Mahkemenin dosya kapsamına uygun gerekçesine ve takdirine, ihtiyati haczin İİK.nun 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş bulunmasına, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu K... hakkında yürütülen icra takibine ilişkin dosya kapsamına, ihtiyati haczin tasarruf işlemine konu taşınmazlar üzerine konulmuş olmasına, takip konusu borcun miktarına, yargılama sırasında değişen durum ve şartlar halinde her zaman yeniden bir karar verilebilmesinin mümkün bulunmasına, yargılamanın aşaması gereğince tasarruf konusu taşınmazların alacak miktarını karşılamayacağı hususunun tereddütsüz tespit edilmemiş olmasına göre (kaldı ki bu hususta ilk derece mahkemesi tarafından her zaman karar verilebilecek olması da göz önüne alındığında) mahkemece davalının ayrıca menkul malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konması talebinin reddinde herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediği-
Borcun doğumu konusunda taraflar arasında anlaşmazlık mevcutken, borcun doğum tarihini belirlemek için dava dışı şirketin ticari defterleri incelenmeden, şirket hisse devrinin ne zaman ve kime yapılacağı hususunda karar alınıp alınmadığının, bu hususun defter kayıtlarında yer alıp almadığının araştırılmadan ve davacı tanık beyanları ve davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen telefon mesaj kayıtları da değerlendirilmeden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davalı borçlu ve üçüncü kişinin aynı ilçede (A.ağa) oturuyor olmaları, satış tarihi itibari ile ilçenin 85.000 nüfusa sahip olması ve yine aynı tarihte birden fazla taşınmaz alımının tek başına muvazaayı göstermeyeceği, borçlunun akrabalarına ait olan şirketin borçlu ile aynı alanda faaliyeti ve aralarında ticari ilişki olduğuna dair delil bulunmaması nedeni ile, mahkemenin bu gerekçelerinin yerinde görülmediği- Bağımsız bölümlerin tapuda toplam 40.000 TL'ye alındığı, taşınmazın üzerinde bulunan ipoteğin 395.000,00 TL ödenerek kaldırıldığı, (yani, bu taşınmazlar için toplam 435.000,00 TL ödeme yapıldığı) ve bilirkişilerce taşınmazların toplam değerinin 840.000,00 TL olarak belirtildiği anlaşıldığından, her iki değer arasında bir mislini aşan bir fark olmadığından İİK. mad. 278/3-2 uyarınca iptal koşulları oluşmadığı-
Para veya mutad ödeme vasıtalarından garı suretle yapılan ödemelerin batıl olması için tasarrufun haciz veya acizden itibaren geriye doğru 1 yıl içinde yapılması gerektiği- Üçüncü kişinin eşinin, borçlunun çalıştığı işyerinde geçirdiği iş kazası sonucu ölmesi ve ölen işçinin yakınları tarafından işveren aleyhine tazminat davası açılması üzerine taraflar arasında imzalanan sulh ve ibra sözleşmesinde ölen işçinin eş ve çocuklarına iki adet taşınmaz verileceğinin kararlaştırıldığı ve bu taşınmazların davalı üçüncü kişi eşe devredilmesi üzerine söz konusu tazminat davasından feragat edildiği anlaşıldığından, davalı üçüncü kişinin, borçlunun alacaklılardan mal kaçırma amacını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kabul edilemeyeceği-
Davacı dava dilekçesinde borçluyu taraf olarak gösterip borçlu ile işlemde bulunan 3. kişiyi taraf olarak göstermediğinden, mahkemece, davacıya borçlu ile işlemde bulunan 3. kişiyi davaya dahil etmesi için süre verilmesi ve bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esasına girilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarında borçlunun tek başına dava konusu aracı mal kaçırma amacıyla devretmediği yönündeki yemininin davanın reddi için yeterli olmadığı, bu nedenle, davalı borçlunun yemini kabul etmiş olmasının davanın reddi gerekçesi yapılması doğru olmayıp, dava konusu tasarrufun yukarıda açıklanan İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Markaların üçüncü kişilere devrine ilişkin açılan iptal davasında, "davalı borçlunun adına kayıtlı başkaca markaları olup olmadığı, söz konusu markaların değerlerinin bulunup bulunmadığı, elden çıkartılan dava konusu markalar haricinde elinde kalan markalar varsa sermaye büyüklüğüne etkisinin ne olduğu, dava konusu markaların ticari işletmenin mühim bir kısmını teşkil edip etmediği" konusunda bilirkişi raporu alınmaksızın eksik inceleme ve araştırmaya göre karar verilmesinin hatalı olacağı- Dava konusu markaların dava dışı bir başka şirkete devredilmesi halinde, davacı vekiline adı geçen firmanın davaya dahil edilip edilmeyeceği, davaya dahil edilmeyecek ise talebini tazminata çevirip çevirmeyeceği hususunda beyanda bulunmak üzere süre verilmesi gerektiği-
Nüfus kayıtlarından davalı borçlu ile diğer davalı 3. kişinin Bitlis nüfusuna kayıtlı olduğu, davalı 3. kişinin eşinin davalı borçlu ile aynı Tatvan İlçesi, Sarıdal Köyü, 47. Hane, 23 sıraya kayıtlı olduğu, davalı 3. kişinin eşi ile davalı borçlunun akraba olduğunun anlaşılmasına göre mahkemece davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olup olmadığı tartışılmaksızın davanın bu davalılar yönünden de reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı üçüncü kişinin borçludan alacaklı olduğunu ve dava konusu taşınmazları ödenmeyen borçlarına karşılık olarak aldığını beyanı üzerine ; davalı borçlu ile aralarındaki alacak-borç ilişkisi nedeni ile davalı üçüncü kişiye devredilen taşınmazlar yönünden davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun İİK. 280/1. maddesi kapsamında alacaklıya zarar verme kastıyla taşınmazını sattığını bilebilecek kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu tasarrufların, davacı İdare'nin ...... tarihli yazı ile bildirdiği tasarruf tarihine kadar olan vergi borcu miktarı kadar alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekeceği- Davalı .... eldeki davada 4. kişi ve davalılar ....,..... ve ..... 5.kişi durumunda olduklarından onlar hakkında iptal kararı verilebilmesi için kötüniyetli olduklarının davacı tarafından ispatlanması yani adı geçen 4. ve 5. kişilerin borçlunun durumunu ve amacını bilen veya bilebilecek kişilerden olduğunun ispatlanması gerekli olup 4.ve 5.kişiler yönünden bedel farkı varlığının iptal nedeni olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu nedenle, mahkemenin davalı 4. kişi ....... adına kayıtlı taşınmazlar yönünden bedel farkını gerekçe göstererek davayı kabul etmesi, davalı 5.kişiler ......., ..... ve ........... yönünden ise davanın bedele dönüşmesi düşünülmeden reddinin doğru olmadığı- Mevcut delillerin 6183 sayılı AATUHK'nun 30.maddesi gereğince değerlendirilmesi; iptal koşullarının varlığı halinde 31/10/2005 tarihli tasarruf tarihine kadar olan davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak dava konusu bu tasarrufların iptaline, davalı 5.kişilerin kötüniyetli oldukları ispatlanamadığı, davalı 4.kişinin kötüniyetli olduğu sonucuna varıldığı takdirde davanın davalı 3.kişi ve 4.kişi yönünden bedele dönüşmesi nedeniyle 6183 Sayılı AATUHK'nun 31.maddesi gereğince davacının tasarruf tarihine kadar olan alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak davalı 3. kişi ve davalı 4. kişinin bu taşınmazları elden çıkardıkları tarihteki değeri kadar tazminatın davalı 3. kişi ve 4. kişiden tahsiline karar verilmesi, davalı 4.kişinin kötüniyetli olmadığı sonucuna varılması halinde ise, 6183 Sayılı AATUHK'nun 31.maddesi gereğince davacının tasarruf tarihine kadar olan alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak yalnızca davalı 3. kişinin bu taşınmazları elden çıkardığı tarihteki değeri kadar tazminatın davalı 3. kişiden tahsiline karar verilmesi gerekeceği- 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Mahkemece yapılan incelemede, davalı borçlular ile davalı dördüncü kişinin birbirinden farklı köylerin nüfusuna kayıt olduğu, davalı dördüncü kişinin taşınmazı devraldıktan sonra kendisinin ikamet ettiği, davalının dava konusu taşınmazı bankadan kredi çekerek aldığı ve bu kredi evraklarını dosyaya sunduğu, adına kayıtlı aracı dava konusu taşınmazın bedelinin bir kısmını ödemek amacıyla evi satan üçüncü kişiye devretmiş olduğu anlaşıldığından, ayrıca davalı dördüncü kişi ile davalı borçluların aynı ilçe nüfusuna kayıtlı olmasının kötü niyeti ispata yeterli olmayacağından, davanın dördüncü kişi yönünden reddi ile davalı üçüncü kişinin taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri üzerinden tazminatın alacak ve fer'ileriyle sınırlı olmak üzere davalı üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi gerekeceği-