"Cezai şarttan kaynaklanacak bir alacak olup olmadığının tespitinin ancak bir yargı kararı ile veya tarafların yapacakları ikrarı içeren bir protokol ile mümkün olduğu, bir yargı kararı veya kabul olmadan ortada bir cezai şart alacağından bahsedilemeyeceği, alacağa ilişkin davanın açılmasından sonra tasarruf gerçekleştiğinden iptal davasının da reddi gerektiğine" ilişkin kararın isabetli olmadığı- İlgili mahkeme ilamları gözetildiğinde, davacının cezai şart alacağının tasarruftan önce doğduğu- Dava konusu gayrımenkulün akaryakıt istasyonu olması sebebi ile İİK madde 280/3 gereğince iptale tabi bulunduğu, bu maddede belirtilen karinenin aksinin ispat edilememiş olduğu, davalı şirketin hissedarlarının, davalı borçlunun eski ortaklarından dava dışı bir kişinin çocukları olduğu-
Tasarrufun iptali istemi- Bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukukça mümkün olmadığı- Borçlu taşınmazı, borcun doğumundan sonra, dava dışı ............. Bankası Aş kredisi kullanarak, arsa sahibinden satın aldığı, bu halde satışın müteahhide vekaleten yapılmış bir satış olduğu, davalı üçüncü kişinin uzun yıllardır taşınmazın ve borçlunun bulunduğu yer dışında İstanbul'da yaşadığı, arsa sahibinin kardeşi olması dışında davalı borçlu ile üçüncü kişi arasında yakınlık tanışıklık olduğu, birbirlerinin mali durumu bildiği yönünde somut bir delil olmadığı gibi bu husus davacı tarafından da ispatlanmadığı, dava konusu taşınmaz üzerinde davacı alacaklının dışında bir başka alacaklı tarafından konulmuş ipoteğin, borçlunun mali durumunun kötü olduğunu gösteren bir karine olmayıp taşınmazın tapudaki satış değerine eklenecek alıcının artı yükümlülüğü olarak görülmesi gerekeceği, mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalılar arasındaki tasarrufun iptali istemi- Borçlunun avukat olan davalının İİK m. 280/1gereğince davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğu-
Dava konusu gayrımenkulün tapuda gösterilen değeri ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında misli aşan farkın bulunmadığı- Davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişi olduğunun ispat edilemediği-
Davalılar arasındaki tasarrufun iptali istemi- Dava konusu gayrımenkulün davalı borçlunun ticari işletmesi olması- Bahsi geçen talimat dosyalarının dosya içerisine alınması, davacı alacaklı tarafından yapılan .................. İcra Müdürlüğü’nün .............. ve ............... İcra Müdürlüğü’nün ............. sayılı dosyalar ile bağlantılı olup olmadıklarının ve aciz halinin değerlendirilmesi, söz konusu dosyalar ile bağlantılı olduklarının ve söz konusu tutanakların da aciz vesikası hükmünde olduğunun anlaşılması halinde esasa girilerek hüküm kurulması için kararın bozulması gerekeceği-
Dava konusu gayrımenkullerin davalı borçlu tarafından oğlunun şirketi olan diğer davalıya devredildiğinin tespit edilmiş olmasına, davalı şirketin davalı borçlunun oğluna ait olması sebebi ile davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğunun anlaşılmasına göre, davalılar arasındaki tasarrufların İİk madde 280/1 maddesi gereğince iptale tabi olduğu-
Davalılar arasındaki tasarrufun iptali istemi- Bedeller arasında misli aşan fark olmaması- Kat karşılığı inşaat sözleşmesi- Mahkemece ilgili tapu müdürlüğünden dava konusu gayrımenkulü satın alan 4. kişinin kim olduğunun ve adres bigilerinin tespit edilmesi, davacı alacaklı tarafından 4.kişi konumundaki kişinin kötü niyetli olduğunun ileri sürülmesi halinde adı geçenin davaya dahil edilip edilmeyeceği hususunda seçimlik hakkının hatırlatılması, davaya dahil ettiği takdirde 4. kişiye tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanması, aksi halde üçüncü kişi ............ yönünden davanın tazminata dönüştüğü kabul edilerek tarafların iddia ve savunmaları dinlenip, delilleri toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalılar arasındaki tasarrufun iptali istemi- Diğer davalının borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişi olduğunun davacı tarafından ispat edilememesi- Dava konusu borcun da ödenmiş olması- Yargılama gideri ve vekalet ücretinin hangi davalıdan tahsil edileceğinin açık olmaması, diğer davalılar hakkındaki talepler yönünden olumlu-olumsuz karar verilmemesi nedeniyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmasının doğru olmadığı, kararın bu nedenlerle re’sen bozulması gerektiği-
Dava konusu taşınmaz fabrika binası olup, borçlu şirket tarafından üçüncü kişiye satıldıktan sonra, üçüncü kişi tarafından borçlu şirkete kiralanmış yani, borçlu şirket, üçüncü kişiye satmış olduğu faaliyet adresinde faaliyetine devam etmiş olduğundan, mahkemece yapılan emniyet araştırmasında ise taşınmazın satış tarihinde fabrika binası olarak faaliyet göstermekteyken fabrikadaki malların maliyece hacizle satıldığı ve sonra showroom olarak kiralandığı belirtilmiş olduğundan, davalı üçüncü kişinin, borçlu şirketin mali durumunu bilebilecek kişilerden olduğu, aralarında yapılan devrin ise işyeri devri niteliğinde olduğu anlaşıldığından, İİK m. 280/son'da belirtilen devir için gerekli ilan ve bildirimlerinin yapıldığı iddia ve ispat olunmadığından davanın kabulü gerektiği-
Davalı borçlu şirketten aynı gün 4 adet taşınmaz satın aldığından, İİK m. 280/3 kapsamında davalı üçüncü kişiye yapılan satışın borçlu şirketin önemli bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığının (Dava konusu taşınmaz satış değerleri dikkate alınarak, iptali istenilen satışın borçlu şirketin 2011-2012 yıllarındaki bilanço ve mal varlıklarının önemli bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığının) araştırılması gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında dava konusu mal borçlunun borcu nedeniyle davalı üçüncü kişinin elinden çıkmış ise üçüncü kişi cebri icra sonucu yapılan satıştan elinde artı bir para kalır ise o miktar ile sorumlu olacağı, taşınmaz üçüncü kişinin borcundan dolayı satılmış ise üçüncü kişinin ihale bedeli kadar tazminatla sorumlu olacağı-