sona ermiş olması karşısında, mahkemece iflas idaresinin usulüne uygun tebligatla davadan haberdar edilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra ve iflas idaresinin davaya devam edip etmeyeceği netleştirilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi" gerekeceği-
BK’nun 19.maddesine göre açılan muvazaalı işlemlerin iptaline ilişkin tasarrufun iptali davasının, "davalıların nüfus kayıtlarında yapılan incelemede, davalı O. B. ve E. B.'nin kardeş oldukları , S. K.'nin ise dava konusu taşınmazı E. B. adına birden çok haciz şerhi ve ipotek yükü ile satın aldığı, devir yapılan taşınmazın resmi senet devir bedeli ile rayiç değeri arasında misli fark bulunduğu, davacı vekilinin ... tarihli dilekçe ekinde ibraz etmiş olduğu facebook ekran görüntülerinden davalı S. K.'nin, davalılarla aile dostu olduğunun anlaşıldığı, davalıların davalı borçlunun alacaklısına zarar vermek kastıyla muvazaalı olarak birlikte hareket ettikleri" gerekçesiyle tasarrufun iptali davasının kabulüne ilişkin bir isabetsizlik bulunmadığı - Alıcı S. K.’nin, borçlu davalının, içinde bulunduğu mali durumunu bildiği anlaşıldığından TMK. m.1023 uyarınca tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan (taşınmazı satın alan) iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olmayacağı-
Taraflar arasındaki sosyal medya arkadaşlığının, davalının, borçlunun mali durumunu bilebilecek durumda olduğunu tek başına kanıtlamaya yeterli olmadığı- Davaların birleşmesi halinde birleşen her dava bağımsız bir dava özelliğini devam ettirdiğinden, dava koşullarının varlığını her bir dava yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu ile davalının gelin/kayınbaba oldukları dosya kapsamı ile sabit olduğundan, davalıların yakın akraba olması nedeniyle davalı 3. kişinin, borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle, dava konusu tasarrufların İİK.'nin 280. maddesi gereğince iptale tabi olduğundan bu davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
39.000,00 TL'ye satılan taşınmazın rayiç değerini 215.000,00 TL olarak belirlenmesi halinde, ivazlar arasında bedel farkı bulunduğundan tasarrufun iptalinin gerektiği- Borçlunun üçüncü kişiye olan borcuna karşılık taşınmaz ve aracın devredildiği belirtilmiş olduğundan, mutad ödeme vasıtaları dışında bir ödeme söz konusu olması nedeni ile de tasarrufun iptalinin gerektiği- Borçlunun adresinde yapılan haciz sırasında üçüncü kişiye ait işletmenin kredi kartı sliplerinin bulunduğu, otel müşterilerine paket hizmeti olarak borçluya ait kulüpte yemek yemelerinin dahil edildiği anlaşıldığından, borçlu ve üçüncü kişi arasında yakın ticari ilişki bulunduğu ve davalının borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilebilecek kişilerden olduğunun kabulünün gerektiği-
Marka devir işlemlerinin iptali istemi- Hisse devir sözleşmeleri, yönetim kurulu üyeleri, kurucu ortaklara yönelik olgular gözetildiğinde, davalı üçüncü kişi şirketin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilmediğinin düşünülemeyeceği- İİK 280/1'de yer alan emarenin vücut bulmuş olduğu, bu tanışıklığın ayrıca asıl dava için TBK 19 maddesinde yer alan muvazaanın da kanıtı olduğu-
Dava dışı kişinin borçludan aldığı taşınmazı yeniden davalı borçluya sattığı, dava dışı bu kişinin davalı üçüncü kişinin eski ortaklarından olduğu, taşınmaz için davalı üçüncü kişinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalamasına rağmen, daha sonra bu sözleşmenin feshedildiği, davalı şirketin vekilinin cevap dilekçesinde; davalı borçlunun belediyede memur olmasından dolayı davalı şirkete arsa bulduğu ve karşılığında da komisyon aldığına yönelik beyanları gözetildiğinde davalılar arasında ilişkinin bulunduğu ve tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği-
Tarafların aynı ilçede ikamet etmeleri dışında aralarında herhangi bir akrabalık bağının bulunmadığı, bu hali ile madde de geçen "bilme" olgusunun ispat edilemediği ve İİK.'nin 280. Maddesindeki iptal şartlarına ilişkin şartların ve karinenin de gerçekleşmemesi nedeniyle, "davanın reddine" karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun eşi, davalının da davalı borçlunun kayınvalidesi olduğunun anlaşılmasına göre, davalı üçüncü kişi ve davalı kayınvalidenin İİK. 280/1 hükmü gereğince davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişiler olmalarına göre davalı verilen "tasarrufun iptaline" ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Tapuda davalı borçlu adına vekaleten işlem yapan dava dışı kişinin, davalı borçlunun eniştesi, gayrımenkullerin devredildiği kişinin ise davalı borçlunun eniştesinin erkek kardeşi olduğunun anlaşılmış olmasına göre, gayrımenkullerin devredildiği davalının, davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olup olmadığı tartışılmaksızın karar verilemeyeceği-