İİK'nun 349. maddesinde yazılı ihtar yerine HUMK'nun 508, 509 ve 510. maddelerinde yazılı ihtarları içeren davetiye çıkarılarak, sanığın yokluğunda karar verilemeyeceği–
Takip konusu borcun ne şekilde ödeneceğini içermeyen mal bildirimi geçersiz olması nedeniyle, sanığa isnat edilen gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunma suçunun oluşmayacağı-
Mal beyanı dilekçesinde belirtilen ".... TL değerinde 247 adet koyunun yaylada olduğu" beyanının gerçekten doğru olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği–
İİK'nun 74. maddesinin içeriğine uygun beyanı içermeyen (örneğin; 'yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını açıklamayan'; 'her türlü kazanç ve gelirine göre takip konusu borcu ne şekilde ödeyeceğini belirtmeyen'; 'gerek kendisinde ve gerekse üçüncü kişilerde bulunan mal, hak ve alacaklarından borcuna yetecek miktarı bildirmeyen') beyanların 'gerçeğe aykırı beyanda bulunma' suçunu oluşturmayacağı–
Ticaret sicil memurluğundan gelen cevabi yazıdan, şirketi temsil ve ilzama yönetim kurulundan en az iki üyenin yetkili kılınması ve Birinci Haciz İhbarnamesine itiraz dilekçesinde şirket kaşesi altında bir imzanın bulunduğunun anlaşılması karşısında, bu itirazın şirket adına yapıldığının kabulü mümkün olmadığından, sanıkların beraatına karar verilmesinin gerekeceği-
Sanığın 20/2/2007 tarihli mal bildirimindeki, Bu borcumu ileride pey der pey ödemeye çalışacağım..." şeklindeki beyanı İcra ve İflas Kanununun 74 üncü maddesindeki, ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini...." İfadesini karşılamaktan uzak ve soyut bir ifade olup, alacaklının borcun ne şekilde ödeneceğini bildiğinden söz edilemeyeceğine göre, mal bildirimi geçersiz olup, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun unsurlarının oluşmadığı-