Davalı ...'ın borçlu ... şirketinin ortağı ve müdürü olan ... ve ... erkek kardeşi olduğu, bu bağlamda dava konusu iptali talep edilen tasarrufun İİK'nun 280/2. maddesinde sayılan yakın akrabalar arasında yapıldığı ve İİK'nun 280/2. maddesi uyarınca, davalı ...'ın borçlu ... şirketinin mal varlığının borçlarına yetmeyeceğini bilecek kişilerden olduğu, davalı ...'ın taşınmazı elinden çıkardığından, 500.000,00 TL tazminatın davalı ...'tan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazların tapuda satışının yapılarak devredildiği tarih itibariyle bedelinin ödenmesi gerektiği halde ve davalı alıcı şirket ile davalı borçluların tacir ve ticari şirket olması dikkate alındığında da bu miktarda blok satışı ile devredilen taşınmazların bedellerinin peyderpey taksit şeklinde ödeme yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi hukuki nitelikte de olmadığı, davalı alıcı şirketler ile dava dışı borçlu şirket arasındaki çek keşidecisi arasında ticari ilişki bulunduğu ve tarafların ticari defterlerinde tespit edildiği üzere aralarındaki ticari ilişkinin cari hesap şeklinde yürüdüğü ve taşınmazların satış bedelinin de cari hesapta peyderpey ödendiği ve bu durumun da esasen her iki satış yönünden de alacağa mahsuben yapıldığı kanaatini oluşturduğu, davalıların davalı borçlunun mali durumunu bilebilecek durumda oldukları gerekçesiyle davanın kabulü gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın davaya konu hisse devrinin 18.07.2018 tarihinde yapıldığı, talimat ile alınan teknik bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın devir tarihi itibariyle bedelinin 800.000,00 TL olduğu, bunun hisseye tekabül eden miktarının dosyadaki tarafların murisine ait veraset ilamındaki paya göre 1/3'nün 266.666 TL civarında olduğu, dava konusu taşınmazın tarafların arasındaki satıma konu bedelinin ise 90.000,00 TL bedel ile yapıldığı, buna göre dava konusu tasarrufun davalı borçlunun davacı kuruma borcunun doğduğu tarihten sonra ve davalı borçlu tarafından kız kardeşi olan diğer davalıya yapıldığı, bedelinin tasarruftan önce diğer davalı tarafından ödendiği beyan edilmiş ise hayatın olağan akışına uygun olmayan ve ispat edilmiş sayılmayan bu savunmaya itibar edilmemiş, her ne kadar mali müşavir bilirkişi davacı kurum alacağının tasarruf tarihinden sonra kesinleştiğini belirtmiş ise de, celbedilen kurum kayıtlarından alacağın bir kısmının doğduğu tarihin 2016 yılına dayandığı görülmekle bilirkişinin bu tespiti dosya kayıtlarına nazaran bu şekliyle kabul edilmiş, bu haliyle yapılan tasarrufun iptale konu tasarruflardan olduğu, gerek taraflar arasındaki hukuki ilişki, gerek satıma konu bedel gözetilerek ivazlı bir tasarruf olarak görülemeyeceği kabul edilerek davacının davasının kabulü ile davaya konu İstanbul İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 1080 ada, 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine kurulu yapının 6. kat 59 bağımsız bölüm nolu taşınmazdaki davalı borçlunun diğer davalıya 18.07.2018 tarihli mülkiyet hissesine ilişkin tasarrufun iptali ile davacıya tasarrufa konu mülkiyet hissesi bakımından cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davalı ... ' nun mahkememizce yapılan isticvabından da anlaşılacağı üzere ...'nın ilçede tanınan biri olduğunu, bu vesileyle tanıdığını, hayvancılık işiyle uğraştığını, ikisinin de hayvancılık yaptığı, aynı iş kolunda olduklarından birbirlerini tanıyor olabilecekleri, davalı borçlunun dava konusu taşınmazda kiracı olduğuna yönelik delil bulunmadığı, kaldı ki 3 yıldır kira parası almadığını duruşmada beyan ettiği, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve ispatlanmadığı, devir tarihi itibariyle bilirkişi raporuyla belirlenen taşınmazın değeri ile davalı ... 'nun yaptığı ödeme arasında fahiş fark bulunduğu, iş bu tasarrufun iptale tabi bulunduğu, dava konusu ... Mahallesi 1582 Ada 1 parselin ...'ın hissesinin tamamını 27.05.2016 tarihinde 118.000,00 TL bedel ile ... 'e sattığı, devir tarihi itibariyle borcun henüz doğmadığı tasarrufun iptali şartlarının oluşmadığı kanaatine varılarak, dahili davalılardan ... ve ... yönünden açılan davanın reddine, davalı ...'ın Çorum İli, ... İlçesi, ... Mah., 436 ada, 54 parselde kayıtlı, Dördüncü kat, 8 nolu bağımsız bölüm, mesken niteliğindeki taşınmazın tam hissesinin; 29.08.2019 tarihinde diğer dahili davalı ...'na devretmek suretiyle yaptığı tasarrufların iptaline karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davalı borçlunun inşaat işi ile uğraşıyor olması, dava konusu gayrımenkul üzerinde %45 i tamamlanmış bir inşaatın bulunması, dava konusu gayrımenkulün davalı borçlunun sermayesi kadar değerinin bulunması ve dava konusu gayrımenkulün ticari işletmesinin mühim bir kısmını teşkil ediyor olması sebebi ile İİK madde 280/3 gereğince iptale tabi bulunmasına , davalı ...'nin de davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kötü niyetli kişi olduğunun da ispat edilememiş olmasına göre davacı vekilinin ve davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı-
Borçlu ile üçüncü kişinin aynı iş kolunda faaliyet gösterdikleri, fatura, temlik ve takip tarihlerdeki yakınlığın hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davalı üçüncü kişinin borçlunun ekonomik durumunu ticari ilişki nedeni ile biliyor olduğu kabul edilmişse de; gerçek bir alacağı bulunan alacaklıya borçlunun bir başkasından olan para alacağını temlik etmesinin ticari örfe dayalı geçerli bir ödeme aracı olduğu- Borçlunun, üçüncü bir kişideki alacağını borcunu ödemek amacıyla alacaklısına temlik etmesinin mutat bir ödeme vasıtası sayıldığı ve iptale tabi olmadığı- Üçüncü kişi ve borçlu arasında önceye dayalı olarak ticari ilişkinin mevcut olduğu, temlik tarihinde temlik miktarının çok üzerinde borçlunun üçüncü kişiye borcunun bulunduğu ve temlik tarihinden sonra da bu ticari ilişkinin devam ettiği tespit edildiğinden, ortada iptale tabi bir tasarruf bulunmadığı ve somut olayda ödeme mutat vasıta ile yapıldığından İİK m. 280/'de öngörülen şartlar da oluşmadığından, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği- "Her iki davalının aynı iş kolunda faaliyet gösterdiği, birbirleriyle ticari ilişkileri bulunduğu ve temlik sözleşmesinde belirtilen faturaların davacı (alacaklı) tarafından yapılan takipten bir kaç gün önce düzenlendiği, temlik alan davalı üçüncü kişi şirketin davalı borçlu şirketin içinde bulunduğu malî durumu ve zarar verme kastını bildiği, somut olayın özellikleri ve ödeme sürecindeki işlemler itibarıyla İİK m. 280/1 uyarınca tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
Davaya konu taşınmazlardan 104 Ada 19 Parsel sayılı taşınmazı satın alan ...'in satış sürecindeki yaşı itibariyle böyle bir taşınmazı 20.030.000,00 TL ödeyerek satın almasının mevcut yaş ve konumuyla örtüşmediği belirtilmişse de, dosya kapsamından, dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında mislini aşan bedel farkı olmadığı, tapu devir senedinde gösterilen satış bedelinin davalı borçluya ödendiğinin resmi devir senediyle ispatlandığı, taşınmazları devralan 3.kişinin satın alacak maddi durumu olmadığının ispatı halinde dahi, bu durumun davalı 3.kişi ...'in, davalı borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olduğunu ispata yeterli olmadığı, kaldı ki davalı ...'in dava konusu taşınmaz üzerine inşa edilen otelin sahibi olan diğer devralan davalılar ... şirketlerin ortakları olan ... ve ...'in oğlu olup, taşınmazın oğulları adına satın alınmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu- Her ne kadar devralan şirketlerin, davalı 3.kişi Kuantum .. ve ... ile aynı gruba bağlı ve ... ailesince yönetilen şirketler olduğu ticaret sicil kayıtları ile sabit olup, davalılar arasında organik bağ bulunsa da, organik bağın ancak borçlu ile üçüncü kişi arasında olması halinde değer taşıyacağı, ancak bu durumda, üçüncü kişinin, borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilebilecek durumda olduğunun kabul edilebileceği, dava konusu taşınmazları borçludan devralan davalı 3. kişi ... ve daha sonra taşınmazların devredildiği diğer davalı 4.kişi şirketlerin davacı alacaklıya bir borcu olmadığından, yani söz konusu aile şirketleri borçlu konumda yer almadığından, taşınmazları devralan davalı-üçüncü kişiler ve üçüncü kişilerden devralan dördüncü kişiler arasındaki organik bağın da iptal sebebi olarak değerlendirilmemesi gerektiği, bunun dışında davalı 3.kişi ..., ... diğer davalı şirketler ile davalı borçlu ...'nin faaliyet alanlarının farklı olduğu, şirketlerin merkez adreslerinin de farklı şehirlerde olduğu anlaşılmış olup, yakın ve tanışık olduğu ya da İİK’nın 280/1. maddesi gereğince borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğunun da ispat edilemediği- Dava konusu taşınmazların üzerinde otel bulunduğu, böylelikle davaya konu tasarrufların İİK'nın 280/3. maddesi gereğince ticari işletme devri niteliğinde olduğu anlaşılmış ise de; davalı borçlu ... tarafından 07.04.2009 tarihinde dava konusu taşınmazların satışı için ... Gayrimenkul ile sözleşme yapıldığı, ... aracılığıyla ilan verildiği, ... aracılığıyla taşınmazların satışı konusunda ilanlar yapıldığı ve bu ilanların 2 yıl süreyle kaldığı, dosya kapsamında bulunan mail yazışmalarında ... taşınmazlarla ilgili değerlendirmelerine ilişkin belgelerin davacı banka temsilcilerine ulaştırıldığı ve bununla ilgili konuşmaların bulunduğu, böylece iptal davasını açan davacı alacaklıya keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin ispatlandığı ve bu durumda İİK'nın 280/3. maddesindeki gerekli şartların yerine getirilerek karinenin bertaraf edildiğinin anlaşıldığı-
Davalı ...'in borçlusu kardeşi ... olan ... Genel İcra Dairesinde ... E. Sayılı cebri icra takibi başlattığı, bu dosya alacağının fer'ileri hariç toplam 1.350.000,00 USD olduğu, icra dosyasına eklenen adi yazılı protokollere dayanan bu alacağın kaynağının miras paylaşımı ile alakalı olduğunun ileri sürüldüğü, davalılar arasında 27.06.2005 tarihli sözleşme ve ibraname başlığı altında senet tanzim edildiği ve miras paylaşımı yapıldığı, bu sözleşmeye göre tarafların birbirlerine borcu bulunmadığı, 13.06.2010 tarihi atılan ek sözleşmeyle davalı borçlu ...'a borç yüklenilmiş olup adi yazılı ikinci senede itibar edilmediği, davalı tanıklarının da savunmadan farklı olarak; ...'nın ...'ya borç para verdiği ve bu nedenle aralarında borç ilişkisi olduğu beyanlarına itibar olunmadığı, borçlular kardeş olup ...'nın, ...'nın ekonomik durumu ve borçlarını bilebilecek durumda olduğu, davacının alacağını tahsil önüne geçebilmek için davalıların aralarında alacak takibi başlattıkları kanaatine ulaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, davalıların ... Genel İcra Dairesi ... Esas sayılı takip dosyası ile yapmış oldukları tasarrufun iptali ile davacının ... Genel İcra Dairesi ... Esas sayılı takip dosyası alacağı ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere iptal edilen dosya üzerinden alacağı tahsil yetkisi verilmesine karar verilmesinin isabetli olduğu- Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde alacaklının icra dosyasındaki alacak ve fer'ilerine şamil olmak üzere tasarrufun iptali ile davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerekir ise de, somut olayda dava konusu tasarrufun davalılar arasında yapılan muvazaalı icra takibi olduğu anlaşılmış olup, bu durumda yalnızca davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olmak üzere muvazaalı icra takibinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hem tasarruf konusu icra takibinin iptaline karar verilmesi, hem de iptal edilen bu takip dosyası üzerinden tahsil yetkisi verilmesinin doğru olmadığı, ne var ki bu yanılgının giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı-
Dava konusu taşınmazın devir tarihi itibarıyla tapudaki bedeli ile gerçek değeri arasında her ne kadar aşırı bir fark var ise de; davalının bu yeri kısmen kredi kullanarak satın aldığı, kalan meblağın da ödemelerine ilişkin belgelerinin dosyaya sunulduğu, uygulamada tapu harçlarının düşük ödenmesi için satış bedelinin düşük gösterilmesinin sıklıkla rastlanılan bir durum olduğu bu nedenle salt tapuda gösterilen satış bedelinin düşük olması tek başına muvazaanın ispatı için yeterli olmadığı, yapılan yargılama sonucu toplanan delillere, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna, dinlenen tanık beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre; davalılar arasında bir yakınlık, akrabalık veya herhangi bir iş ilişkisi bulunduğuna dair dosyaya yansıyan bir delil olmadığı, davalılar arasındaki satış işleminin muvazaalı olduğunun ispat edilemediği anlaşılmış olmakla davacının davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı ... ... Petrol Nak. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti tarafından dava konusu taşınmazların davalı ...'ya gerçek değerine yakın bir bedelle devrinin gerçekleştirildiği, devir bedelinin davalı ... tarafından ............ Bankası, ............ Bankası ve ............ Bankası aracılığıyla davalı şirkete ödendiği ve bunun banka kayıtları ile belgelendirildiği, bunun yanında dava konusu taşınmazların halen davalı ... tarafından kullanıldığı, öte yandan davalı ...'nın ekonomik durumunun dava konusu taşınmazları satın almaya elverişli bulunduğu, taraflar arasında herhangi bir akrabalığın veya iş ilişkisinin bulunmadığı, dava konusu icra dosyası ve tarafların bir kısmı aynı olan Mahkememiz ............ Esas, ............. Karar sayılı dosyada davanın reddine karar verildiği, davacı tarafın istinaf talebinin ............... Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesi ............ esas ................ karar ile esastan reddine karar verildiği, bu bakımdan taşınmazın alacaklılardan mal kaçırma kastı ile devrinin yapıldığının ispat edilemediği, icra dosyası, tapu kayıtları, sosyal ve ekonomik durum araştırması, banka kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış olmakla davacının davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-