Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasındaki tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
İİK 278/2 hükmü gereğince de dava konusu gayrımenkulün davalı borçlu tarafından davalı ...'a gerçek değerinin çok altında düşük bedel ile satılmış olmasına, davalı 3. Kişi ...'ın davalı borçlunun kardeşi ile evli olduğunun anlaşılmasına, davalı ... ...'ün de davalı borçlunun yiğeni olmasına, İİK 280/1 hükmü gereğince davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişiler olduğunun anlaşılmış olmasına göre mahkemece verilen 'davanın kabulüne' ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Dava konusu tasarrufun İİK'nın 278/2-1.maddesi anlamında eşler arasında yapılmış bir tasarruf olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı- Taşınmaz bu boşanma protokolü çerçevesinde devredilmiş halde davacı ancak 'boşanmanın' muvazaalı olduğunu, boşanmaya rağmen tarafların birlikte yaşamaya devam ettiğini ispatlaması halinde, taşınmaz devrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Davalının gerek aynı ilçe nüfusuna kayıtlı olması gerekse kardeşinin borçlu ile ortak iş yapıyor ve aynı resmi senetlerle birlikte taşınmazlarını devrediyor olması (davalıya yapılan devir senedi) hususları birlikte değerlendirildiğinde İİK 280/1 maddesi uyarınca borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bununla birlikte taşınmazı satın aldıktan kısa bir süre sonra (7 ay) yengesi olan diğer davalıya devretmiş olması da göz önüne alındığında, söz konusu tasarrufun iptali kararında usul ve yasaya aykırılık olmadığı-
Davalı ...'ın diğer davalı ...'ın amcası olduğu, tasarrufun taraflar arasındaki yakın akrabalık ilişkisi nedeniyle iptale tabi olduğu ve dava konusu şirket hisselerinin satış senedine yansıyan değeri yerine gerçek değerinin davalı ... tarafından ödenmesi halinde dahi diğer davalının ekonomik olarak zor durumda olduğunu bilebilecek kimselerden olması nedeniyle iptale tabi olduğu-
Davalı ...'ın davalı borçlu ile ortaklık ilişkisinin bulunmasına, İİK 280/1 hükmü gereğince davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişi olduğunun anlaşılmasına, devredilen yerin ticari işletme niteliğinde olması sebebiyle İİK 280/3 hükmü gereğince de davalılar arasındaki tasarrufun iptale tabi olduğunun belirlenmesine, aksinin davalılar tarafından ispat edilememiş olmasına göre mahkemece verilen 'davanın kabulüne' dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığı- Borçlunun, 10.000 TL sermayeli bir limited şirketteki 5000 TL tutarındaki hissesini davalı üçüncü kişiye devretmesinin -şirketin herhangi bir restoran işletmeciliği yapmasa da- ticari işletme devri niteliğinde olduğu-
Dava konusu gayrimenkulün tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile tapuda gösterilen değeri arasında misli aşan fark olduğunun anlaşılmasına, gerçek bedelinin ödendiğinin de ispat edilememiş olmasına, davalı ...'nun davalı borçlunun oğlu ile evli olmasına, tasarruf tarihinde de davalının oğlu ile nişanlı olmasına, dava konusu gayrimenkuller haricinde davalı 3. kişiye aynı gün aynı yevmiye ile 9 adet gayrimenkulün de devredilmiş olduğunun tespit edilmiş olmasına göre mahkemece verilen 'davanın kabulüne' dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için,borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması,iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekeceği-
Borçlunun halen sattığı taşınmazda oturmasının hayatın olağan akışına uygun olmaması, davalının, borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olması nedeniyle anılan tasarrufun İİK.'nin 280/1 maddesi gereğince iptale tabi bulunduğu- İİK.'nin 283/2 madde gereğince hakkındaki dava bedele dönüşen davalının, davacının dava konusu takip dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı dava konusu taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri ile faizsiz olarak nakden tazminatla sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken tazminata elden çıkardığı tarihten itibaren faiz uygulanması doğru görülmediği-
Kat Karşılığı İnşaat sözleşmelerinde, müteahhit sözleşme gereğince hak ettiği dairelerin, tapularını üzerine almadan, arsa maliklerinin müteahhidin nam ve hesabına dilediği kimselere tapuyu devretmesi günlük hayatta uygulanan bir yöntem olduğu-Müteahhitten alacaklı olan kimseler, alacağını tahsil edemediği takdirde bu şekilde arsa sahipleri tarafından müteahhide düşen dairelerin satışının iptalini istedikleri; ancak bunun için, müteahhidin devredilen bu daireleri hak ettiğinin ispatlanması gerektiği-